Gündem

'Polis silahı düz tutmuş olsa bile Uğur Kurt ölmezdi'

Okmeydanı'nda cenazeye gittiği cemevinde polis kurşunuyla hayatını kaybeden Uğur Kurt'un ölümüne ilişkin soruşturmada tanıklar, polis müfettişlerine ifade verdi

27 Temmuz 2014 18:34

Okmeydanı Cemevi’nde cenaze beklerken polisin açtığı ateşle hayatını kaybeden Uğur Kurt’un ölümüne ilişkin polis müfettişlerince ifadesi alınan tanıklar, doğrudan cemevinin hedef alındığını anlattı. Cemevi Başkanı Zeynel Şahin, “Polis silahı değil havaya, dümdüz tutmuş olsaydı bile, kot farkından ötürü kurşun cemevinin çatısından boşluğa giderdi” dedi. 

İsmail Saymaz’ın Radikal’de yer alan haberine göre,olayın tanıklarından Cemal Taşdelen, “Akrebin sağ kapısından birinin indiğini ve iki eli bitişik şekilde bize doğru yöneltilmiş olduğunu gördüm” diye ifade verirken, kardeşi Ali Turan Taşdelen de “Polislere ateş etmemelerini, ambulans çağırmalarını söyledim. Ancak ‘Sizinle mi uğraşacağız, şimdi seni de alırız, git başımızdan’ diye cevap aldım” şeklinde ifade verdi. 

Halil Hunulu, Kurt vurulduktan sonra ve uyarılara rağmen cemevi avlusuna dört beş el gaz bombası atıldığını vurgulayarak, “Gaz bombası atılmasını gerektirir ne bir gösterici grubu ne kalabalık vardı. Bu davranışta doğal olarak sui niyet (kötü niyeti) arıyoruz” ifadesini kullandı. 

Geçen ay polis müfettişleri tarafından dinlenen ve geçen hafta da savcılıkça ifadesi alınan tanıklar şunları söyledi: 

 

‘Düz sıksa bile havaya giderdi’ 

 

Zeynel Şahin: O gün cemevinde cenaze töreni vardı. Cenaze öğlen kaldırılacağı için 20-25 kişilik bir kalabalık oluşmuştu. Ancak 11 suları gibi silah sesleri duyunca dışarı çıktım. Uğur cemevinin avlusundaydı. Yanına gittiğimde, Çınar Sokak’ın Piyalepaşa Caddesi’ne çıkışındaki köşede, akrep tabir edilen polis aracının üzerinde alev gördük. Akrebin önünden, bir polisin cemevinin ön avlusunu hedef alarak ateş ettiğini gördüm. Sağa sola kaçıştık. O esnada Uğur’un yere düştüğünü gördüm.

Bağrışmaya başladık. ‘Çocuğu vurdunuz, ne yapıyorsunuz’ gibi tepki koyduk. Biber gazı atmaya başladılar. Bir büyük, üç tane de küçük gaz kapsüllü bibir gazı attılar. Birinin kapsül izi, duvarda belirgin şekilde duruyordu. Ateş kesilince Uğur’a tampon yapmaya çalıştık. 

Yüzü kapalı göstericileri vurabilme imkanı varken polis direkt cemevinin avlusunu hedef alarak ateş etti. Ayrıca silahı değil havaya, dümdüz tutmuş olsaydı bile, kot farkından ötürü kurşun cemevinin çatısından boşluğa giderdi. İkinci husus; bir vatandaşın vurulduğu anlaşılmasına rağmen polisin üç dört el biber gazı sıkması bizi daha fazla üzdüğü gibi, yaralı kardeşimize de müdahale etmemize engel oldu. 

