Gündem

PKK: İskenderun'la İsrail'in ilgisi yok

Radikal gazetesi yazarı Murat Yetkin PKK-İsrail arasında bağlantı olup olmadığına Murat Karayılan'ın sözleriyle açıklık getirdi.

15 Haziran 2010 03:00
T24 - İmralı'da tutuklu bulunan Abdullah Öcalan'ın 31 Mayıs tarihinden sonra ben yolum açıklamasının ardından PKK terör örgütünün fiili komutanı Murat Karayılan'ın 1 Haziran tarihinden itibaren yeni eylemlere başlayacaklarını açıklamıştı. Gazze'ye insani yardım götürmek için yola çıkan Mavi Marmara gemisine İsrail tarafından yapılan operasyonla PKK'nın İskenderun'daki Deniz Kuvvetleri üssüne yapıtığı saldırıyla aynı tarihe denk gelmesi akıllarda İsrail-PKK bağlantısının olup olmadığını akıllara getirmişti.

Radikal gazetesi yazarı Murat Yetkin, "PKK: İskenderun'la İsrail'in ilgisi yok" başlığıyla (15 Haziran 2010) yayımlanan yazısında bu iddialara Murat Karayılan'ın sözleriyle açıklık getirdi. Karayılan, "Bizim İsrail ile bir alakamız yoktur.  Bu eylemi geliştiren, uygulayan arkadaşların İsrail’in aynı gecede gemilere saldırı yapabileceğinden haberleri asla olmamıştır. Bu, keşfi, planlaması, hazırlığı 10 gün önceden başlatılan bir çalışma sonucu gerçekleşmiş bir eylemdir. Esas olarak yeni sürecin başlangıç işareti gibi görülebilir" dedi.

Yetkin'in yazısı şöyle:



PKK: İskenderun'la İsrail'in ilgisi yok

İskenderun’da Deniz Kuvvetleri Üssü’ne yapılan saldırı PKK’nın yeni saldırı aşamasının simgesi olarak görülüyor. Bu saldırıda altı kişi şehit olmuştu.

PKK’nın yayın organı niteliğindeki Fırat Haber Ajansı’nda geçen hafta yer alan bir dizi mülakat Tük basınında fazla yer bulmadı.

PKK’nın Irak’taki Kandil dağlarında bulunan fiili lideri Murat Karayılan ile yapılan bu görüşme, ona dayanan tahliller, PKK’nın ‘aktif savunma’ adını verdiği yepyeni bir saldırı stratejisine geçtiğini duyuruyordu.

Bu yeni saldırı döneminin başlangıcı olarak ise, Karayılan 1 Haziran sabaha karşı, İsrail’in Gazze’ye yardım götüren konvoyu basıp dokuz kişiyi katletmesinden birkaç saat önce PKK’nın İskenderun’daki Deniz Kuvvetleri üssüne saldırmasını gösteriyordu.

PKK’nın bir Deniz Kuvvetleri üssüne yaptığı bu ilk saldırı sonucu altı asker şehit olmuş, aralarında hükümet üyelerinin de bulunduğu yetkililer, arada bağ bulunup bulunmadığı kapısını açık bırakarak bu zamanlamaya dikkat çekmişlerdi.

PKK’lı Karayılan, Türkiye’ye karşı yeni tür saldırı döneminin başlangıcı olarak duyurduğu İskenderun katliamı arkasında İsrail’in olabileceği iddialarını, imalarını FHA ile bu görüşmelerinde yalanlıyor.

Karayılan’ın şu sözleri ilginç:

“Bizim İsrail ile bir alakamız yoktur.  Bu eylemi geliştiren, uygulayan arkadaşların İsrail’in aynı gecede gemilere saldırı yapabileceğinden haberleri asla olmamıştır. Bu, keşfi, planlaması, hazırlığı 10 gün önceden başlatılan bir çalışma sonucu gerçekleşmiş bir eylemdir. Esas olarak yeni sürecin başlangıç işareti gibi görülebilir.”


Yeni saldırı dalgasının hedefleri

‘10 gün önce’ beyanı,  Karayılan tarafından 20 Mayıs’ta Türk jetlerinin Hakurk’a düzenlediği operasyon sonrasına bağlanıyor.  Ancak buradan Hakurk, nisandan itibaren artan PKK saldırıları üzerine 20 Mayıs’ta vurulmasa PKK da saldırmayacaktı diye bir sonuç çıkmıyor. Çünkü PKK’nin İmralı cezaevindeki lideri Abdullah Öcalan, haftalar önce 31 Mayıs 2010’a dek Türk hükümetinin, başında Karayılan’ın bulunduğu KCK ile görüşmelere başlamaması durumunda ‘kendisinin aradan çekileceğini’ ve yeni eylem dalgasının başlayacağı tehdidinde bulunmuştu. PKK’nın bu yeni dalganın çıkış eyleminin başka bir yerde değil de, sembolik anlamda İskenderun’da olmasına Hakurk saldırısı ardından karar verdiği anlaşılıyor Karayılan’ın sözlerinden.

