Gündem

RTÜK başkanlığı seçiminde neler oluyor?

Tayfun Atay: Ortada tam anlamıyla bir kilitlenme var. Seçilmek için gereken 5 oy bulunamıyor

31 Temmuz 2015 15:34

Tayfun Atay*

RTÜK başkan seçemiyor. Önceki gün üçüncü kez seçim için toplanan Kurul, yine bir sonuç alamadı. Orada da bizi Türkiye’nin hâlihazırdaki sosyo-politik tablosuyla ve özellikle koalisyon arayışlarıyla çağrışımsal düşünmeye de sevk edebilecek bir kriz var. 

Her şey yeni Meclis aritmetiği ile başladı. Değişen milletvekili sayısı, 9 üyeli RTÜK kompozisyonunda değişmeyi beraberinde getirdi. Sonuçta Kurul’un yapılanması, 5’e 4 AKP’den yana olmaktan çıktı ve 4’e 5 ona karşı konumlandı. 4 AKP, 2 CHP, 2 MHP ve 1 HDP’li üyeden oluşuyor yeni RTÜK. 
Ve gerçekten yeni başkan seçimi sürecinde RTÜK’te yaşanan, aslında Türkiye siyasetinde yaşananın bir minyatürü denilebilir. AKP’den boşalan üyelik için önceki haftalarda Meclis bünyesinde olup bitenlere, o süreçte ve sonrasındaki trajikomik“koalisyon” girişimlerine bakıldığında böyle düşünmek mümkün. 
Meclis Başkanlığı yeni RTÜK üyesini önceki uygulamayı elinin tersiyle itip MHP ile HDP arasında kura yerine seçime giderek belirledi ya, hukuki açıdan sorunlu bu kararı değerlendirmeyi geçelim; konumuz bu değil. Sonuçta Meclis’teki RTÜK üyelik seçiminde AKP milletvekilleri MHP adayını destekledi. Malûm, halihazırda MHP, HDP’ye göre “ehvenişer”! Bu tercih, MHP’li üye sayısını 2’ye çıkardı RTÜK’te. 
CHP ise aynı seçim sürecinde HDP’nin adayı, aynı zamanda gazetecilik birikim ve deneyimi açısından da saygın bir “sol” isim olan Filiz Koçali’yi destekledi. Ama destek yetersiz kaldı ve RTÜK tarihinde ilk defa bir kadın üye ile renklenme, zenginleşme ve “ferahlama” imkânını da tepmiş oldu.
Ancak daha ilginci, RTÜK başkanlık seçimi sürecine girildiğinde CHP bu defa MHP’yi destekledi. CHP kontenjanından Üst Kurul üyesi olup başkanlığa aday Ali Öztunç, MHP’den yana çekildi. Tabii anlaşılan, yine “ehvenişer” hesabı doğrultusunda! Bianet’ten  Elif Akgül’e konuşan  Öztunç, başkanlığın AKP’ye kalmaması için adaylıktan çekilip CHP olarak MHP’yi desteklediklerini ama bunun da yeterli olmadığını belirtmiş. Televizyonculuk sektörünün bu süreçte zarar gördüğünü de ekleyerek… 
Ortada tam anlamıyla bir kilitlenme var. Seçilmek için gereken 5 oy bulunamıyor. 4 AKP, 4 MHP ve 1 de HDP adayına giden oylar söz konusu. Bir bakıma kilidi açacak“anahtar” HDP’de denilebilir ama AKP ile MHP arasında tercih noktasında onun açısından da durum tam anlamıyla “yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal”misali… Anahtar da “açmaz”da yani!.. 
Bu görüntü ülkede siyasi krizi aşma yolundaki arayışlarla nasıl da titreşim içinde! Dört kültür/kimlik kodunu taşıyan dört siyasi hareket, ikili kombinasyonlara girebiliyor, gelgelelim, tümüyle ülkeyi rahatlatabilecek bir siyasi mutabakat yolunda topluca ortak paydaya sahip olamıyorlar. O yüzden söz konusu ikili kombinasyonlar da ancak göreli ve geçici işlerlik arz ediyor. 
Mesela AKP ve MHP “taban”da buluşsa da “tavan”da özellikle de Kürt sorununda mutabık değil (daha doğrusu yakın zamanlara kadar öyleydi; şimdi yeni bir durum söz konusu). CHP, AKP totaliterliğine, başkanlık sistemine ve “Saray”a karşı MHP ile buluşsa da “taban”da kan uyuşmazlığı bariz. CHP ve HDP Alevilik, sekülerlik ve “sol”dinamikler açısından bir kültürel geçişliliğe sahip olsalar da “etno-politik” temelde uyuşmazlık ve güven bunalımı içindeler. 
AKP ile CHP mi? Baştan beri savunduk, bu, Türkiye’nin kültürel kimlik krizini aşma yolunda ümit bağlanacak bir siyasi formül ama işte hayata geçmesi yolunda dünya kadar engel ve engelleme, onu her geçen gün bir seçenek olmaktan uzaklaştırıyor.
RTÜK’teki tablo da televizyon sektörüne ne kadar zarar vermekte bilemiyorum (sektör, “iyi işte ne güzel, gölge etmesinler” diyor da olabilir!), ama Türkiye’yi erken seçim karanlığına itmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürdüğü kuvvetle muhtemel.


Bu yazı Cumhuriyet'te yayımlanmıştır.