 

‘Elini bize yöneltmişti’

 

Cemal Taşdelen: Olay saatinden 45 dakika önce cemevine gittim. Cenaze sahipleri başka mahalleden olduğu için onların ihtiyaçları ile ilgileniyordum. Yarım saat kadar önce Uğur geldi. Cenaze akrabam olduğu için bana başsağlığı diledi. Avlada 15 dakika sohbet edip çay içtik. Saat 15’te işbaşı yapacağını, cenaze sahiplerine başsağlığı için kendisini onlara götürmemi istedi. Onlar da zaten avludaydı. Yanlarına götürdüm. O esnada yukarıda gaz fişeği sesine benzer bir ses duydum. On saniye kadar sonra yukarı baktım. ‘Polis aracına molotof attılar’ diye bir ses duydum. Dikkatli bakınca aracın üstünde alev gördüm.

Akrebin sağ kapısından birinin indiğini ve iki eli bitişik şekilde bize doğru yöneltilmiş olduğunu gördüm. Birkaç el tek tek atış sesi duyduktan sonra polislerden birinin havaya 5-6 el ateş ettiğini gördüm. Sağıma döndüğümde Uğur’un yerde yattığını ve başının altından bayağı kan aktığını gördüm. İnsanlar kurşundan kurtulmak için sağa sola dağılmışlardı. Silah sesi kesilince Uğur’a müdahale için toplandık, ambulans çağırdık. Tam müdahale edeceğimiz sırada periyodik aralıklarla cemevi avlusuna dört beş el gaz fişeği atıldı. O an ‘Ambulans çağırın’ diye feryat ediyordum. Fazla etkilenmemek için gaz fişeklerini avlunun dışına atın dedim. 

 

‘Sıkmayın’ dedim, ‘seni de alırız’ dediler 

 

Ali Turan Taşdelen: Uğur’la cemevi avlusunda konuşuyorduk. Birden silah sesleri duydum. Uğur yere düştü. Müdahaleye etmeye çalıştık ancak bu kez cemevi avlusuna dört beş el gaz atıldı. Gazdan dolayı Uğur’a müdahalede bayağı zorlandık. Avluda cenazeye gelen topu topu 15-20 kişilik bir grup olmasına ve hiçbir taşkınlık gösterilmemesine rağmen verilen tek reaksiyon ‘Burada adam vuruldu, silah atmayın’ demekten ibaretti. Bunun dışında hiçbir taşkınlık yapılmadı. Yukarı çıkarak polislere ateş etmemelerini, ambulans çağırmalarını söyledim. Ancak ‘Sizinle mi uğraşacağız, şimdi seni de alırız, git başımından’ diye cevap aldım. 

 

‘Gaz atmak, kötü niyetliydi’ 

 

Adil Şahin: Uğur cenaze sahiplerine başsağlığı diliyordu. Yukarı baktığımda polislerin silahlarını cemevine doğrulttuğunu fark ettim. Ve hızlı cemevinin içine doğru kendimi attım. O esnada silahlar patlamaya başladı. Silah sesine yönelen Uğur’un yere düştüğünü gördüm. Uğur’a müdahale etmeye uğraşırken hem cemevinin avlusuna hem de dışında üç dört gaz atıldığını gördüm. Gaz atılmasını gerektirir hiçbir neden yoktu.

Cemevinden polise karşı hiçbir hareketlenme olmadığı halde, hiç kimse cemevi avlusundan dışarı çıkmadığı, cemevi avlusunun kapısının dahi kapalı olduğu görülmesine rağmen neden gaz bombası atıldığını anlayabilmiş değiliz. 

Halil Hunulu: Biz alışageldiğimiz gibi gençlerin bağrışıp çağrışacağını, polisin de bir iki gaz attıktan sonra ortalığın durulacağını beklerken, silahlar patlamaya başladı ve Uğur yere düştü. Düşer düşmez gaz bombası atılmaya başlandı. Gaz bombası atılmasını gerektirir ne bir gösterici grubu ne kalabalık vardı. Bu davranışta doğal olarak sui niyet arıyoruz.