Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) bugün yaptığı toplantıda "Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkındaki Yönetmelik" oy çokluğuyla kabul edildi.
Mart ayında RTÜK Kanunu'na yapılan eklemelerle internet yayıncılığı da Kurul'un denetim alanına dahil edilmişti. Bugün kabul edilen yönetmelik de bu kanunun uygulanma çerçevesini belirliyor. RTÜK yönetmeliğinin gerekli redaksiyonlar yapıldıktan sonra birkaç hafta içinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesi bekleniyor.
Söz konusu yönetmelik 24 maddeden oluşuyor ve internet üzerinden yapılan radyo ve televizyon yayını yapan kuruluşları ile isteğe bağlı (on demand) olarak tanımlanan izleyicinin istediği içeriği istediği zaman izleyebildiği platformlarla ilgili düzenlemeleri içeriyor.
Taslak yönetmelikte, radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayınlarını sadece internet üzerinden yapmak isteyen hizmet sağlayıcıların RTÜK'ten lisans alması gerektiği ve lisans başvurusunda sunulması gereken belgeler ile sürece dair ayrıntılar yer alıyor.
Ayrıca radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayınları kendilerine ait bir internet adresi ve mobil uygulama üzerinden izleyiciler sunan kuruluşların da internet ortamından yayın iletim yetkisi alması şartı getiriliyor.
Yönetmeliğe yönelik ifadelerin muğlak ve ucu açık olduğu eleştirisi yapılıyor. Ayrıca internet ortamından yayın lisansı alan medya kuruluşlarının yükümlülükleri arasında "abonelerine ilişkin istenilen her türlü bilgi ve belgeyi vermesi" ifadesinin de yer almasının abonelerin ve izleme alışkanlıklarının kayıt altına alınabileceği yönündeki kaygı yarattığı da dile getiriliyor.
Yönetmeliği savunanlar ise bunun Avrupa Birliği'nin (AB) internet yayınlarıyla ilgili kısa bir süre önce yaptığı düzenlemelere uygun olarak gerçekleştirildiğini ve amacın interneti değil, içeriği denetlemek olduğunu savunuyor.
RTÜK üyesi Taşcı: Bazı ifadeler belirsiz, yoruma açık
Yönetmeliği eleştirenler arasında yer alan RTÜK üyesi İlhan Taşcı, kullanılan bazı ifadelerin belirsiz ve yoruma açık olduğunu ancak bunun özellikle böyle tercih edildiğini düşündüğünü söyledi.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Taşcı, "Yönetmeliğin iki boyutu var: İlki yayınlar için lisans alınması, ikincisi de denetim aşaması. İlk kez internet mecrasından televizyon, radyo ve isteğe bağlı yayınlar denetim altına alıyor. Muhalefet etme nedenlerimizin birisi bazı ifadelerin belirsiz ve yoruma açık olması. Kişisel olarak bunun ileride bir baskı aracı kullanılmak üzere bir enstrüman olması için bir tercih olduğunu düşünüyorum" dedi.
Taşcı, 2007 yılında yürürlüğe giren 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un çocuk pornografisi, şiddet gibi katalog suçların denetimi için yeterli olduğunu da sözlerine ekledi.
Cumhuriyet Halk Partisi kontenjanından 2017 yılında RTÜK üyeliğine seçilen Taşcı, itiraz ettiği bir diğer noktanın da internet ortamında yayın lisansı verilen medya hizmet sağlayıcısı kuruluşlardan abonelere ilişkin bilgi ve belge istemesi olduğunu ifade etti.
Yönetmelik taslağının, internet ortamında yayın lisansı verilen medya hizmet sağlayıcısı kuruluşların yükümlülüklerine dair maddesinde "şirket ve ortaklık yapısına, programlarına, yayınlarını ileten platform işletmecilerine ve varsa abonelerine ilişkin Üst Kurul tarafından istenilen her türlü bilgi ve belgeyi belirtilen süre içerisinde vermek" ifadesi de yer alıyor.
İlhan Taşcı, bu maddenin özel hayata dair verilerin toplanması sonucunu doğurabileceğini belirtti.
Taşcı, "Bu madde, bu şekilde yürürlüğe girerse, Türkiye'de bir dijital fişleme ve kayıt altına alma çağı yaşanmaya başlayacak. RTÜK'ü kişilerin ne izlediği değil, sunulan yayınların içeriği ilgilendiriyor. Bu vahim bir durumdur ve kişisel olarak düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum" dedi.
Doç. Dr. Ersoy: AB'nin düzenlemelerine uygun bir yönetmelik
Yönetmeliğe kabul yönünde oy veren bir başka RTÜK üyesi Doç. Dr. Hamit Ersoy ise eleştiri ve kaygıların haksız olduğu görüşünde.
