Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın Yeni Ekonomi Programı (YEP) kapsamındaki hedeflere yönelik reform paketini Çarşamba günü kamuoyuna açıklaması bekleniyor.
Ekonomi haber ajansı Bloomberg'e Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan konuşan ve ismini vermek istemeyen bir kaynak, reform paketinin içinde vergi reformu, bankacılık ve finans piyasaları ile ilgili düzenlemeler, enflasyon ile ilgili adımlar ve reform paketinin nasıl hayata geçirileceğine dair bir zaman çizelgesinin yer alacağını söyledi.
Sabah gazetesindeki Hazal Ateş imzalı haberde ise reform paketinde yer alacak maddeler şu şekilde açıklandı:
"Paket, vergi yasası değişikliğinden çiftçinin maliyet yükünün azaltılmasına, bankacılık sektöründen enflasyona kadar hayatın her alanına katkı sağlayacak hedefler içeriyor. Reform paketinde, verginin tabana yayılması, reel sektörün finansmana ulaşımını kolaylaştıracak adımlar, bankaların sermaye yapılarının güçlendirilmesini sağlayacak uygulamalar, etkin teşvik sistemi gibi başlıkların olacağı belirtiliyor."
Albayrak, 31 Mart'ta yapılan yerel seçimlerden önce, seçimler sonrası ekonomide bir reform sürecine girileceğini söylemişti. Aynı zamanda bir televizyon programında, alınacak tedbirlerin bir kısmının yönetmelik ve kararname ile olacağını, bir kısmının yasal düzenleme ile hayata geçeceğini aktarmıştı.
YEP, Eylül 2018'te açıklandı
Albayrak, 'ekonomide zorlu iki yılın ardından 2021'e gelindiğinde dengelerin yerine oturacağını öngören' Yeni Ekonomi Programı'nı (YEP) 2018 yılının sonunda düzenlediği basın toplantısıyla tanıtmıştı.
2018 - 2021 dönemi için makroekonomik hedefleri kapsayan YEP'te, 2017'de yüzde 7,3'lük büyüme yakalayan ekonominin 2021'e kadar kademeli olarak hız kesmesi öngörülüyordu.
Hazırlanan programda, yıllık enflasyonun 2021'e gelindiğinde yüzde 6'ya indirilmesi hedefleniyor.
Yatırımlarda öncelik verilecek alanların cari açığı düşürücü sektörler olacağını ifade eden Albayrak, 2021 yılına kadar hedefin 2 milyon yeni istihdam yaratılması olduğunu belirtti.
Yatırımlarda öncelik verilecek sektörler |
|
---|---|
İlaç |
Ara ürün |
Kimya-petrokimya |
Enerji |
Makine ve teçhizat |
Yazılım |
Ekonomi resesyona girdi
Türkiye ekonomisinin resesyona girmesi ve enflasyonun yüksek seyretmesi uzun zamandır ekonomistlerin ve yabancı yatırımcıların yapısal reformlara dikkat çekmesine neden oluyordu.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, ekonomi geçen yıl yüzde 2,6 büyüdü.
Türk Lirası'nın Ağustos ayında yaşadığı kur şokunun ardından geçtiğimiz yıl Amerikan Dolarına karşı yaklaşık yüzde 30 değer kaybetmesi bunda büyük rol oynadı.
YEP'te 2018 büyüme hedefi yüzde 5,5 olarak belirlenmişti.
Ekim, Kasım, Aralık aylarını kapsayan dördüncü çeyrekte ise ekonomi yüzde 3 daraldı.
Çeyrek bazda üst üste iki çeyrek daralan Türkiye ekonomisi 2009'dan bu yana ilk kez "teknik resesyon" sürecine girmiş oldu.
Durgunluk anlamına gelen resesyon, ekonomik faaliyetteki daralmanın bir çeyrekten uzun sürmesi halinde kullanılan bir terim.
Gıda enflasyonu Mart ayında yüzde 30'a yaklaştı
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre yıllık enflasyon ise yüzde 19,71 olarak gerçekleşti.
Ana harcama grupları bazında bakıldığında yıllık bazda fiyatların en hızlı arttığı grup gıda ve alkolsüz içecekler oldu.
Mart ayında yıllık gıda enflasyonu yüzde 29,77 olarak gerçekleşirken, aylık fiyat artışı ise yüzde 2,44 oldu.
Gıda enflasyonu ile mücadele etmek için İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri tarafından tanzim satış noktaları kurulmuştu.
