Gündem

Prof. Zeynep Sayın: Öğrencim muhbirmiş, Bilgi Üniversitesi mahremiyet ihlalini meşru kıldı!

Prof. Sayın, Cumhurbaşkanı'nı eleştirdiği için üniversiteden kovulmuştu

18 Haziran 2016 18:52

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin, derste gizlice yapılan bir ses kaydında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı eleştirdiği gerekçesiyle işine son verdiği Prof. Zeynep Sayın, ilk kez açıklama yaptı. Bağımsız Gazetecilik Platformu Punto 24’ün (P24) internet sitesinde bir yazı kaleme alan Prof. Sayın, "Meğer öğrencim muhbirmiş. Okunması gereken kitaplardan biri olarak İncil’i önermeme, misyonerlik  dermiş. Beni basına, yargı organlarına, Lacancı Büyük Öteki’ne yem etmek, hocalığımı ve saygınlığımı alıp tümceleri kahve muhabbetine indirmek, etkisizleştirmek istermiş" dedi.

Bilgi Üniversitesi'ni de "mahremiyeti ihlale destek vermekle" suçlayan Sayın, "Bu dersi verdiğim kurum, ülkemin saygın özel üniversitesi, ses kayıtlarının varlığını, kes-yapıştır’ını, bu kaydı alan ve yayan öğrencinin ahlağını sorgulayacağına, hocanın bilimsel kifayetsizliğine sırtını yaslayarak diğer bütün üniversitelerde bütün hocalara yapılabilecek bir ihlalin kapısını aralar, bu ihlali kamuoyunda meşru kılarmış" ifadelerini kullandı.

Zeynep Sayın'ın "Öğrencim muhbirmiş" başlığıyla yayımlanan (18 Haziran 2016) yazısı şöyle:

Haberi perşembe sabahı aldım. Ölüm haberi gibi, uzundur beklenen bir haber, imkânsız bir o kadar da. Ölen  geri gelecek, bu berbat şaka bitecek. Gerçekliğinin ayırdına varmaya başlayınca, duygular çekildi. 

Art 301 dersi. İmgenin antropolojisi. Lacan’a göre Ayna evresi, Debray’ın aynadaki imgeyi cesede evriltmesi, simgesel düzen, Lacancı anlamda Büyük Öteki, insanın öteki tarafından arzulanma arzusu, Kojeve’nin köle-efendi diyalektiği...
 
Ders sırasında, ders arasında, ders sonrasında yapılan kayıt, içeriği at, aaa’lari tut, kes-yapıştır, kolaj.. Elhamra sinemasında konulu film arası parça.. Bütün ögrencilerim burası derstir, burası ders değildir, bilir.
 
Bilmezmiş. Öğrencim muhbirmiş. Okunması gereken kitaplardan biri olarak İncil’i önermeme, misyonerlik  dermiş. Beni basına,  yargı organlarına, Lacancı Büyük Öteki’ne yem etmek, hocalığımı ve saygınlığımı alıp tümceleri kahve muhabbetine indirmek, etkisizleştirmek istermiş.
 
Bu dersi verdiğim kurum, ülkemin saygın özel üniversitesi, ses kayıtlarının varlığını, kes-yapıştır’ını, bu kaydı alan ve yayan öğrencinin ahlağını sorgulayacağına, hocanın bilimsel kifayetsizliğine sırtını yaslayarak diğer bütün üniversitelerde bütün hocalara yapılabilecek bir ihlalin kapısını aralar, bu ihlali kamuoyunda meşru kılarmış.
 
Bir zamanlar İmgenin Pornografisi diye bir kitap yazmıştım... Bir şeyi çağırma, başına gelir.. kendi imgen pornografikleşti. Özel hak ve hukuk ihlal edilmiş, mahremiyete saldırılmış hissediyorum kendimi. Yatak odası görüntülerini de kaydedip, parçalayabilirlerdi... Yapmışlardır belki.
 
Tezer Özlü ne demişti, burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin memleketi.