"Verdin mi tripleks villanın zekatını” diye sordu. Prof. Dr. Okuyan programda şunları kaydetti:
"Bu hocanın oturduğu eve, bindiği eve bak. Beni ilgilendirmez nihayetinde ama beni bir tarafıyla ilgilendiriyor. Neden? Gidip millete kanaatkâr olmaktan yana saatlerce konuş konuş, israf yapma’ de, sen israfın dibine bat. Fakir peygamber anlat, fakir sahabi anlat, '10 gündür ekmek kırıntısıyla doyuyordu' diye yalan konuş, ondan sonra sen kendin sırça köşklerde yaşa. Bu iki yüzlülük ama yani. Sonra toplum niye dönüşmüyor! Niye dönüşsün beyim? Sen dediğini yapmıyorsun, gözünü seveyim ya. Sen Ramazan’ı kazanç aracı yapıyorsun. Hani dağıtacaktık? Hani herkes ne isi varsa ondan dağıtacaktı? Biz neredeyse ödemelerimizin şişkin olanlarını Ramazan’a ayırıyoruz. Niye orada gelir var. Ramazan’da ruhuna gelecek, bedenine değil beyim. Sen de verecektin. Elalemin üç kuruş birikimini infak için teşvik et, ama sen bilmem şu kadar şeyler alıyorsun. Günahı başına. Kimin ne aldığını bilmiyorum ama görüntü sıkıntı. Şunu yapacak; bindiği arabanın zekâtını verecek, oturduğu evin zekâtını verecek. Öyle evden, arabadan zekât yok. Binadan yok, oradan yok, buradan yok. Efendim zekât gelirden verilirmiş. Hayır, öyle değil. Zekât, kardan vergi değil, maldan vergidir."