Gündem

'Ramazan Akyürek bizi zor duruma düşürmek için Dink cinayetiyle ilgili bilgi vermedi'

Eski İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler şüpheli sıfatıyla ifade verdi

18 Aralık 2014 13:26

Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında şüpheli sıfatıyla ifade veren İstanbul Emniyetinin eski İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, kendileriyle eksik bilgi paylaşıldığını ileri sürerek, Dink'in öldürülmesinden Emniyet İstihbarat Dairesi'nin C Şubesindeki yetkililer ile Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü yetkililerini sorumlu tuttu. Güler, Ramazan Akyürek'i de suçladı, Dink'in öldürüleceği bilgisini kendilerinden gizlediğini, Ali Fuat Yılmazer ile paylaştığını anlattı. Güler daha sonra baskıyla görevini bıraktığını ve yerine Yılmazer'in getirildiğini ifade etti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce yürütülen Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında, "Dink'in ölümünde ihmali olduğu" iddia edilen dönemin İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, şüpheli sıfatıyla verdiği ifadesinde çarpıcı detaylar ortaya çıktı.

Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği Terör ve Örgütlü Suçlar Birimi Savcısı Yusuf Doğan tarafından yürütülen soruşturmada, o dönem görev yapan bazı kişilerin ifadesine başvuruluyor.

Şüpheli sıfatıyla 8 Aralık'ta ifadesi alınan Güler, 2003 yılı Mart ayında İstanbul İstihbarat Şube Müdürü olarak atandığını belirtti. Hrant Dink cinayeti ile ilgili olarak Güler, Hrant Dink hakkında Trabzon'dan gelen yazıyı parafladığını ve yardımcısından itibaren birimlere gönderdiğini söyledi.

Anadolu Ajansı’nda yer alan habere göre, Güler, Hrant Dink'e yönelik eylemle ilgili olarak İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan kendisini kimsenin aramadığın ifade ederek, gönderilen yazının da esas itibarıyla Osman Hayal'e ilişkin bir araştırmayı kapsadığını belirtti.

 

‘İstihbaratı Celalettin Cerrah'a sunmadım’

 

Güler, "17 Şubat 2006 tarihinde Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğüne gönderilen Yasin Hayal'in Hrant Dink'e yönelik eylem yapacağına ilişkin istihbaratı, İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın bilgisine sundunuz mu? sorusuna ise "Bu yazının içerdiği bilgi ve talep ve aynı zamanda geldiği makam yani şube müdürlüğünden geldiği için İl Emniyet Müdürü Cerrah'a sunulacak nitelikte olmadığını düşündüm dolayısıyla bilgisine sunmadım. Eğer Trabzon İl Emniyet Müdürü bu yazıyı gönderseydi ben o zaman mutlaka bizim müdürümüzün de bilgisine sunardım" yanıtını verdi.

 

‘Trabzon bizden Osman Hayal
hakkında bilgi talep etti’

 

"Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü tarafından İl Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek imzasıyla Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığına gönderilen 17 Şubat 2006 tarihli yazı ve F4 raporundan haberiniz var mı? İstanbul Şube Müdürlüğüne gereği için gönderilen yazının içeriğinde Hrant Dink'e karşı 'ses getirecek bir eylem yapılacağı' yazılı iken, İstihbarat Şube Müdürlüğüne gönderilen yazının ekinde yer alan F4 raporunda 'Hrant Dink'in ne pahasına olursa olsun, öldürüleceği yönünde bir bilgi paylaşımı yapıldığı' hususları hatırlatılarak iki yazı arasında büyük farklılıklar olduğu, İstanbul'a neden Hrant Dink'in öldürüleceği yönünde bilgi sunulmadı" sorularına Güler, şu yanıtı verdi:

"Bize gelen yazıda iki kişi hakkında bilgi var biri Yasin Hayal, diğeri de Osman Hayal, Yasin Hayal'i nitelendirmek için bir eylemini yazıyor. Yazı da Yasin Hayal'in daha önce Trabzon da bir işyerini bombalayan kişi olduğunu belirtiliyor, Osman Hayal hakkında bilgi talep ediyor ve bunun için de bize telefon numarası veriyor."

 

‘Dink'i öldüreceği bilgisi
verilseydi üst düzeyde ele alırdık’

 

Adliyede bir kişinin soyunmasını da ses getirecek bir eylem olarak nitelendiren Güler, şunları kaydetti:

"Eğer bize Dink'in öldürüleceği bilgisi verilse idi biz çok daha üst düzeyde ele alırdık. Mutlaka Emniyet Müdürümüz ile paylaşırdık, mutlaka Trabzon ile birebir temas kurardık ve bu işin İstihbarat Daire Başkanlığı koordinesinde bir operasyon çalışması yapıldığını düşünürdük, burada kastettiğim istihbari operasyondur. İstihbarat Daire Başkanlığına gönderilen yazıda öldürme eyleminin nasıl yapılacağı, yine eyleme giderken baz istasyonundan kurtulmak için telefon götürmeyecekleri, silahı köyden temin edecekleri yönündeki bilgiler bize bildirilmemişti, yani bize eksik bilgi verilmiştir ve bize bildirimde tespit edilenler arasında büyük nitelik farkı vardır."