"Uzun soluklu amaçları yok"
Türkiye ekonomisinden gelen bu son veriler ve Türk Lirası'nda son dönemde görülen inişler ve çıkışlar dolayısıyla ekonomistler, analistler ve yabancı yatırımcılar, Albayrak'ın Çarşamba günü gerçekleştireceği sunumu bekliyor.
Sunuma dair beklentileriyle ilgili olarak Fransız Credit Agricole bankasından kıdemli gelişmekte olan piyasalar stratejisti Guillaume Tresca, Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, "Sağlam reformlar beklemiyorum, sadece birkaç kelime sarf edilecek" yorumunda bulundu:
"AKP tabanı daha çok büyüme yanlısı adımlar istiyor, mali önlemler ve düşük bir enflasyondan yanalar. Bu seçimlerden önce de tam olarak yaptıkları şey, Erdoğan popüler kalmak istiyorsa bunu yapmaya devam edeceklerdir".
Yine Reuters'a konuşan eski Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı ve Pennsylvania Üniversitesi öğretim üyesi Nihat Bülent Gültekin ise "Erdoğan'ın içgüdüsü hayatta kalmak olarak görülüyor. Herhangi bir uzun soluklu amaçları olduğunu düşünmüyorum; bu genişletilmiş bir zaman aralığında sürekli ekonomiye odaklanmayı gerektirecektir" yorumunda bulundu.
Hukuk sistemi ve insan haklarına vurgu
Piri Reis Üniversitesi'nden Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, Bloomberg HT haber sitesi için kaleme aldığı köşe yazısında yapısal reformlarla ilgili olarak, "Eğitimden hukuk sistemine, teknoloji geliştirmeden sosyal güvenlik sistemine kadar kurumsallaşmanın uluslararası standartlarda başarıldığı, insan hakları ve özgürlükleri ön plana alan bir sistemi oluşturmak Türkiye için en önemli yapısal reform alanlarından birisi olmalıdır" dedi.
Ekonomist Mahfi Eğilmez ise 7 Nisan'da kaleme aldığı blog yazısında yapısal reformların farklı adımların atılmasıyla gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı:
"Bu adımların ilki hukukun üstünlüğü ilkesini, yargı bağımsızlığını, güçler ayrımını, kamu kesimi hesaplarının tümüyle şeffaf hale getirerek yeniden yaşama geçirmektir.
"Hemen ardından teşviklerin ürün ve üretici bazlı olarak ele alınmasından başlayıp tarım ve hayvancılık kesimini de içeren sektörel reformlara girilmesi gerekir. Diğer yapısal reformlar bunları izleyerek yapılmalıdır."
"Birkaç maddeli PowerPoint yeterli olmaz"
Rabobank'tan gelişmekte olan piyasalar para kuru stratejisti Piotr Matys, geçtiğimiz hafta paylaştığı piyasa notunda şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'nin seçimlerden önce lirayı istikrarlı tutmak için şiddetli önlemler almasının ardından ekonominin hızlı bir şekilde dengelendiğini söyleyen ve birkaç maddeyi içeren bir PowerPoint sunumu yatırımcılar nezdindeki güveni tazelemeye yeterli olmayabilir."
Matys'in bu sözlerine atıfta bulunan Financial Times'tan gazeteci Colby Smith, "yabancı yatırımcıyı TL'nin düşüşünden sorumlu tutmanın bir çare olmadığını, çünkü yerel seçimlerden önce Türkiye'deki yerleşiklerin dolar sattığının" altını çizdi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) geçen hafta açıkladığı verilere göre yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı, 29 Mart ile biten işlem haftasında 2,6 milyar dolar artarak 181 milyar 930 milyon dolara yükseldi.
Yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı aynı dönemde altın hariç 2,4 milyar dolar arttı.
Bu Türkiye'de yerleşiklerin 12 haftadır döviz mevduatlarını artırdığını gösteriyor.
Gazeteci Colby Smith, Financial Times'a yazdığı makalede yabancı yatırımcının 'sabrının azalmakta olduğunu, bu anlamda Albayrak'ın açıklayacağı reform paketinin yerel seçimlerden sonraki en büyük sınavı olacağını' aktarıyor.
Rabobank'tan gelişmekte olan piyasalar para kuru stratejisti Piotr Matys ise piyasaların "ekonomik dengesizliklere yönelik olarak belirli bir zaman aralığında uygulanacak sağlam önlemlere ihtiyaç duyduğunu, IMF tarafından denetlenen yapısal reformların ideal olacağını ancak bunun kısa bir zamanda gerçekleşmesini beklemediklerini" belirtiyor.