Gündem

Reuters raporu: Okur online reklamlardan rahatsız, tükettiği içerik içinse para ödemeye yanaşmıyor!

Akademiden ve medya sektöründen deneyimli isimlerin katkılarıyla hazırlanan 112 sayfalık rapor...

26 Haziran 2015 17:44

Şükrü Oktay Kılıç*

Oxford Üniversitesi Reuters Gazetecilik Çalışma Enstitüsü, bu yıl dördüncüsünü hazırladığı Dijital Haber Raporu’nu (2015) yayımladı.

Akademiden ve medya sektöründen birçok deneyimli ismin katkılarıyla hazırlanan rapor 112 sayfa. Rapor için 12 ülkeden yaklaşık 24 bin internet kullanıcısıyla konuşulmuş. Bu ülkeler arasında Türkiye yok; Amerika, İngiltere, Almanya, Japonya ve Brezilya öne çıkanlar. Enstitü, elindeki dört yıllık veriden faydalanarak hazırladığı raporda, internet kullanıcılarının haber okuma alışkanlıklarındaki değişimlerden hikaye anlatma tekniklerindeki gelişmelere, dijital habercilik ve reklam ilişkilerinden yeni medya gazeteciliğinin karşı karşıya olduğu sorunlara kadar pek çok konuya ışık tutuyor.

Rapor için yeni medya gazeteciliği alanında yapılan en kapsamlı çalışma demek yanlış olmaz. Böylesine detaylı bir raporun bütün bulgularını tek yazıda ele almak mümkün olmadığından, çok genel bir özetin ardından araştırmanın ‘ana sayfanın azalan önemi’ne vurgu yaptığı bölümlerine ve bu bağlamda Türkiye’deki haber sitelerinin ‘ille de tık’ ısrarına yoğunlaşacağım.

 

6 maddede raporun özeti

 

1997'den 2001'e kadar BBC’nin internet stratejilerini şekillendiren gazeteci Nic Newman, raporun bulgularını altı maddede özetliyor:

1# Özellikle Amerika, İngiltere ve Japonya’da son 12 ayda akıllı telefonlarından haber okuyan kullanıcıların sayısı dikkate değer bir oranda arttı. Araştırmanın kapsadığı 12 ülkede, akıllı telefonlarını habere ulaşmak için kullanan okuyucuların oranı bir yılda yüzde 37'den yüzde 46'ya yükseldi. Bu oran, akıllı telefon kullanıcılarının yüzde 66'sının haftada en az bir kere mobil araçlarını habere ulaşmak için kullandığını gösteriyor. 2015 raporunun bulguları, mobilin haber tüketimi, formatlar ve iş modelleri üzerinde yıkıcı bir etkisi olduğunu gösteriyor. Kimi haber organizasyonları bu değişime ayak uydururken, kimileriyse mobil uygulamalar ve tarayıcı üzerinden daha geniş kitlelere ulaşmakta zorlanıyor.

2# Televizyon, birçok ülkede hâlâ kullanıcıların habere ulaşmak için kullandığı en önemli mecra. Fakat Amerika’da tahtı online mecraların elinden geri alması olası değil. Basılı medyadaki düşüş devam ederken, haberleri sosyal medyadan takip eden kullanıcıların oranı yine Amerika’da dört yılda yüzde 25'ten yüzde 40'a çıktı. Kullanıcıyı televizyondan koparmak isteyen dijital haber merkezleri; yeni görsel formatlara, online videolara, sosyal medyaya daha çok ağırlık veriyor.

3# Buzzfeed, Huffington Post gibi yeni oyuncular, Guardian, New York Times gibi gazeteler ve BBC, CNN gibi köklü medya kuruluşları arasındaki daha fazla global kullanıcıya ulaşma savaşı şiddetleniyor.

4# Okurların hatırı sayılır çoğunluğu online reklamlardan duyduğu memnuniyetsizliği dile getiriyor. Okurlar, sponsorlu içeriklerin haber ve reklam arasındaki çizgiyi bulanıklaştırmasından tedirginlik duyuyor.

