Gündem

'Putin savaşın bitmesini istemez'

Alman basınında Suriye iç savaşının neden Rusya'nın işine geldiği ve Avrupa'nın mülteci krizine ortak yanıt verememesine ilişkin yorumlar dikkat çekiyor.

25 Ocak 2016 12:11

Frankfurter Allgemeine gazetesi, Rusya’nın Suriye iç savaşındaki
rolüne ayırdığı yorumda Kremlin’in krizin sona erdirilmesinde
samimi olmadığını yazıyor:

“Moskova, Suriye krizinde ‘ortak’ olamaz. Şimdiki Rus
yönetimiyle birlikte ‘İslam Devleti’ tehdidi karşısında ortak
strateji geliştirilebileceğini sanmak hayalcilik olur.
Rusya’nın, Suriye’ye müdahalesi, eski Sovyet cumhuriyetlerine
uyguladığı ‘yıkıcı’ politikanın devamıdır. Rusya Ukrayna
anlaşmazlığında Avrupa Birliği’ni bölmeyi denedi ama başaramadı.
Suriye’deki iç savaşın yol açtığı mülteci kriziyle bunu
başarabileceğini düşünüyor. Bu bakımdan Putin’in Suriye krizinin
bir an önce çözüme kavuşmasını samimi olarak istediği
şüphelidir. Rusya, Suriye’deki bir güçtür. Ortak değildir.”

Neue Osnabrücker gazetesi, bugün Cenevre’de başlaması
kararlaştırılmış olan Suriye barış görüşmelerini konu alan
yorumunda şu satırlara yer veriyor:

“Cenevre barış görüşmeleri daha başlamadan başarısızlığa uğrama
tehlikesiyle karşı karşıya. Taraflar bir nebze dahi taviz
vermeye yanaşmayıp sadece kendi çıkarlarını kolluyor. Bu son
olarak, Suriye’deki kendi yandaşlarını destekleyen ezeli
düşmanlar Suudi Arabistan ile İran arasındaki gerginlikle bir
kez daha gözler önüne serildi. Aynı zamanda Batı ile Rusya
arasındaki görüş ayrılıkları da önemli bir engel oluşturuyor.
Suriye Kürtleri yüzünden Türkiye ile ihtilafa düşülmüş olması,
Batı kanadının da anlaşamadığını gösteriyor. Dolayısıyla
karşımıza şu üzücü realite çıkıyor: Beş yıldır süren savaşa, 250
bin ölüye ve 11 milyon mülteciye rağmen ortaya barış iradesi
konamıyor. Yazıklar olsun!”

Almanya’nın mülteci politikasıyla ilgili olarak Frankfurter
Rundschau gazetesinde şu satırları okuyoruz:

“Üst sınır, sınır dışı
etme, dış sınırların güven altına
alınması: Bütün bu ‘öneriler’ mültecilerin Avrupa’ya aktığı ve
akmaya devam edeceği gerçeğini değiştirmiyor. Siyasi
sorumluların bu gerçeği örtmeye çalışması ya da ‘üstesinden
geliriz’ formülüyle geçiştirmesi kabul edilemez. Siyasi aktörler
gerçeği anlatmalı ve gerçekleşme şansı çok az da olsa çözüm
önerileri getirmek zorundadırlar. Göstermelik çözüm önerisi
refleksine kapılmak yerine gönüllü yardımcılarla birlikte işe
koyulsalar, sağ popülist ‘Almanya’nın
Alternatifi’ adlı parti
yüzde 10’luk oy oranı hayalleri kurabilir miydi?”

Doğu Almanya’nın Magdeburg kentinde yayımlanan Volksstimme
gazetesi Avrupa’nın, tek sesle konuşmadığı takdirde Schengen’i
feda etmek zorunda kalacağını yazıyor:

“Schengen bölgesindeki bazı
Avrupa Birliği ülkeleri mülteci
krizi yüzünden 2017 yılına kadar sınırlarını kontrol edecek.
Almanya’daki mültecilere dair çözüm önerileri, krize ortak çözüm
bulunmasına karşı çıkan AB ülkelerine yöneltilen tehdit olarak
algılanabilir. İkili çözümlere öncelik tanınması Şengen’i askıya
almak isteyenlerin işine gelmez. Makedonya ile Yunanistan
arasındaki sınırın mültecilerin Avrupa’ya geçmesini imkansız
hale getirecek bir şekilde kapatılmasının ne anlama geleceğinin
düşünülmesi gerekir. Bu durumda mülteci yuvasına dönüşecek olan
Yunanistan fiilen Schengen bölgesinden çıkarılmış olur. Bu da
seyahat serbestisinin ve serbest mal ve hizmet mübadelesinin
sonunun başlangıcı olur. Schengen anlaşmasının daha fazla pamuk
ipliğine bağlı kalmaması için milli sınırların tahkim edilmesine
ve ‘üst sınır’
tartışmalarına değil, mülteci krizine Avrupa’nın
ortak cevap bulmasına ihtiyaç bulunmaktadır.”