Sabah yazarı Melih Altınok, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün dedikodulara ve aşırı yorumlara prim verdiğini iddia etti. Altınok, Gül'ün eleştiri sahiplerine "maklubeye kaşık sallayanlar" diyerek bir potaya attığını bunun da kolaycılık olduğunu söyledi.
Gül geçen günlerde, "Nerede ahlaksızca bir saldırı varsa bilin ki orada FETÖ’nün bir tezahürü vardır. Daha düne kadar FETÖ’cülerle aynı maklubeye kaşık sallayanlar bugün çıkıp bize FETÖ ile mücadele dersi vermeye, asil şerefli Türk yargısına saldırmaya kalkmasın" demişti.
Gül'ün ifadelerinin Sabah yazarı Dilek Güngör'ün, "Şu anda yargıyı ele geçiren bu grupların içine sızan FETÖ'cüler eliyle 17-25'teki gibi yeni bir kumpas davası hazırlansa o zaman kim, ne diyebilecek?" sözlerine karşılık olduğu iddia edilmişti.
Güngör'ün köşe komşusu da olan Altınok, maklube tartışmasına dair bir değerlendirmede bulundu. Altınok "O bildiriyi şimdi hatırlayan olur muydu?" başlığıyla kaleme aldığı yazının ilgili bölümünde şunları kaydetti:
Günlerdir "yargıdaki FETÖ'cüler tartışması" sürüyor.
Bu tartışmayla ilgili söyleyeceklerim belli:
1- Gazetecilerin yargı ile kaygılarını dile getirmeleri, kamu adına yanlış gördükleri uygulamaları, beklentilerini dile getirmeleri, sorular sormaları, eleştiriler yapmaları "Türk yargısına parmak sallamak" falan değildir. Çünkü bir ülkede aziz olan hukuk sistemleri ve pratikleri değil, vatandaşların adalet duygusudur. Gazetecilerin görevi de vatandaşın görüşleri ile siyaset mekanizması arasında köprü vazifesi görmektir.
2- Aklı başında hiç kimse, partisi içindeki geçmişi, tutumları, tavrı ortada olan, iyi niyetini bildiğimiz Adalet Bakanı Abdulhamit Gül için FETÖ'cü iması yapamaz. Dolayısıyla Bakanın dedikodulara, kulis diye satılan aşırı yorumlara prim verip, eleştiri sahiplerini "maklubeye kaşık sallayanlar" diyerek bir potaya atması da kolaycılıktır. Kamu adına eleştirelliğini koruyan biz gazetecilerin tümünü yaftalamaktır. Ortadaki çözüme muhtaç sorunlarımızın üstünün örtülmesi, ertelenmesidir. Havanda su dövmektir.
3- Bu saatten sonra vakit kaybetmeden siyasilere ve gazetecilere düşen, isimlerin önüne muğlak sıfatlar ekleme yarışına girmek değil, kamuoyunda hızla düşen yargıya güveni yükseltmeye çalışmak için kafa yormaktır.