 

Ana sayfaların azalan önemi

 

Son iki maddede daha fazla vakit harcayacağız. Çünkü bu bulgular, internet kullanıcılarının haber sitelerinin ana sayfalarında daha az vakit geçirdiklerini gösteriyor. Bu alanda yazılan makaleler, yayımlanan/sızan raporların hemen tamamında bu gerçeğe zaten vurgu yapılıyor. Nic Newman’ın özetinden devam edip, medya sektöründeki büyük oyuncuların bu gerçeğe ayak uydurmak adına geliştirdikleri stratejilere bakalım.

5# Veriler, çok daha az sayıda kullanıcının haber sitelerinin ana sayfalarına girdiklerini gösteriyor. Daha fazla okuyucu, aramalar ve sosyal medya gibi yan yollardan direkt olarak makale sayfalarına ulaşıyor.

Amerika’da okurların sadece yüzde 36'sı haberleri bir sitenin ana sayfasından takip ediyor. Sosyal medya platformlarını haber alma kaynağı olarak kullananların oranı yüzde 35'e çıkmış durumda. Bu oran 2011'de yüzde 11'di. 2014'te sızan ve Harvard Üniversitesi’ne bağlı gazetecilik laboratuvarı Nieman Lab’in başındaki Joshua Benton’ın “bu laboratuvarı yönettiğim süre zarfı içinde gördüğüm en kıymetli dökümanlardan biri” diye bahsettiği New York Times’ın ‘inovasyon raporu’nun öncelikli konularından biri de siteye doğrudan gelen ziyaretçilerin sayısındaki dramatik düşüştü:

Çizelge, New York Times’ın ana sayfasını ziyaret eden kullanıcıların yıllara oranla azalışını gösteriyor.

“Okurlarımızın sadece üçte biri ana sayfamızı ziyaret ediyor. Bu üçte birlik kesim de ana sayfada daha az vakit geçiriyor. Sayfa gösterimi geçen yıl [2013] iki haneli rakamlara düştü.” s. 23

Gazeteci Elif İnce, P24 için kaleme aldığı “Gazeteciliğin geleceği: İnternet, neyi nasıl değiştiriyor?” başlıklı oldukça zihin açıcı yazı dizisinin ilk bölümünde, [İkinci bölüm] sürekli değişen algoritmaları yüzünden birçok medya kuruluşunun Facebook’a güvenme konusunda temkinli olduğunu yazıyor. Sosyal medyadan gelen kullanıcıların, doğrudan gelen kullanıcılara göre sitede daha az vakit geçirmeleri ve aynı ay içinde siteyi bir daha ziyaret etmeye daha az meyilli olmalarını da Facebook’a duyulan güvensizliğin nedenlerine ekliyor.

 

Sosyal medya sadece trafik kaynağı mı?

 

Sosyal medya platformlarını sadece web sitesine trafik çekmek için bir araç olarak gören haber organizasyonları -Türkiye’de hemen hemen tamamı- Facebook’un algoritmaları hakkında uzunca bir süre daha endişelenmeye devam edecek. Artık sadece doğuştan yeni medyacı olan Huffington Post, Buzzfeed, Vice, Vox gibi siteler değil BBC, CNN, Al Jazeera, Guardian, New York Times gibi geleneksel medya kuruluşları da her sosyal medya platformuna özel içerik üretiyor. Başta Facebook olmak üzere sosyal medya platformları da haber organizasyonlarını kendilerine özel içerik üretmeleri konusunda teşvik ediyor. -mecbur bırakıyor-

6# Raporda, Facebook’un ve yine Facebook’a ait olan Instagram ve WhatsApp’in haberlerin bulunması, tartışılması ve paylaşılmasında oynadığı rolün güçlendiğine dikkat çekiliyor.

