Gündem

'Riyad'a gitmesine değdi'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan ziyareti, mülteciler ve Twitter'ın nefret söylemine karşı getirdiği yeni düzenleme Alman basınında öne çıkıyor.

30 Aralık 2015 23:54


Berlin'de yayımlanan Junge Welt gazetesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan ziyaretini değerlendiriyor:

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a gitmesine değdi. Salı günü Suudi Arabistan Kralı Salman ile beraber iki ülkenin dışişleri bakanlıkları yönetiminde üst düzey bir ‘stratejik işbirliği konseyi’ kurulması ve ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesini kararlaştırdılar. Söz konusu bölgesel savaş ittifakının kendisine NATO'yu örnek aldığını görmek zor değil. Bu Riyad ile Ankara arasında şimdiye kadarki işbirliğinin doruk noktası. Bölgesel hakimiyet kurabilmek için İslamcı terörün teşviki de bunun bir parçası. Bu ikili geçmişte Libya ve Suriye'de rejim değişikliği çağrısı yapmakla kalmadı, hoşlarına gitmeyen hükümetlerden kurtulmak için terör grupları ve siyasi gönüllüler de 'evlat edinildi'. Bu tutum Washington ve Berlin'den de tam destek buldu, bulmaya da devam ediyor.”

Berlin'de yayımlanan Die Welt gazetesi yılın son gününde mülteciler konusunu irdeliyor:

“Almanya Başbakanı önceden söylemişti. Angela Merkel geçen yılki yeni yıl konuşmasında 2015'te şimdiye kadar hiç görülmedik sayıda sığınmacı gelecek demişti. Sığınmacılardan bağımsız olarak göçün "hepimiz için bir kazanç" olduğunu söylemişti. Niyet siyasete dönüşünce ise bazıları haliyle öfkelendi. İlgili makamlardan geçen sonbahardaki panik dolu haberlerin aksine son dönemde "akışın düzene girdiği" ve "başvuruların değerlendirildiği" haberleri geliyor. Yani bürokratik lisanla: Bunu başarabiliriz! İste buna kadeh kaldırılır. Zor bir yıldı. Zor bir yıl bizi bekliyor. Din ve sınıf farkını bir kenara bırakıp, çok kültürlü bir şekilde sonuna kadar eğlenelim. En çok da yobazlar dünya üzerinde eğlenceden fazla hiçbir şeyden nefret etmedikleri için. Vur patlasın, çal oynasın!"

Halle kentinde yayımlanan Mitteldeutsche Zeitung'un aynı konudaki yorumu ise şöyle:

"Ne mutlu ki sığınmacıların yüzde 90'ının bir eğitimi var. Yani uzun vadede birkaç yüz euro sosyal yardım veya ucuz işlerle yetinmeyeceklerini varsayabiliriz. Kültürel farklılıklara rağmen büyük çoğunluk ortadireğin yaşadığı refahı elde etmeğe çalışacak. Genç kadın ve erkekler yeteneklerini geliştirmek istiyor, onlara sadece bir şans tanımak gerekli. Daha iyi bir hayat için gösterdikleri çaba ekonomiye yeni bir dinamik kazandırabilir."

Frankfurter Allgemeine Zeitung sosyal medya platformu Twitter'ın, nefret söylemine karşı düzenlemelerini sertleştirdiğini duyurmasını ele alıyor:

"Dijital demokrasi sadece pasif bir şekilde aynı görüşe katılmanın değil, herkesin fikrini paylaşmasının önünü açtığı için memnuniyet duyulabilir. Ancak bu tez, hukuki anlamda kişilik hakları, toplum açısından ise karşısındaki bireye ve onun düşüncesine saygı ile ilgili belli kuralları da beraberinde getiriyor... İnternetteki tartışma kültürü bluğ çağı seviyesinde takılıp kalmış durumda. Bunun değişmesi gerekli. Bu durumu düzenleyecek müdahaleler olmaksızın bu mümkün değil. Var olan kanun ve anlaşmaların içinin sınır, kontrol ve ceza tanımayacak şekilde oyulması da işleyen demokrasinin bir parçası. Bu nedenle Twitter'ın nefret söylemine karşı düzenlemelerini sertleştirmesi, daha da önemlisi bunun sınırlarını belirlemesi güzel bir adım."