Gündem

Profil: Rusya'nın 'karşı gelinemeyen lideri' Vladimir Putin

KGB'den dünya liderliğine olan yolculuğu onu Rusya Devlet Başkanlığı koltuğunda dördüncü dönemine getirdi. Forbes'ın dünyanın en güçlü kişisi seçtiği 65 yaşındaki Putin hakkında bilinmesi gerekenleri derledik.

29 Nisan 2018 20:30

Rusya'nın "karşı gelinemeyen lideri" Vladimir Putin, neredeyse 20 yıldır devlet başkanlığı koltuğunda. Dünya liderliğine olan yolculuğu, Sovyetler Birliği'nin istihbarat ve gizli servisi KGB'den bugüne uzanıyor.

Putin'in dışarıdaki imajı daha çok ülkesindeki gücü kendinde toplaması ve muhalifleri susturmasıyla tanımlanırken, ülkede maço tavırlarıyla kurduğu güçlü adam imajı öne çıkıyor.

Pazar günkü devlet başkanlığı seçimlerde 65 yaşındaki lider, görev süresini 2024'e kadar uzattı.

Forbes'ın geçmişte dünyanın en güçlü kişisi seçtiği Putin hakkında bilinenleri derledik:

Siyah judo kuşağıyla ya da Sibirya'da at binerken çektirdiği yarı çıplak pozlarıyla, güçlü lider imajını perçinlediği de düşünülürse, zaten bu sonuç pek de sürpriz değildi.

Putin'in destekçileri, genelde onu Rusya halkının onurunu ve geleneksel değerlerini kurtaran büyük bir lider olarak görüyor.

Putin, Leningrad yani şimdiki adıyla St Petersburg'da 7 Ekim 1952'de dünyaya geldi. İşçi ailesinin yaşadığı mahalle, şehrin en zor ve yoksul bölgelerinden biriydi.

2015'te Putin çocukluğuna ilişkin şunları söyleyecekti:

"Leningrad sokakları bana bir şey öğrettiyse o da şuydu: Kavga tek seçenekse, ilk darbeyi sen vurmalısın."

KGB'ye katılarak çocukluk hayalini gerçekleştiren genç Putin'in asıl yükselişi, Doğu Almanya'daki görevinden döndükten sonra, St Petersburg'un o dönemki liberal valisi Anatoly Sobçak'ın altında çalıştığı dönemde başladı.

1996'da Rusya'nın demokratik bir seçimle göreve gelen ilk başkanı Boris Yeltsin'in liderliğinde Kremlin için çalışması talebiyle Moskova'ya çağrıldı.

Yeltsin adı sanı çok duyulmamış olan Putin'i, KGB'nin ardılı Rusya Federal Güvenlik Servisi FSB'nin başına getirdi.

Alkol ve sağlık sorunları yaşayan Yeltsin Ağustos 1999'da Putin'i başbakan yaptı. Yeltsin 1999'u 2000'e bağlayan gece sansasyonel bir şekilde istifa edince Putin görevi devraldı.

Rus Anayasası'na istinaden 2008'de ikinci dönemini bitiren Putin devlet başkanlığı görevini Dimitri Medvedev'e vererek ülkenin başbakanı oldu. Ama "asıl devlet başkanının" kim olduğuna şüphe yoktu.

Putin başkanlık koltuğuna oturduğundan itibaren daha ilk dönemde maaşlar yıllık yüzde 10 artış gösteriyordu.

Putin 2012'de başbakanlıktan tekrar devlet başkanlığına döndükten sonra bir dizi ekonomik kriz ve yaptırımla bu artış biraz kesintiye uğradı. Ülkede halkın çoğunun yaşam koşulları gelişirken, istikrar hissiyle birlikte ulusalcılık da yükselişe geçti.

Hükümete karşı protestolar büyüyor, polis sert bir şekilde sokaklara müdahale ediyordu.

Kremlin'de kendine ait bir tür "egemen demokrasi" kuran Putin'in uzun iktidarında siyaset arenasındaki muhalif sesler ile sivil toplumdaki çok seslilik baskı altına girdi.

Muhalifler her fırsatta ülkede demokrasinin adı bile geçmediği görüşünü yineliyor.

Önemli bir kesimin gözünde Putin ülkesinde eski gizli polislerden oluşan yeni bir elit grubun ele geçirdiği devlet gücüyle ülkeyi yönetiyor ve Moskova'nın eski imparatorluk hayalini ulusalcı duyguları körükleyerek canlandırmaya çalışıyor.

Dünyanın en büyük ikinci ülkesinin lideri, dış politikada da büyük rol oynadı.

2014'te Ukrayna'nın doğusundaki Rusya yanlısı isyancılar ve ordu arasındaki çatışmalar sonrası Putin, Kırım'ın Ukrayna'dan resmen Rusya'ya ilhak edilmesini öngören yasayı imzaladı.

Putin'in Moskova'yı Ukrayna'daki isyancılara doğrudan destek vermekle suçlayan ABD ve Avrupa Birliği'nin Rusya'yı yeni ambargolar getirmekle tehdit etmesine karşın aldığı bu karar, ulusalcı dalgayı da tetikledi.

Putin yaptırımlar sonucu ekonomide yaşanan durgunluğa rağmen 2015'te Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'a destek verme kararı aldı.Putin'in hava operasyonları ve Esad'a verdiği destek, savaşın büyümesinin başlıca nedenlerinden biri olarak görülüyor.

Putin şimdi de Donald Trump'ın ABD Başkanı seçilmesi yönünde seçimlere müdahale ettiği iddialarıyla karşı karşıya.

Bu suçlamalara yanıtı ise şöyle:

"Kaybedenler hep suçu başkalarında arar."