Gündem

Prof. Hotamışlıgil: Genç bilim insanlarımızı kaçırmayalım, kendilerini güvende hissetmiyorlar

"Türkiye’de başarılı olan yeni nesil bilim insanı çok kırılgan"

19 Şubat 2017 17:27

2014 yılında Harvard Üniversitesi T.H.Chan Kamu Sağlığı Fakültesi bünyesinde hayata geçen Sabri Ülker Merkezi’nin başındaki Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, son olarak 330 akademisyenin KHK ile ihraç edildiği akademideki gençlerin hissiyatı hakkında ciddi uyarılarda bulundu. "Bilime çok yatırım yaptık, genç bilim insanlarımızı kaçırmayalım" ifadesini kullanan Prof. Hotamışlıgil, akademideki durumu "Tamam çok kötü dönemlerden geçtik. Travmalar, güven erozyonu yaşadık. Ama bu çocuklar en değerlisi, bizim geleceğimiz. Bu çocuklar tedirgin. Yarın rektör beni atar mı? TÜBİTAK ödeneği keser mi diye kendini güvende hissetmiyor" diye açıkladı.

Polis amirinden Anadolu Üniversitesi akademisyenine: Senden hoca olmaz!

Gila Benmayor'un Hürriyet gazetesinin bugünkü (19 Şubat 2017) nüshasında yayımlanan 'Prof. Hotamışlıgil: Bilime çok yatırım yaptık, genç bilim insanlarımızı kaçırmayalım' başlıklı yazısı şöyle:

2014 yılında Harvard Üniversitesi T.H.Chan Kamu Sağlığı Fakültesi bünyesinde hayata geçen Sabri Ülker Merkezi’nin başındaki Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in genç bilim insanlarımızla ilgili önemli uyarıları var.

Önceki geceki kalabalık bir davetli grubuna Sabri Ülker Merkezi’ndeki son bilimsel gelişmeleri aktaran Hotamışlıgil sohbetimizde bakın ne diyor:

“Türkiye 10 yıldan beri bilimin alt yapısına inanılmaz paralar yatırıyor ve bunun ürünü var. Yani meyvesini alıyoruz. Bakın bu salonda bile böyle yedi, sekiz kişi başarılı genç bilim insanımız var. Bu yeni nesil genç bilim insanları yurtdışından dönüyorlar. Kendi programlarını kuruyorlar ve başarılı oluyorlar”.

Prof. Hotamışlıgil “başarılı olmanın” anahtar sözcükler olduğunu söylüyor.

Ayaktaki sohbetimizi dinlemekte olan Bilkent Üniversitesi'nden Yardımcı Doçent Ebru Erbay’ı işaret ederek şöyle devam ediyor:

"Ebru, Sabri Ülker Merkezi’nde çalışmalar yapıp ülkeye döndükten sonra Bilkent’te kendi bağımsız laboratuvarını kurdu. Kalp ve damar hastalıklarıyla ilgili çalışması Science TM Dergisi’nde yayınlandı. Bu cumhuriyet tarihimizde 10 kez oldu ya da olmadı."

Bütçenin yüzde ikisi bilime

Ardından hepimizi ama en fazla bu ülkenin geleceğini ilgilendiren önemli tespitini paylaşıyor:

"Bu çocuklar gidecekler çünkü kendilerini güvende hissetmiyorlar. Türkiye’de başarılı olan yeni nesil bilim insanı çok kırılgan. Bunlara sahip çıkmak, desteklemek gerek”.

Hotamışlıgil, bu kez yine yanı başımızda bize kulak veren Prof. Dr. Mehmet Öztürk’e dönüp "Mehmet, İzmir Genom Merkezi’ni kurdu. Kalkınma Bakanlığı’ndan 130 milyon destek aldı. Türkiye’nin ve hatta dünyanın her yanından genç bilim insanları bu merkeze çalışmaya geliyor" diyor.

İzmir Uluslararası Biyotip ve Genom Enstitüsü gibi devletin 10 yıldan beri bilime yaptığı yatırımlara dikkat çekerek "Bu kadar emek verdiğimiz, kaynak ayırdığımız, devlet bütçesinin yüzde 2’sini harcadığımız bu çocukları kaybedemeyiz, Bunu göze alamayız” diye ekliyor.

"Tamam çok kötü dönemlerden geçtik. Travmalar, güven erozyonu yaşadık. Ama bu çocuklar en değerlisi, bizim geleceğimiz. Bu çocuklar tedirgin. Bilim kariyerim nereye gidiyor? Yarın rektör beni atar mı? TÜBİTAK ödeneği keser mi diye kendini güvende hissetmiyor" diye konuşuyor Hotamışlıgil.

Herkes parlak beyinlerin peşinde

30 yıldan beri bilimin içinde olan Prof. Hotamışlıgil, endişelerinde haklı.

Çünkü neticede başta ABD olmak üzere herkes parlak beyinlerin peşinde.

“Burada başarılı olanlar ilk gidecek olanlar” diyen bu bilim insanına kulak veren çıkar mı?

Zaten bilimle uğraşmak Türkiye’de o kadar zor ki.

Bilkent Üniversitesi’nde kendi laboratuvarını kurmuş olan Yardımcı Doçent Ebru Erbay başladığı burada başladığını çalışmayı ancak Sabri Ülker Merkezi’nin desteğiyle sonlandırabilmiş.

“Burada fikir var, para da bulunuyor ama pratik engelleri aşmakta zorlanıyoruz. Gerekli malzeme ancak iki ayda geliyor. Bu hızla bilim yapılamaz” diyor genç kadın.

Haksız mı?