Gündem

Prof Karaman: Eşcinsellere, dinsizlere, içkiye tahammül ediyorlar

İlahiyat profesörü Karaman, dindarlara birçok konuda tahammül ettiklerini belirttti.

29 Ocak 2011 02:00
T24 - İlahiyat profesörü Hayrettin Karaman, dindarların "eşcinsellere, meyhanelere, sözde sanat eserlerine, faize, dinsizlere" tahammül ettiklerini belirtirken "dindarların duygularının daha ziyade aşınmış olduğunu veya itirazlarını, nefretlerini içlerine gömdüklerini görüyoruz" ifadesini kullandı.

Prof. Karaman bu görüşleri bu görüşleri Yeni Şafak gazetesindeki köşesinde dile getirdi. Karaman'ın "Dine ve dindara tahammülsüzlük" başlığıyla yayımlanan (28 Ocak 2011) yazısı şöyle:

Allah'a ve ahirete inanmayanlar ölümü unutmak için yakınlarının ölülerini bile hemen evden aldırıyorlar, bütün hizmetleri profesyonellere (ücretli işçiler ve memurlara) yaptırıyorlar, ya cenaze namazı kılınırken veya defin yapılırken şöyle uzakta durup bir an önce oradan ayrılmaya bakıyorlar.

Dini unutmak için de toplumda dinin görünür olmasına karşı çıkıyor; sakala, başörtüsüne, cüppeye, çarşafa, tesbihe, ezana, din eğitimine, mahyaya, selaya, camiye, minareye, cemaatle namaza... itiraz ediyorlar, laiklik adına bunların kaldırılmasını veya görünmez kılınmasını talep ediyorlar.

Ya dindarlar; onlar dinsizlere, çıplaklara, sokaklarda ve medyada boy gösteren eşcinsellere, itibar gören faizci kurum ve kuruluşlara, şeriata aykırı düzen ve düzenlemelere, meyhanelere, dine ve dindara hakaret eden medya parçasına ve sözde sanat eserlerine... tahammül ediyorlar mı? Edemiyorlarsa bunların ortadan kalkmasını talep ediyorlar, hatta bilfiil ortadan kaldırma teşebbüslerinde bulunuyorlar mı?

Mukayeseli baktığımızda dindarların duygularının daha ziyade aşınmış olduğunu veya itirazlarını, nefretlerini içlerine (fazlaca derine) gömdüklerini görüyoruz; yani en azından zahirde tahammül ediyor, kendi varlık ve mutluluklarını farklı olanların yokluk ve mutsuzluğunda görmüyorlar, olsa olsa aşırı olanlara cılız itirazlarda bulunuyorlar.

Sözde modernist ve uygar olan öteki kesim ise bir "endişe ve geleceğinden korkma" edebiyatı tutturmuş, güvene kavuşabilmek için laikliği en radikal biçimde anlama ve uygulamayı, dini önce azaltmayı, sonra da yok etmeyi hedeflemiş görünüyorlar. Başörtüsü yasağı konusundaki müzminleşmiş tutumları da bunun bariz bir örneğidir.

Eğer Müslüman iseler başörtüsünü yasaklayamazlar. Müslüman değilseler veya kendilerini Müslüman zanneden modernist, batıcı ve laik iseler yine başörtüsünü yasaklayamazlar; çünkü modernizmin amentüsünde insan hakları ve demokrasi vardır, din özgürlüğü insan haklarının en önemli maddesidir, laiklik onun teminatıdır ve din özgürlüğünü (başkasının hakkını ihlal etmeyen insan hakkını) kısıtlayan hukuk olamaz.

Er veya geç bu tabu da yıkılacak ve isteyen, her yerde başını örtecek, namazını da kılabilecektir.