Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'a suikast düzenleyen polis Mevlüt Mert Altıntaş'ın 15 Temmuz'dan sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın katıldığı 8 programda görev aldığını yazdı. Selvi, "Cumhurbaşkanlığı korumalarından hemen sonra iç güvenliği sağlayan ekip arasında. Allah korusun orada da harekete geçebilirdi" dedi.
Selvi'nin Hürriyet'te "Suikastçı, Cumhurbaşkanı'nın katıldığı programda" başlığıyla yayımlanan (21 Aralık 2016) yazısı şöyle:
Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Karlov'a suikast düzenleyen Mevlüt Mert Altıntaş'ın ilginç bağlantıları ortaya çıkıyor.
Suikastçı polis, 15 Temmuz’dan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankara’da katıldığı 8 programda görev üstlenmiş. Cumhurbaşkanlığı korumalarından hemen sonra iç güvenliği sağlayan ekip arasında. Allah korusun orada da harekete geçebilirdi.
15 Temmuz darbe sabahı saat 07.45’te görev yaptığı Ankara Çevik Kuvvet Müdürlüğü’ne gelip, 1 günlük sağlık raporunu teslim edip giden FETÖ’cü polisin, darbe gecesi ne yaptığı henüz bilinmiyor.
Ancak Körfez Dershaneleri’ne gittiği, eğitim masraflarının Sökeli firari işadamı Şahin İlgi tarafından karşılandığı biliniyor.
Elbette ki bunlar, onun bir suikastçı olduğunu izah etmeye yetmiyor. Bağlantılarının ortaya çıkarılması gerekiyor. Suikast talimatını kimden aldı, kendisine kimler yardım etti?
Daha da önemlisi, neden Rusya Büyükelçisi hedef seçildi? Bu suikastla Rusya ve Türkiye’ye verilmek istenen mesaj neydi?
Türkiye ile Rusya ilişkilerinin en iyi olduğu bir dönemde, Rus uçağının düşürülmesiyle, bu ilişkiye büyük bir darbe vurulmuştu. Büyük çabalar sonucunda iki ülke ilişkileri tekrar düzeltildi, bu kez Karlov suikastı geldi.
Öyle ki iki ülke arasında kurulan “Kırmızı hat”tı kullanmaya ihtiyaç duyulmamıştı. Ta ki suikastın işlendiği geceye kadar. Kırmızı hat o gece kullanıldı. Hem de Türkiye-Rusya ve İran’ın Suriye’de ateşkesin kalıcı hale gelmesi yönünde masaya oturacakları bir zamanda.
Bir güç ısrarla iki ülke ilişkilerinin düzelmesine izin vermiyor. Bir güç ısrarla Türkiye ile Rusya’nın arasının açık olmasını istiyor. Bunun için çok ağır provokasyonlarda bulunuyor.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra, FETÖ’cülerin başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere stratejik hedeflere yönelik suikast girişimlerinde bulunacağı söyleniyordu.
Rus Büyükelçisi Karlov’a, “Made in FETÖ” patentli suikast düzenlenmesi, bunun yeni konsept olduğunu ortaya koydu.
Fetullah Gülen’in suikast iddialarını gülünç bulduğu söyleniyor. 17 Aralık’ta iddiaları gülünç bulmuştu. Sulhname gönderdiği gün 25 Aralık operasyonu başlamıştı. 15 Temmuz darbe girişimini de gülünç bulmuştu. Darbeci generaller talimatın Gülen’den geldiğini itiraf ettiler. Gülen neyi gülünç buluyorsa, bilin ki o işin içinde demektir.
FETÖ’nün diğer kardeşi PKK da geçen hafta benzer bir tehditte bulunmuştu. Murat Karayılan 19 Aralık tarihinde, “uyuyan hücrelerin” harekete geçeceğini söyledi. Karayılan, “Meydanda konuşan ya da konvoyda yol giden bir lidere 4 fedai aynı anda saldırırsa” diye eylemin kodlarını da verdi. FETÖ’cü suikastçı, PKK’lı Karayılan’ın tehditlerini hayata geçirdi. Çünkü FETÖ ile PKK arasında eylem kardeşliği var.
Bu suikastın Türkiye ve Rusya’ya bakan yüzleri var. Suikast üzerinden iki ülkeye mesaj veriliyor. Bu mesaj FETÖ’yü de aşan bir mesaj. Bu mesajın bir köşesinde Suriye’de kurulmak istenen düzen var. Suriye hesaplaşması bu kez Ankara’nın ortasında yapıldı.
17 Şubat 2017 Merasim Sokak, 18 Ağustos Elazığ Emniyet Müdürlüğü, 10 Aralık Beşiktaş, 17 Aralık Kayseri saldırılarında aynı tip bomba kullanıldı. Batılı bir ülkeye ait olduğu tespit edilen fabrikasyon bombanın Suriye’de PYD-YPG’ye verilen bombalar olduğu ortaya çıktı.
Hedef ne?
PKK’yı da FETÖ’yü de aşan uluslararası bir operasyonla karşı karşıyayız. Türkiye’yi yönetilemez bir ülke haline getirmek istiyorlar. Türkiye’yi 12 Eylül öncesinde olduğu gibi bir kaosa sürüklemek peşindeler. Rus Büyükelçi’nin vurulduğu Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin hemen yanında, her tarafın polis kaynadığı bir yerde, suikasttan 7 saat sonra bu kez Amerikan Büyükelçiliği’nin önünde bir şahıs ateş açıyor. Beyler, biz bu filmi seyrettik. Hem de 12 Eylül’den önce.
İş, AK Parti ve Erdoğan meselesi olmaktan çıktı.
İş, Türkiye meselesi oldu.
Devlet çökerse hepimiz altında kalırız.