Gündem

Rasim Ozan Kütahyalı: Büyükada iddianamesini okuyunca hayretler içinde kaldım; Aziz Nesin fıkrası mı?

"Tüm iddianameler kılı kırk yaran bir hukukçu titizliği ile hazırlanmak zorunda"

15 Ekim 2017 18:39

Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı, Büyükada'da tutuklanan insan hakları aktivistleri hakkında yazılan iddianameye ilişkin olarak, "Okuyunca hayretler içinde kaldım" ifadesini kullandı.  "Aziz Nesin fıkrası mı bu yoksa iddianame mi?" diye tepki gösteren Kütahyalı, "Bir gizli tanık var sarışın bir erkek olan tutuklu şahıstan siyah saçlı kadın diye bahsediyor ve bu olmayan siyah saçlı kadına suçlamalar yöneltiliyor" dedi.

Kütahyalı'nın "Türkiye'nin ve devrimin zor dönemeci" başlığıyla (15 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

Adını anmaya bile değmez bir fanatik CHP milletvekili "kontrollü darbe" palavrasını da aşarak "Darbeyi AKP yaptı ama şehitleri öngöremediler" demiş. Bu artık resmen delilik sınırıdır...

***
Delirmenin eşiğindeki bu meczup kafa muhalefette marjinal falan değildir. Anaakım muhalefet kafası şu an budur. Bu koşullarda sağlıklı bir demokratik rekabet imkanı yoktur. Bu muhalefetin iktidara gelme ihtimali de yoktur. AK Parti ve Erdoğan bu yüzden hala rakipsizdir...
***
Ben bu sütunlarda "F-16 pilotlarının çoğu Fetullahçı ve bir darbeye hazırlanıyorlar" diye yazdığım için Genelkurmay tepeme bindiğinde bana "Atatürkçü pilotlarımıza iftira atıyor ROK" diye saldıran ve TSK'ya hak veren CHP, şimdi bu gibi yazıları referans göstererek "Darbeyi AKP yaptı" saçmalığını savunuyor. Bunlardan bir cacık olmaz çünkü sadece muhalefet yapmak için muhalefet yapıyorlar...
***
Öte yandan bu ülkede meczupluk ve delirmenin eşiğine gelme durumu sadece muhalefete has değil. Yargı cephesinde de bazı yaşananlar rezalettir. 17 sayfalık Büyükada iddianamesini baştan sona okudum ve hayretler içinde kaldım. Bir gizli tanık var sarışın bir erkek olan tutuklu şahıstan siyah saçlı kadın diye bahsediyor ve bu olmayan siyah saçlı kadına suçlamalar yöneltiliyor. Aziz Nesin fıkrası mı bu yoksa iddianame mi?
***
Son dönemde bu tür yargısal rezalet niteliğindeki iddianameler üst üste gelmeye başladı. Öyle ki Sözcü davasında tanık olarak yazılan ve FETÖ'ye karşı yaptıkları sert TV programıyla bilinen Cem Küçük ve Fuat Uğur bile çıkan 73 sayfalık iddianameye isyan ettiler. Oysa bizim savcılarımızın yazdığı mükemmel FETÖ ve 15 Temmuz iddianameleri var. Bu süreçte tüm iddianameler kılı kırk yaran bir hukukçu titizliği ile hazırlanmak zorundadır. Türkiye bu özeni,bu itinayı hak ediyor...
***
Türkiye son 10 yılda Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde iki büyük devrim yaptı. Önce Kemalist oligarşik vesayet sonra Gülenist oligarşik vesayet mağlup edildi. Türkiye oligarşiyi yıktı demokrasiye kavuştu. Türkiye vesayet kurumunu yıktı ve demokratik siyaset kurumu Cumhuriyet tarihinde ilk kez hak ettiği büyük itibara ve güce kavuştu. Bunlar bir toplumun hayatında kolay yapılacak siyasal devrimler değildir. Türkiye bu devrimleri başarmıştır ve Erdoğan olmasaydı bu iki devrim de asla ve asla yapılamazdı. Erdoğan'dan başka hiçbir siyasetçi bu işi başaramazdı...
***
Erdoğan'lı Türkiye demokratik devrimini yapmıştır. Peki kamil manada özgürlükçü demokratik bir rejime kavuşmuş mudur? Şu an itibariyle hayır. Erdoğan'lı Türkiye vesayeti devirerek demokratik siyaset kurumunu hakim kılmıştır. Peki hukuk devleti kurumu yerli yerine oturmuş mudur? Hiç şüphesiz hayır. Kemalizmin ve Gülenizmin enkazı hukuk alanında halen sürmektedir. Yurttaşlarımızın çoğunluğu da bu anlamda kendilerini huzurlu ve rahat hissetmemektedir. Türkiye önümüzdeki dönemde demokratik hukuk devleti nizamına geçiş sürecini ya yaşamak ya yaşamak zorundadır. Çünkü bu Türkiye için bir beka meselesidir. Bir varlık yokluk meselesidir...
***
Çok açık ki Türkiye 2020'li yıllarda da Erdoğan ile yürüyecektir. Bu objektif bir tespittir. Allah ömür verdikçe Erdoğan seçimleri kazanacaktır ve anayasal süresinin sonu olan 2029'a kadar Cumhurbaşkanı olarak devam edecektir. Nasıl ki geçen 10 yıldaki devrimleri Erdoğan yaptıysa önümüzdeki 10 yıldaki devrimleri de Erdoğan yapacaktır. Mevcut muhalefetin Erdoğan'ı demokrasi yoluyla devirme şansı yoktur. Allah korusun Erdoğan'ın ölümü ise Türkiye'nin felaketi olur ve en müfrit Erdoğan düşmanları bile oluşacak kaosu gördüklerinde Erdoğan'lı Türkiye'ye rahmet okurlar...
***
Erdoğan'lı Türkiye kendi başardığı siyasal devrimin zor dönemecini aşmak zorundadır ve ben inanıyorum ki aşacaktır. Fakat bunun için geçen 10 yıldaki devrimlere destek olmuş öncü devrimci kadroların özellikle de öncü medyanın sorumluluk alması ve akıl ile hareket etmesi bir mecburiyettir...