Erzurum’a, İmam- Hatip Lisesi’ni bitirdikten sona üniversiteyi kazanarak geldiğini belirten Z.B., üniversiteden mezun olduktan sonra yüksek lisansını da burada tamamladığını anlattı. Bir genç kız olarak Erzurum’da nasıl davranılacağını, Ramazan ayında nerede yemek yenilip nerede sigara içilebileceğini iyi bildiğini anlatan Z.B. yaşadığı bu talihsiz olayın ne kendisini insanlara karşı saygısız, ne de Erzurumluları tutucu yapacağını söyledi. ’Provokatör’ suçlamasını asla kabul etmediğini belirten ve olaya böyle bakanları kınadığını belirten Z.B., şunları söyledi:
Kendisine müdahale eden kişi ve çevresindekilerin gelen polislere de saldırdığını belirten Z.B., "Devletin polisine de bana davrandıklarından farklı davranmadılar, hiç düşünmeden yumruk attılar, tehdit, küfürler savurdular. Bir polis memuru sırf beni korumak için o insanların şiddetine maruz kaldı. O iki kendini bilmez, hiç o polis memuruna yumruk atarken polis memuru oruç tutuyor diye gözü dönmüş cinnet halinden vazgeçti mi? Asıl mesele benim sigara içiyor oluşum mudur gerçekten? Yoksa içindeki kötü enerjiyi nasıl atacağını bilemeyen iki kendini bilmezin ortalığı karıştırmak için 25 yaşındaki bir insanı taciz etmeleri midir?" diye sordu.
Yanında bulunan ve oruçlu olan iş arkadaşı İ.M. ile kendisine sandıranların adalet önünde hesap vereceklerine inandığını belirten Z.B., "Gürcükapı Polis Karakolu’nda görev yapan bütün polis memurlarına, yurda sığındığımızda bana bir bardak su getirip bizi saklayan o güzel insanlara, bu olaydan haberdar olduktan sonra beni hiç tanımadıkları halde acımı paylaşan, bana destek olan, beni yargılamayan, Türkiye’nin dört bir yanından bütün insanlara" dedi.