Bu noktada haber organizasyonları #2'inci maddede altı çizilen yeni formatlara yöneliyor. Dünya basınında, haber merkezleri ile birlikte çalışan ‘sosyal haber editörü’, ‘sosyal video editörü’, ‘sosyal haberler takımı’ gibi pozisyonlara, masalara artık yabancı değiliz. Siteye trafik çekmek yine en önemli amaç olmayı sürdürse de okuyucu haber alabilmek için bulunduğu platformdan ayrılmaya zorlanmıyor. Sosyal videolar, infografikler, haritalar, çizelgelerle okuyucuya tek başına bir anlam ifade eden içerikler sunuluyor, daha fazla bilgi almak isteyen kullanıcılardan siteyi ziyaret etmesi isteniyor. Gazeteci Allison Rockey’e “Facebook’un algoritmaları ile ilgili endişelenmeyi bırakın. Günün sonunda paylaşılacak olan yine kaliteli içerik olacak” dedirten özgüven de, çalıştığı kurum olan Vox’un bu işi en iyi yapan haber organizasyonlarından biri olduğu gerçeği olsa gerek.

 

‘Evet, hâlâ ‘tık’ peşindeyiz’

 

TÜİK’in 2014 verilerine göre, Türkiye’de internet kullanımı yüzde 53.8'e yükseldi. Kullanıcıların yüzde 78.8'i interneti sosyal medya hesaplarını kontrol etmek için, yüzde 74.2'si ise online haber, gazete ya da dergi okumak amacıyla kullanıyor. Bu oranlar, Reuters Gazetecilik Çalışma Enstitüsü raporunda irdelediği 12 ülkenin birçoğundan daha yüksek. Peki Türkiye’deki online haber organizasyonları, bu kitleye ulaşmak için ne yapıyor?

Türkiye’de televizyonların, gazetelerin, haber sitelerinin sosyal medya hesaplarını takip etmek habere ulaşmak için asla yeterli değil. Bol flaşlı metinler, yanarlı sönerli son dakika görselleri ile sunulan haberin ne olduğunu öğrenmek için kullanıcıların iletilerdeki linke tıklayarak bulundukları sosyal medya platformunu terk etmesi gerekiyor. Çoğu zaman da tıkladığı linkte açılan sayfada, sosyal medyada gördüğü metinden farklı bir içerikle karşılaşıyor.

Yeni ve köklü haber organizasyonlarının neredeyse tamamı -istisnalar ve çabaları başka bir blog yazısının konusu olabilir- sosyal medyayı sadece bir trafik kaynağı olarak görüyor. Sitelerine trafik çekmeye çalışan medya kuruluşları, marka itibarlarına verdikleri zararı umursamaksızın ilkel yöntemlere, tık tuzaklarına başvuruyor. Bunun en büyük nedeni ziyaretçi sayısı ile reklam arasındaki doğrudan ilişki. Okurların internette tükettikleri içeriğe ücret ödemeye yanaşmadıkları bir ortamda sitelerin ziyaretçi sayılarını korumaları/artırmaları, çoğu zaman gazetecilik faaliyetlerinin önüne geçen bir amaç halini alıyor. Ana akım medyada bu gidişatı değiştirmeye yönelik bir çaba görünmüyor. Okurun güvenini sarsan, itibar zedeleyici bu uygulamaların sürdürülebilir olmadığı açık. Bazı yeni nesil içerik sitelerinin, yurttaş odaklı haber ağı platformlarının bu gidişatı değiştirmeye yönelik çabaları olsa da, ana akım medyaya rakip olacak güçte değiller. Bu çabalar elbette ki özendirilmeli, fakat bu organizasyonların çoğunun, hem kaliteli içerik üretiminde, hem de yeni hikaye anlatım tekniklerinin kullanımında kendilerinden beklenen performansı göstermekten oldukça uzak olduklarını kabul etmek gerekiyor.


*Bu yazı medium.com'dan alınmıştır.