Güler, soruşturmada İstanbul emniyetinin Trabzon'dan gelen yazı üzerine hiçbir teknik çalışma yapmadığını, "bilgisayara el konulsun ve bir bilirkişiye gönderilsin, gerçek ortaya çıkacak" dedikten sonra Celalettin Cerrah'ın bilgisayarı muhafaza altına aldığını, sonrasında da yazıda yer alan telefon numarası üzerinde gerekli teknik çalışma yaptıklarının görüldüğünü belirtti.

 

Log kayıtları

 

Mülkiye başmüfettişlerinin talebine istinaden Ramazan Akyürek'in hazırlattığı yazıda, Osman Hayal'in kullandığı 0538...nolu telefona ilişkin log kayıtlarında araştırma yapılmamış gibi gösterdiğini iddia eden Güler, şunları söyledi:

"Ramazan Akyürek, başlangıçtan beri hem bilgi gizlemek hem de bizi zor duruma düşürmek için hem de kendilerinin sorumluluğunu ortadan kaldırmak amacıyla kasıtlı olarak bu bilgiyi (log kayıtları) müfettişlerden gizlemiştir. Biz olayın üzerine gidince İstanbul'daki bilgisayarı il müdürü aracılığıyla muhafaza altına alıp yine müfettiş aracılığıyla bu konuda yeniden araştırma yapılıp müfettişlerden teknik rapor alınınca gerçek ortaya çıktı. Akyürek'in, daha sonra İstihbarat Daire Başkanlığından ayrılmadan önce de buna ilişkin log kayıtlarını sildirdiği yönünde iddialar vardır."

 

‘Trabzon ve EGM İstihbarat Dairesi sorumludur’

 

"Birlikte çalışmamışlarsa ve ölüm meydana gelmiş ise kim sorumludur?" sorusuna ise Güler, "Yazıyı paylaşmayan Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü yetkilileri ve EGM İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürlüğü yetkilileri sorumludur. İstihbarat Daire Başkanı ve yardımcılarının da bilgisi var ise onlar da sorumludur, her ne kadar İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürlüğü bizimle bilgi paylaştığını söylüyorsa da kesinlikle doğru değildir" yanıtını verdi.

Güler ifadesinde, Hrant Dink cinayeti işlendiği sırada emniyet müdürü Celalettin Cerrah ile birlikte yurt dışında olduklarını, olayı haber alır almaz Türkiye'ye döndüklerini belirtti.

 

‘Bu nasıl istihbarat daire başkanı?’

 

Ramazan Akyürek'in Hrant Dink'in öldürüleceğine ilişkin bilgiyi gizlediğini iddia eden Güler, "Hayır bahsetmedi bilgi vermedi ve hatta emniyet müdürümüz Celalettin Cerrah, ısrarla ve defaatle Ramazan bu konuda senin herhangi bir bilgin var mı? Yok mu? diye sormasına rağmen Ramazan Müdür 'yok' dedi ve hiçbir bilgi vermedi. Hatta iki gün boyunca hiç konuşmadı, daha doğrusu konuşmamayı tercih etti. Hatta vali o zaman şaşkınlıkla bu nasıl istihbarat daire başkanı hiçbir şeyden haberi yok şeklinde sitemi olduğunu biliyorum" ifadelerini kullandı.

 

‘Yılmazer ve Akyürek bilgi paylaşmadı’

 

Akyürek'in, Ali Fuat Yılmazer ile paylaştığı bilgileri kendileriyle paylaşmadığını söyleyen Güler, cinayetten sonra Ali Fuat Yılmazer'in soruşturma savcıları ile görüştüğünü ve birtakım belgeleri verdiğini ifade etti.

 

‘İstanbul'u terk et'

 

Güler, cinayet öncesinde Ankara'da personel müdürü Coşkun Çakar'ın, 'İstanbul'u derhal terk et' dediğini, valinin haberi olmadan ve bir gerekçe gösterilmeden gitmek istemediği için Akyürek'i aradığını anlattı. Ramazan Akyürek'in, 'Arkadaşlar bana ne derlerse onu yaparım' dediğini söyleyen Güler, 'sebep ne' diye sorduğunda ise 'öyle icap ediyor' yanıtını aldığını iddia etti.

Güler, kendisine "yapılan baskılardan" İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ı haberdar ettiğini, 5-6 gün sonra da cinayettin işlendiğini ve yerine Ali Fuat Yılmazer'in atandığını kaydetti.

 

‘Emniyette yapılanma için mi baskı yapıldı?’

 

"İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'nü bırakmanız için size yapılan baskı emniyet içerisinde bir yapılanmanın gerçekleştirilmesi amacıyla mı yapıldı? Bu kapsamda Dink cinayeti ile ilgili birtakım hayati öneme haiz bilgilerin (Dink'in öldürüleceğine ilişkin bilgi) İstanbul'dan saklanmasının amacı bu muydu?" sorusuna Güler, cinayet öncesinde ve sonrasında yaşadıklarının bu "atmosferi çağrıştırdığını" söyledi.