Berlin'de yaşamak zordur. Cadde ve sokaklar şantiyeden geçilmez, otobüs ve metro zamanında gelmez resmi dairelerden randevu almak ömür törpüler. Berlin, birleşmenin ardından gösterdiği dinamik gelişmenin kurbanı olmuş gibidir.
Şu günlerde Berlin'de başlıca iki konu tartışılıyor: Birincisi, milyarlara mal olan ve açılması geciken büyük havalimanı. Limanın ne zaman hizmete gireceğini kimse bilmiyor. Berlin'deki okulların durumu da manşetlerden düşmüyor. Yabancıların çoğunlukta olduğu ilçe ve semtlerde artan çocuk sayısına okul yetiştirilemediği için bazı öğrenciler konteynerlerde ders görüyor. Okul binaları harap vaziyette. Genç nesiller sanki eğitimden değil, travmadan geçiyor.
Metropol olmasına ramak kaldı
Ancak adil olmak ve çok daha iyi durumda olduğu söylenen Münih, Frankfurt, Paris ya da Londra'nın Berlin ile kıyaslanamayacağını da teslim etmek gerekir. Başka hiçbir şehirde Berlin'deki kadar kanayan yara görülemez. Dünyanın en büyük şehirlerinden biri iken yerle bir edilmiş, on yıllarca bölünmüş vaziyette Soğuk Savaş'ın kesişme noktası olmuş, 1989'dan itibaren de iki Alman devletinin birleşme sürecine laboratuvar oluşturmuş bir şehir düşünün.
Duvarın yıkılmasından ve abartılı Berlin tutkusundan sonra başkent yeniden Şampiyonlar Ligi'ne yükselmeye hazırlanıyor. Bütün dünyadan gelip Berlin'e yerleşenlerin sayısı yıllardır artıyor. Berlin'in nüfusuna her yıl 40 bin kişi daha ekleniyor. Bölünmüşlüğün yapısal eksiklerini henüz giderememiş büyük bir kentin altyapısı artan nüfusa ayak uydurmakta zorlanıyor.
Hükümet merkezi, turistik cazibe merkezi, seksin ve partilerin başkenti ve serbest çalışanların cenneti Berlin'deki hayatı yönetmek kolay değil. Berlin'in yerlisi ise bunalmış, Berlin'in yeni dünyasında kendine yer arıyor.
Ebedi şantiye
Berlin'in eski hükümet eden Belediye Başkanı Klaus Wowereit ‘fakiriz ama seksapelimiz var' şeklindeki sözleri tam doğru değil. Almanya geneliyle kıyaslandığında ekonomik büyüme hızı hiç de fena değil. İşsizlik oranı yüzde 10'un altına düşmek üzere. Vergi gelirleri yüksek. Yine de diğer eyaletlerin mali yardımlarına muhtaç. Birikmiş borçları da 60 milyar euro'yu buluyor.
Berlin yıllardır koca bir şantiyeyi andırıyor. Her yerde inşaat var. Yüksek apartmanlar yapılıyor. Şehircilik yaparken, kentin klasik semtlerinde yaşayanları ürkütmemeye de özen gösteriliyor. Kent yönetimi Berlin'in tamamen yatırımcıların eline geçmesini istemiyor. Sosyal Demokrat Partili, hükümet eden Belediye Başkanı Michael Müller arsa spekülasyonunu önlemek için yabancı yatırımcılardan özel vergi alınmasını önerdi. Berlin kent yönetimi konut sıkıntısı çekilen başkentteki yasa dışı kiraya verilen tatil evlerine de el attı. Berlin, diğer metropollerde yapılan hataları tekrarlamadan, yaşanacak bir büyük şehir olarak kalma şansını henüz kaybetmedi.
Tahminlere göre Sosyal Demokratlar önde
Siyasi partiler yelpazesinde hiçbir partinin tek başına öne çıkmadığı büyük yerleşim yerleri arasında Berlin müstesna bir yere sahip. Anketlere göre yüzde 20'lik oy oranının üzerine sadece Sosyal Demokrat Parti çıkabiliyor. Onu Hristiyan Birlik, Yeşiller ve Almanya için Alternatif (AfD) az farkla ve neredeyse eşit oy oranlarıyla izliyor.
Derdi başından aşkın Berlin'de seçim kampanyalarında Almanya ile ilgili konulara önem verilmiyor. Memnuniyetsizlik ağır basıyor. Michael Müller'in doğrudan seçilme şansı yok. Seçmenin Berlin Eyalet Parlamentosu yerine geçen Senato'dan da memnun olduğu söylenemez. Sosyal Demokrat ve Hristiyan Birlik partileri arasındaki koalisyon hükümeti Berlinlilerin beklentilerini yerine getiremedi.
Yeniden seçilmek için çalışan hükümet eden Belediye Başkanı Müller Pazar günkü eyalet seçiminden sonra Yeşiller Partisi ile koalisyon kurmayı amaçlıyor. Ancak anketler bu koalisyonun azınlıkta kalacağını gösteriyor. Almanya için Alternatif alışılagelmiş çoğunluk aritmetiğini altüst etmişe benziyor. Sosyal Demokratların Yeşiller ve Sol Parti ile koalisyon kurma ihtimali ağır basıyor. Ağustos ayına kadar kamuoyu araştırmalarını Sosyal Demokratlar ile başa baş götüren Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) sürpriz yapar mı? CDU kazanırsa nasıl bir koalisyon kurulur? Bu sorular merak ediliyor. Kesin olan tek şey, çoğu Berlinlinin seçim sonucuna kızacağı. Berlinlilerin tipik özelliği de zaten bu değil mi?