Gündem

PORTRE | Sadi Güven: YSK'nın başında 7 seçim, 1 referandum yönetti; "Türkiye'nin yarısını bana düşman ettiler" diyerek gitti


24 Ocak 2020 16:30
Gökçer Tahincioğlu

Türkiye, 2014'te Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte yeni bir döneme adım attı. Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanı seçilmesinden 1 yıl sonra 7 Haziran 2015'te yapılan genel seçimde AKP, ilk kez tek başına iktidar olabilecek milletvekili sayısına ulaşamadı. Tartışmalı süreç sonunda Erdoğan'ın kararıyla 1 Kasım'da seçim yenilendi ve çözüm sürecinin de tarihe karıştığı bu dönem sonunda AKP, tek başına iktidar olmayı sürdürdü.

15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra da MHP'nin de ön desteğiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi geliştirildi ve mühürsüz oyların geçerli sayılmasının damga vurduğu referandumun ardından hayata geçirildi. Erdoğan, partili ilk Cumhurbaşkanı oldu. Yeni hükümet sistemi ile başbakanlık kalktı, Cumhurbaşkanı tek başına icranın başı haline geldi. 25 yıl sonra İstanbul ve Ankara büyükşehir belediye başkanlıklarını AKP'nin kaybettiği seçim de 2019'da yapıldı.

Tüm bu seçimlerde, seçimleri yöneten Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) başında Sadi Güven vardı. Güven'in, tartışmalarla geçen 7 yıllık başkanlık süresi 23 Ocak'ta bitti ve bugün (24 Ocak 2020) YSK yeni başkanını seçti.

YSK Başkanlığı koltuğunu devretmeden hemen önce yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin yarısını bana düşman ettiler" diyerek görev süresindeki tartışmalara atıf yapan Sadi Güven, Türkiye'nin, cumhuriyet tarihine geçen en kritik dönemlerinde, en kritik koltuklardan birinde oturdu. "YSK Başkanı" olarak görev yaptığı dönemde, 30 Mart 2014 yerel seçimi, 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi, 7 Haziran 2015 genel seçimi, 1 Kasım 2015 genel seçimi, 16 Nisan 2017 Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi referandumu, 24 Haziran 2018 Türkiye genel seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçimi, 31 Mart 2019 yerel seçimi, 23 Haziran İstanbul yenileme seçimi yapıldı.

2013'te başkan seçildi

Güven, 1955, Balıkesir/Dursunbey doğumlu. Okuduğu ilçede lise eğitimi alamayınca Balıkesir'de imam-hatip lisesine gitti ve buradan mezun oldu. Meslek lisesi mezunlarına üniversite sınavlarında uygulanan daha düşük katsayı problemi nedeniyle hukuk fakültesine giremeyeceğini düşünerek, düz liseden de diploma aldı ve kazandığı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni 1978'de bitirdi. Hemen ardından hakimlik sınavını kazandı. İstanbul hâkim adayı olarak mesleğe başladı ve sırasıyla Narman, İslâhiye Sorgu Hâkimliği, İslâhiye, Malkara, Fethiye, Ankara Hâkimliği, Ankara Ticaret Mahkemesi Başkanlığı görevlerinde bulundu.

Ticaret Mahkemesi Başkanlığı döneminde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından Yargıtay'a seçilmeyi bekledi, ancak seçilemedi. Yargıtay üyesi olamayacağını düşündüğü bir aşamada, dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in talebiyle bürokrasiye geçti. 19 Nisan 2005 - 13 Temmuz 2008 tarihleri arasında Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevini yürüttü.

Bu görevin ardından 13 Temmuz 2008'de hayaline kavuştu ve Yargıtay üyesi seçildi. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nde görev yaptı. Türkiye Adalet Akademisi'nde 10 Nisan 2009 - 27 Şubat 2014 tarihleri arasında Genel Kurul üyesi ve yönetim kurulu üyesi olarak çalıştı. 2013 başında YSK üyeliğine seçildi. 24 Ocak 2013'te diğer YSK üyelerinin oylarıyla Yüksek Seçim Kurulu Başkanı oldu. 