Hamit Ersoy, yönetmelikte abonelik bilgi ve belgelerinin istendiğine dair herhangi bir düzenleme bulunmadığını ve bu yayın platformlarından gerekli ücretin alınabilmesi için yalnızca brüt gelirlerini kendilerine bildirilmesini istediklerini savundu.
Ersoy, söz konusu yönetmeliğin yasal dayanağının Mart ayında yapılan yeni düzenlemeler olduğunu ve Avrupa Birliği (AB) direktiflerine uygun bir şekilde yapıldığını söyledi.
2011 yılından bu yana Adalet ve Kalkınma Partisi kontenjanından RTÜK üyesi olan Ersoy, "Ben RTÜK üyesi olmanın yanında AB'nin RTÜK'teki temas noktasıyım. AB, Görsel İşitsel Medya Hizmetleri Direktifi'nde yaptığı güncelleme ile isteğe bağlı yayın platformlarına denetim getiriyor. Bu, Kasım ayında yasalaşacak. Biz de aday ülke olarak bu direktifi uygulamak zorundayız. Biz onlardan erken yapıyoruz. Bu düzenleme AB tavsiyelerine uygun" dedi.
AB'den yeni düzenleme
AB, son dönemde yaptığı bir dizi düzenlemeyle isteğe bağlı yayın ve video sosyal medya platformlarının tabi olduğu uygulamalarda değişikliğe gitti.
Üzerinde uzlaşmaya varılan ve önümüzdeki aylarda yasalaşması beklenen yeni düzenlemeler kapsamında, Netflix ve Amazon Prime gibi isteğe bağlı yayın hizmeti sunan platformların içeriklerinin en az yüzde 30'unun yerel içeriklerden oluşması şartı getiriliyor. Ayrıca gündüz vakti izlenebilen içeriklerde reklam sınırlaması ve çocuk programlarına dair bazı yeni düzenlemelerin de getirilmesi öngörülüyor.
Hamit Ersoy, yeni RTÜK yönetmeliğinin internete değil, içeriğe denetleme getirdiğini de sözlerine ekledi.
Ersoy, "İnternet üzerinden yayın yapan bu platformların içeriği de karasal yayın, uydu yayını gibi mecralardan yapılan yayınlar gibi denetime tabi olacak. Burada interneti değil, yayın için burayı mecra olarak kullananları ele alıyoruz" dedi.
Yönetmeliğin açık olmayan ve muğlak ifadelerle yazıldığı eleştirilerinin de haksız olduğunu belirten Ersoy, "Çıktığında herkes görecek, yönetmelik açık ifadelerle yazıldı. Tam bir sayfası sadece tanımlara ayrıldı" diye konuştu.
Prof. Dr. Akdeniz: Türkiye, Netflix'i yasaklayan ilk ülke olabilir
Ancak, Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz de yönetmeliğin anlaşılması zor ifadeler içerdiği eleştirisi yapan isimler arasında yer alıyor.
Taslağı okuduğunda "hiçbir şey anlamadığını" söyleyen Akdeniz, özellikle anlaşılmayacak şekilde yazıldığını ve ifadelerin muğlak bırakıldığını öne sürdü.
Yaman Akdeniz, yönetmeliği okuduğunda sadece isteğe bağlı yayın platformlarının değil, internet üzerinden video içeriği sunan haber sitelerinin kapsam dışı kaldığını ve kapatılamayacağını ya da erişim engellemesi getirilemeyeceğini net bir şekilde söyleyemediğini belirtti.
Akdeniz, "Eskiden erişim yasakları içerikle ilgiliydi. Bir siteye ya da URL'ye neden, kimin talebiyle erişim yasağı getirildiğini öğrenebiliyorduk. Şimdi mahkeme, (video yayını yapan haber kuruluşları da) dahil bazı sitelere lisansı olmadığı gerekçesiyle erişimi durdurabilir" dedi.
Yapılan düzenlemenin AB ile hiçbir ilgisi olmadığını da savunan Akdeniz, Türkiye'de halihazırda yürürlükte olan 5651 sayılı kanunla 200 binden fazla alan adının ve 150 binden fazla da URL'nin erişime engellediğini ve yeni yönetmeliğin bu yapıya ek olarak çıkarıldığını aktardı.
Akdeniz, "İnternete büyük sansür geliyor. Türkiye, Netflix'i yasaklayan ilk ülke olabilir. Şimdi bakalım Netflix ya da Amazon Prime gibi platformlar kendi içeriklerinde buzlama, çiçek koyma gibi talepleri kabul edecek mi?" dedi.