Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın “Cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünmemizi yok etmiştir” sözlerini köşesine taşıdı.
Ünal’ın tespitinde haklı olduğunu savunan Ardıç, “Ancak, 'Başka türlü olabilir miydi?' sorusu hemen akla geliyor” diye yazdı.
Arap harflerinin Türkçeye uygun olmadığını yazan Ardıç, Enver Paşa’nın Arapçadaki "hecelerin birleşme kalıplarını" ortadan kaldırıp her harfin tek tek, ayrı ayrı yazılmasını istediğini ancak bunun büyük bir kafa karışıklığına yol açtığını ifade etti. Atatürk’ün de "Fikir doğru ama savaş zamanında olacak iş değildir" dediğini aktaran Ardıç, şöyle devam etti: 1928 yılında buna benzer bir şey yapılabilir miydi? Örneğin 'gayın'ı ortadan kaldırıp bütün a'ları elifle yazmak... Sat ve sin yerine tek s... Kaf ve kef yerine tek k... Olurdu ama bunun ne anlamı vardı? Arap alfabesi 'bizim' değildi. Yunanistan, Rusya, Çin, Japonya kendi alfabelerinden asla vazgeçmediler. Bugün bir Yunanlı'ya "Latin alfabesine geç" demek anasına küfür etmekten beterdir. Çünkü bunlar onların kendi alfabeleri. Ayrıca ne kalkınmaya ve sanayileşmeye engel, ne de Avrupa Birliği'ne girmeye. Peki biz ne yapalım? Göktürk alfabesine mi dönelim? Olacak iş değil tabii. Bu konuyu kapatalım. Atı alan Üsküdar'ı geçmiş.”
Cumhuriyet dönemi yöneticilerinin, Osmanlı'ya duydukları nefretle, dille çok oynadığını ve onu fakirleştirdiğini savunan Ardıç, “’Çağatayca’ya yatırdılar. Türkçe'yle bilim üretilemiyor, ancak edebiyat üretiliyor. Günümüzde de, elektronik teknolojisinin ve bize kazurat gibi sıvanan Amerikan kültür emperyalizminin getirdiği ağır bir saldırı altındadır. İnsanlar Türkçe-İngilizce karışımı piç bir dille konuşur oldular... Bunu nasıl önleyebileceksiniz, onu düşünün. Herhalde Osmanlıca'ya dönerek değil.” düşüncesini dile getirdi.
Yazının tamamını okumak için tıklayın