Mittelbayerische Zeitung'da yer alan yorumda Trump'ın Suudi Arabistan ziyaretinin ABD ile müttefiklerinin arasındaki uçurumun derinleşmesine bir örnek teşkil ettiği savunuluyor:
"Uluslararası sahnede ilk boy gösterişi Trump uzmanlarının uzun süredir yaptıkları uyarıları doğrular nitelikteydi. Bu başkan, kimseye laf söyletmiyor; NATO, AB ve Almanya gibi müttefiklerini de bilinçli olarak dinamitliyor. Bu tür uyumsuzlukların sinyalleri henüz yurtdışı seyahatinin başlarında görülmüştü. Örneğin, Trump'ın Suudi Arabistan ziyareti sırasında geleneksel kılıç dansına katılması ve mutlak hükümdarın önünde eğildikçe eğilmesi… Kral Selman'ı İncil'deki Kral Süleyman ile karıştırmasına bakılırsa, Suudilerin tamamı Trump'a aynı görünüyor."
Rheinpfalz am Sonntag ise G7 Zirvesi'nde altı ülkenin Trump'ın ABD'sinden ayrı tarafta kalması vurgulanarak, Avrupa'nın kendi kaderini yeniden ele almasının önemine dikkat çekiliyor:
"Bu bir G7 Zirvesi değildi; bir G6 artı düşüncesiz kötü kalpli bir kahramandan oluşan bir zirveydi. Donald Trump, ticaret, dış politika ve çevre politikalarında yalnızca tek bir önceliği olduğunu kanıtladı: Ulusal kazanımlarını maksimize etmek. Batı'nın değer ortaklığı ise bu başkan için zırvadan ibaret. NATO'ya bir tasarruf cemiyetiymiş, ortak ülkelere de adeta ABD'nin söz hakkı olmayan iştiraki şirketleriymişçesine muamele ediyor. Büyük Ağabey Amerika artık hiçbir şey ifade etmiyor. Avrupa Birliği'ni yeniden etkin ve işler hale getirmek hiç bu kadar elzem olmamıştı. Avrupa'nın dünyada siyasi güç olarak, barış sağlayıcı güç olarak, ticari güç olarak etkili olmaya ihtiyacı var. Bunun için ise Avrupalıların önce kendi evlerinde düzeni sağlamaları, kendi kavgalarını sonlandırmaları, kriz yönetiminden gerçek bir değişim iradesi çıkarmaları gerek. Fransa'nın yeni Cumhurbaşkanıyla birlikte bunu yapma ihtimali hiç de azımsanacak gibi değil. Kısaca, E27 güçlü olduğu sürece G7 de belki yeniden hayata dönebilir."
Kölner Stadt-Anzeiger gazetesinde Trump açısından tek önemli hususun para olduğu vurgulanıyor:
"Donald Trump'ın evreninde para, geçerli olan tek referans noktası. Değerler ve ilkeler gerektiğinde amaca giden yolda bir araç. Amaçsa para. Trump'ın NATO zirvesinde neredeyse tamamen para üzerine konuşması o nedenle şaşırtıcı değil. NATO'ya üye ülkelerin üzerinde uzlaşılan gayri safi yurtiçi hâsılanın yüzde 2'sinden fazlasını ortak savunmaya aktarmasını istemesi, sadece dolar banknotlarına olan düşkünlüğüyle açıklanabilir. Federal hükümetin soğukkanlı tepki göstermesi gerekir. Almanya için gizlenmek ve utangaç hareket etmek için herhangi bir sebep yok. Trump'ın doktrinin tersine ortak savunma iradesini, yalnızca silah ve ağır askeri teçhizatla sınırlı olarak ifade etmemek doğru olur.”
Lausitzer Rundschau'da yer alan yorumda da Trump'ın ''Önce Amerika" parolasına karşı Avrupa'nın yeni partnerlerle durum odaklı çözüm üretmesi gerektiği savunuluyor:
"Bu başkanla her şeyin seçim kampanyasının ateşi içerisinde ifade edilen kadar kötü olmayacağına inanmış olanlar, daha kötüsünü ortaya koyan bu seyahat sonrasında dersini almış görünüyor. Trump her nasıl tüm itirazlara rağmen iç politika ajandasını hayata geçiriyorsa dış politikada da aynısını yapıyor. Hatta kendi ülkesinde üzerindeki baskı arttıkça dışarıya karşı daha da sertleştiği izlenimi oluşuyor insanda. ‘Önce Amerika' küresel olarak düşünülmüş de bir parola. Avrupa, yani bu tavuk sürüsü, buna karşı duruma göre yeni partnerlerle de hareket ederek acilen ortak bir strateji geliştirmek zorunda. Gurur ve kendisinden aldığı güç olmadan bu fili dizginlemek mümkün görünmüyor."
© Deutsche Welle Türkçe
DW/SÖ/EC