"İmam hatipli olmakla gurur duyuyorum"

Güven'in YSK Başkanı seçildiği dönemde imam-hatip okulu mezunu olması tartışıldı. Güven, bu tartışmalara ilk seçildiği dönemde yanıt vermedi. Ancak 3 yıl sonra, Balıkesir Anadolu İmam-Hatip Lisesi Geleneksel Mezunlar Günü"nde yaptığı konuşmada, kendisinin de mezunu olduğu imam-hatipli olmaktan gurur duyduğunu vurguladı, öğrencilik yıllarındaki hislerini paylaştı:

"İlk öğrencilerinden birisiyim. Yıllarca sıkıntı çektik, hamdolsun bugünlere gelindi. Bizim gibi sıkıntı çekenlerin daha çok birbirine kaynaşmış bir şekilde burada olduğunu görüyorum. Gençlerin de imam-hatip ruhuyla buraya gelmelerini özellikle diliyorum, istiyorum. Sıkıntı sadece başörtüsünde değildi, hepimizeydi. Hep horlandık. Stadyumlara gittiğimizde bizimle alay ettiler. Bizi biraz da motive eden buydu. Hamdolsun bugün bu yerlere geldik. Ezan sesi geldiğinde camiye giden yönetici istemediler. Sıkıntı buradaydı. Bu nedenle imam-hatip ruhu ayakta. İmam-hatipli olmaktan mutluluk duyuyorum." 

"Kedileri topladık"

'YSK Başkanı' sıfatıyla yönettiği ilk seçim olan 2014 yerel seçimi, özellikle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı yarışı nedeniyle tartışıldı. Mansur Yavaş'ın CHP adayı olarak girdiği seçimde, gece yarısına kadar AKP adayı Melih Gökçek'le oy oranları başa baş gitti. Yavaş, gece yarısına doğru Gökçek'in önüne geçti ve açıklama yaparak seçimi kazandığını ilan etti. Ancak o saatlerde çeşitli yerlerde elektrik kesintileri oldu. "Trafoya kedi girdiği" gibi gerekçelerle açıklanan elektrik kesintilerini, Anadolu Ajansı'nın veri akışını durdurması izledi. AKP kurmayları da oyların toplandığı merkeze çıkarma yaptı. Sabaha doğru yeniden veri akışı sağlandığında Gökçek'in önde olduğu ve seçimi kazanacağı görüldü. İtirazlara rağmen sonuç değişmedi ve Türkiye'nin seçim tarihine, "trafoya kedi girmesi" olarak geçen tartışmalar yaşandı.

Güven, bir yıl sonra yapılan genel seçimlerden önce, bu konuya esprili biçimde yaklaşarak, siyasi partilerin sandıklarına sahip çıkmaları, sandığın başında oldukları sürece sonuçların değişmesi diye bir şeyin söz konusu olamayacağını ifade etti ve "Kedileri topladık, kedi kalmadı" ifadesini kullandı.

Mühürsüz oylar geçerli sayıldı 

Güven'in başkanlığı dönemindeki en büyük tartışma, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi referandumunda yaşandı. 16 Nisan 2017 tarihli referandumda, Türkiye'nin dört bir yanından mühürsüz oy pusulaları ile ilgili ihbarlar gelmeye başladı. YSK, henüz oy sayımına geçilmeden, eski kararlarıyla da çelişen bir karar alarak, mühürsüz oy pusulalarının da geçerli sayılacağına hükmetti. Tarihe geçen kararın, seçimin kaderini etkilediği öne sürüldü. "Evet" oyları yüzde 51 oranını aşınca, Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi düzenine geçti.

CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu dönemde YSK Başkanı Güven'i sert bir dille eleştirdi ve seçime hile karıştırıldığını öne sürdü. YSK için, "çete, hırsız" gibi ifadeler kullanan Kılıçdaroğlu'nun aleyhinde açılan tazminat davası ise reddedildi. Güven, bu dönemde yaptığı açıklamada, "Alınan tüm önlemlere ve yapılan uyarılara rağmen bazı sandıklarda 'tercih' mührü yerine 'evet' mührü kullanıldığının; bazı sandıklarda da oy zarfı ve oy pusulalarının sandık kurulları tarafından mühürlenmesi ihmal edilmek suretiyle oy kullandırıldığının öğrenilmesi üzerine" eleştiri konusu olan kararların alındığını söyledi. Mühürsüz pusulaların ve zarfların da sayıyla verildiği ve tutanak altına alındığı için geçerli sayıldığını kaydetti. Güven, YSK'nin bu kararla çelişen önceki kararlarına, bu yöndeki bazı kararları örnek göstererek yanıt verdi.

Görev süresi uzatıldı

Güven'le ilgili bir başka tartışma, görev süresinin uzaması nedeniyle yaşandı. Olağan süreçte Güven'in görev süresi 24 Ocak 2019'da dolacaktı. Ancak Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, görev süresinin diğer üyelerle birlikte 1 yıl uzatılmasına karar verildi. Böylece, 23 Ocak 2020'ye kadar görevde kalmasının önü açıldı.

Güven, görev süresinin uzatılmasıyla 2019'daki yerel seçimi de yöneten isim oldu. İstanbul seçiminin yenilenmesinin damga vurduğu bu seçim, KHK ile ihraç edildikten sonra seçime girmelerine izin verilen, ancak kazanınca mazbataları verilmeyen isimlerle  de tarihe geçti. KHK'li milletvekillerine mazbata veren YSK, belediye başkanlarının bu görevi yapamayacağına hükmetti.

