Dünya

Rabia'nın bir yılı doldu

Türkiye'de Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan'ın seçim mitinglerinde kullandığı, dört parmaklı Rabia işareti bir yıl önce bugün ortaya çıkmıştı.

14 Ağustos 2014 18:01


Bundan tam bir yıl önce 14 Ağustos 2013'de Mısır'da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin devrilmesini protesto etmek için binlerce Mısırlı, haftalardır sürdürdükleri eylemlerine devam edebilmek için yeniden Rabiatul Adeviyye Meydanı'nında toplanmıştı. Zafer işareti yapan darbe yanlılarından farklı bir görüntü oluşturmak için baş parmaklarını avuçlarının içine çekip, dört parmaklarıyla meydanın adından esinlenerek Rabia adını verdikleri işaretleri gösterip protestolarını sürdürüyorlardı. Sabah saatlerinde gösterilerin başladığı sırada polis ve ordu da meydana yürüdü. Bazı kaynaklara göre 600, bazılarına göre ise 2000 gösterici yaşamını yitirdi.

O gün foto muhabiri Alaa Elkamhavi de Rabia Meydanı'ndaydı. İktidardan indirilen Müslüman Kardeşlerin kurduğu protesto çadırının önünde fotoğraf çekiyordu. Polis ve askerlerin kurşunlarından o da nasibini aldı. Bacağından vuruldu.

Aradan yaklaşık bir yıl geçtikten sonra olayın meydana geldiği yerde Deutsche Welle'ye konuşan Elkamhavi, o gün yaşanılanları şöyle dile getirdi:

"Polisin etrafına rastgele ateş açmasına bugün de aynı öfkeyi duyuyorum. Ama dürüstçe söylemem gerekirse, insanlar gerçeği hala anlayamadılar. Herşeyi gözlerimle görmeme rağmen bu güne kadar hiç kimse yaptıklarının hesabını vermedi. Bilakis, polis o gün yaptıkları için onurlandırıldı. İnsanların susması ve toplumun bu katliama karşı duyarsızlığı beni şoke ediyor."

'Rabia Mısır'ı böldü'

Siyaset Bilimci Eşref El Şerif'e göre Rabia Mısır halkını böldü. Bir kısım, direnişe yönelik silahlı müdahaleyi katliam olarak görüyor. Ancak müdahalenin devlet tarafından yapılmış olması ise durumun legal olarak görülmesine yol açıyor. El Şerif, "Rabia katliamından önceki Mısır'ın bugünkü Mısır'dan tamamen farklı olduğuna inanıyorum. Bir çok grup arasında gerilim, nefret ve yabancılaşma had safhaya çıktı. Bu durumun milli ruhun oluşması, uyumun sağlanması ve çoğulculuk için yararlı olduğundan kuşkuluyum. Yaşananlar sosyal hayatı engelliyor. Toplumdaki birliği sekteye uğratıyor. Sosyal yapılanmaya etki eden çok güçlü unsurlarla boğuşmak zorundayız" diye konuştu.

Mısır'da yaşananların yorumlanması durumunda bazı gerçeklerin daha kolay anlaşılacağına inanılıyor. Bu bağlamda ilk girişimi insan hakları izleme örgütü Human Rights Watch başlattı. Örgüt, "Katliam" olarak tanımladığı Rabia olaylarını soruşturma kapsamında 200 tanığı dinledi, çok sayıda video kaydını izledi, hükümet raporlarını okudu. Örgütün genel müdürü Kenneth Roth, olup bitenleri açık bir ifadeyle, "İnsanlık suçu" olarak tanımladı.

'İnsanlık suçu işlendi'

DW'ye konuşan Roth, incelemeleri sonucunda varılan kaanatle ilgili şu bilgileri paylaştı: "Polis halka ateş açmıştır. Silahsız göstericileri hedef almıştır. Söz verdikleri halde, güvenli bir çıkışı operasyonun sonuna kadar sağlamamıştır. Bu durum insanlık suçu kapsamına girer. Müdahale, siyasetçilerin de kararıyla sivil halka yönelik geniş çaplı, sistemli bir saldırı olarak gerçekleşmiştir."

Raporu açıklamak üzere Kahire'ye gelmek isteyen Roth ve ekibine Mısır hükümeti vize vermedi. Mısır'da Rabia öncesiyle ilgili konuların araştırılmasına pek sıcak bakılmıyor. Mevcut Mısır hükümeti Rabia olayını halkın hafızasından kazımak istiyor. Rabia işaretini yapmak yasaklandı. Hükümet, Human Rights Watch'un raporunu ise Mısır hükümetine karşı bir girişim olarak görüyor.