HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar Fransa’nın ünlü gazetesi Le Monde’da referandum sürecini değerlendirdi. HDP’ye yönelik tutuklamalar hakkında da bilgi veren Sancar, “AKP, partiyi kapatmadan bizi felç etmek istiyor. Parlamentodaki üçüncü güç olarak bizlerin siyasetten men edilmesi Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi gibi kurumlar dahil güçlü tepkileri tetiklerdi” dedi. Sancar 12 Eylül sonrası kurulup kısa sürede kapanan Milliyetçi Demokrasi Partisi’nin darbe yanlısı siyasetine rağmen başarısız olmasını örnek vererek, “Televizyonda ‘Hayır’ı savunan kampanyalara, özellikle bize hiç yer verilmiyor. Ancak toplumun derinliklerinde bundan dolayı duyulan endişe de sezilebildiğinden sürpriz bir sonuç çıkabilir” dedi.
Sancar’ın söyleşisinden öne çıkan başlıklar şöyle:
Normal faaliyet yürütmek zor: TBMM’ye seçilmiş HDP’li 59 milletvekilinin 10’unun yanında, partinin iki eş genel başkanı Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ da “örgüt propagandası” dosyalarında ifadeye gitmedikleri bahanesiyle tutuklu. Aynı zamanda yereldeki temsilcilerimiz de ‘terör bağlantısı’ iddiasıyla baskı altında. 10 bini aşkın yöneticimiz ve parti çalışanımız gözaltında, 3 bini aşkını da tutuklu. HDP’nin bileşeni olan demokratik bir siyasi partinin seçilmiş belediye başkanları hedef alınmış durumda. 105 belediye eş başkanı görevden alındı, 80 belediyenin yönetimine de devlet el koydu. Bu şartlar altında, normal siyasi faaliyet yürütmek çok zor, neredeyse imkansız. Ancak bu baskılara rağmen, arta kalan tüm demokratik yolların sonuna kadar kullanılmasında kararlıyız. Bazı kesimler tarafından önerildiği üzere bunu protesto etmek için parlamentoyu terk etmek, sadece silahların konuşması için siyaseti terk etmek anlamına gelir.
Güç dengesi yok: ABD ve Fransa gibi büyük demokrasiler de başkanlık veya yarı başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Ancak bu teklifte Cumhurbaşkanı’nın yetkileri karşısında kuvvetleri dengeleyecek bir mekanizma yok. Teklife göre yargı “tarafsız ve bağımsız” olacak. Fakat bu tabloda yargının tarafsız olması mümkün değil. Yargıdaki tüm atamalardan sorumlu olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun 13 üyesinden 6’sı Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor, kalanlarını Meclis seçiyor. Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinin çoğunluğu doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor.
Seçim çalışması yürütmek zor: Belki. Ama unutmamak gerekir ki ülkede OHAL var ve başta HDP olmak üzere “Hayır” diyen herhangi bir partinin veya grubun normal bir seçim çalışması yürütmesi mümkün değil. Kasım 2015 seçimleri öncesinde de çok güçlü bir baskıyla karşı karşıyaydık ama durum şimdi çok daha kötü. Seçim toplantılarımızı yalnızca kapalı salonlarda yapabiliyoruz. Televizyonda “Hayır”ı savunan kampanyalara, özellikle bize hiç yer verilmiyor. Ancak toplumun derinliklerinde bundan dolayı duyulan endişe de sezilebildiğinden sürpriz bir sonuç çıkabilir. Darbeden sonraki ilk seçimler olan 1983’te de askerler tarafından bir parti kuruldu iktidarı ele almak için, en güçlü aday gibi görünüyorsa da ancak üçüncü olabildiler.