CHP adayı Ekrem İmamoğlu'nun AKP adayı Binali Yıldırım'a karşı 31 Mart 2019'da kazandığı İstanbul seçiminin iptali kararında ise Güven, seçimin iptal edilemeyeceği yönünde oy kullanan 4 üyeden birisiydi.

Yedi üyenin oyuyla yenilenmesine karar verilen seçimde, Anadolu Ajansı'nın Ekrem İmamoğlu'nun öne geçtiği saatlerde veri akışını durdurması büyük tartışma yaratmıştı. Güven, seçimin sabahında, "A.A., benim müşterim değil. Onlar (yüzde) 90'lara geldiğinde biz sonuçları yeni giriyorduk" açıklaması yaparak, A.A.'nın verilerinin AKP'den aldığını ortaya koydu. Büyük tartışmaların ardından 23 Haziran 2019'da yenilenen seçimi de Güven başkanlığındaki YSK yönetti ve İmamoğlu başkanlığa seçildi.

Güven, sistemin değiştiği, Erdoğan'ın partili ilk Cumhurbaşkanı olduğu, genel seçimlerde ittifakların yarıştığı, genel seçimin yenilendiği, yerel seçimlerin büyük tartışma konusu olduğu tarihi dönemeçte, tüm bu seçimleri yönetmekle görevli YSK'nin başındaki isim olarak tarihe geçti.

Son açıklamasında ise Türkiye'nin seçim güvenliği konusunda dünyadaki en ileri ülkelerden biri olduğunu söyledi, meslek yaşamı boyunca inanmadığı hiçbir karara imza atmadığını vurguladı.

"'Yeniden dünyaya gelsen ne olursun?' derseniz, ben yine hâkim olmak isterdim"

Görev süresinin bitmesinin ardından HaberTürk TV'de katıldığı programda konuşan Güven, yaşamına ilişkin şunları söyledi:

"Balıkesir Dursunbey doğumlu. 24 Haziran 1965 tarihinde doğdum. Haziran’da 65 yaşını dolduruyoruz. Çok uzun bir zaman, bu kısa röportajın içerisine sığdırmak gerçekten çok zor. İlkokulu Dursubey’de okudum. Lise açısından Dursunbey yeterli değildi. İmtihan ile Balıkesir İmam Hatip Lisesi'ne girdim. O günlerde okumak gerçekten zordu. Babam terziydi, annemde ev hanımı. Maddi açısında da oldukça sıkıntılıydık. Ama fedakarlık gösterdiler. O dönemde üniversitelere imam hatip okullarından almadıklarından, ayrıca bir lise diploması alarak, İstanbul Hukuk Fakültesi'ne girdim. Hakimlik benim hayalimdi, idealimdi. Hakim olup adalet dağıtmak istedim. 'Yeniden dünyaya gelsen ne olursun?' diye sorarsanız, ben yine hâkim olmak isterdim."

"Pişman olduğum hiçbir karara imza atmadım"

Güven, görev süresince yaşanan tartışmalara ilişkin ise "Hâkim olup adalet dağıtmak istedim, bütün hayatım bu şekilde geçti. Yeniden dünyaya gelsem yeniden hâkim olmak isterim. Hak, adalet, kul hakkı çok önemlidir. Ben yeni stajyerlere şunu söyledim, 'Hâkimlik yaparken empati yapın. Kürsüde dururken karşınızdakinin de anneniz, kardeşiniz olabileceğini düşünün'. Hata yapmış olabiliriz ama ben geri döndüğümde okumadan karar ve inanmadan verdiğim, pişman olduğum hiçbir karara imza atmadım" açıklamasında bulundu.

"Holterle, tansiyon aletiyle gezdiğimiz çok oldu"

Güven, "Biz hâkimlerin aileleri devamlı fedakârlık yapmak durumunda kalıyorlar. Hâkimlik hayatım boyunca, ailem çeşitli fedakârlıklar yaptı. Aileme yeterince zaman ayıramadım. Haksız birçok ithamlarda bulunuldu. Bundan bütün ailem zarar gördü. Bunu diyen üst düzey kişiler telefon açıp, 'Hakkını helal et, sana haksızlık ettik' dediler. Türkiye'nin yarısına bana düşman ettiler. Bunlar çok üzdü. Biz bunu karşıladık ama ailemizi çok üzdü. Yüksek tansiyonla, halterle gezdiğim çok oldu. Bunu o zamanlar kamuoyuna duyurmanın anlamı da yoktu" diye konuştu.