Karayılan yeni saldırı döneminin mantığını ‘aktif savunmayla (siz bunu ‘operasyon olsun olmasın fırsatını bulunca saldıracağız’ diye okuyabilirsiniz-MY) karşı tarafı daha fazla uğraştırarak, daha fazla onu savunmaya çekerek ve yıpratarak; mevzilerini, güçlerini korumak’ olarak açıklamış. Karşı taraf dediği Türkiye’nin ‘hem ekonomik, hem askeri açıdan’ yıpratılmasından söz ediyor; yani ekonomik hedeflere de saldırabilir PKK.

Yine kendi ifadesiyle, ‘Bolu, Kayseri, İzmir ve daha değişik yerlerde hazırlanan güçler’ (Komando tugaylardan söz ediyor-MY) nasıl Doğu ve Güneydoğu’da, Irak’ta operasyona gidiyorsa, PKK militanlarının da eylemlerini bu bölge dışına ‘taşırmaları’ söz konusu olacak.

‘Şu anda Karadeniz’deyiz, Akdeniz’deyiz’ diyerek İskenderun katliamının neden 1 Haziran’da başlattığı yeni saldırı aşamasının simgesi olacağını söylüyor.

Karayılan PKK’dan Türkiye’nin kuzey, orta ve batısında ekonomik ve askeri hedeflere saldırı beklerken Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de aktif kitle örgütlenmesi KCK’dan da ‘serhıldan (başkaldırı) taktiklerinde zenginlik’ istiyor. Bunun anlamı tam da ‘Taş atan çocuklar yasası’ yeniden Meclis’e gelmişken, kadın, çocuk demeden daha çok sivili sokak gösterilerinde polis ve askerle karşı karşıya getirmek.


Türkiye’ye mayın, İran’a özür

Demokratik açılıma devam edeceğini söyleyen ve sayılan dört ülke içindeki en açık rejime sahip Türkiye’de saldırılarını tırmandıran Karayılan,  Türkiye dışındaki ülkelerde de mücadele kararı aldı mı? Sırayla gidilebilir:

* Kürtlere kimlik kartı dahi verilmeyen Suriye’ye yönelik PKK faaliyeti yok.

* PKK, Irak’ta, daha çok Barzani bölgesindeki varlığını sürdürmeye o kadar muhtaç ki, mülakatta ‘Sayın Mesud Barzani’nin Türkiye ile arasını yeniden bozmaya çalışırken dahi saygıda kusur etmeyen bir üslup kullanıyor.

* İran, 4 Mayıs’ta 5 PJAK (PKK’nın İran Kolu) militanının ve İran güvenlik güçlerinin öldürüldüğü bir çatışma ardından, 9 Mayıs’ta aralarında PJAK kurucularının da bulunduğu beş militanı idam etti.

Haziran başında PJAK’lılar Piranşehir civarında İranlı general Feramez Hisenzade ve üç subayı daha öldürdü.

Türkiye’ye esip gürleyen Karayılan 8 ve 9 Haziran’da peş peşe yayımladığı mesajlarda PKK’lılara kan kusturan İran yönetimine şunu söyledi. “Şu anda biz PKK olarak İran’a karşı savaş kararı almış değiliz. Bu çatışmada bir generalin yaşamını yitirmiş olmasından üzüntü duyuyoruz.”


PKK’nın ciddi sıkıntısı

11 Haziran’da FHA’da yayımlanan tahlilde ise İran’dan en azından Irak’taki PKK mevzilerine top atışını durdurması talep ediliyor.

Anlamı şu: PKK’nın Türkiye’deki saldırılarını tırmandırırken Irak’ta tutunmaya, Irak’ta tutunurken Türkiye’ye daha çok militan sevk etmek için de İran sınırı ve İran’dan güç çekmeye, bunun içinse İran’ın Irak ve Irak sınır bölgesindeki (topçu dahil) operasyonları durdurmasına ihtiyacı var.

İran ile Türkiye ilişkileri ise, BM yaptırım kararı oylamasında da görüldüğü gibi, iyi bir durumda. Bu durum PKK yönetimindeki umutsuzluğu artırıyor. Karayılan’ın 7 Haziran mülakatında sözleri bunu gösteriyor. Karayılan hükümetin sonbahardan önce sınır ötesi dahil operasyon, hatta PKK yöneticilerine yönelik suikast planı yaptığı endişesini dile getiriyor.Bunun üzerine son birkaç aydır dağlarda PKK avına çıkmış olan profesyonel askeri timleri ve Avrupa’da ROJ TV ve PKK mali kaynaklarına yönelik operasyonları da koyarsanız, PKK yönetiminin saldırıları tırmandırması kararını umutsuzluğun göstergesi olarak görmek mümkün.


Hükümet ne yapıyor?

PKK’nın 1 Haziran’da başladığı yeni saldırı döneminin ertesi günü de Ankara’da yeni dönemde mücadele toplantısı yapıldığını görüyoruz. Kamuoyu dikkatinin daha çok İsrail saldırısında olmasına karşın, 2 Haziran’da Erdoğan’ın başkanlığında, Genelkurmay Başkanı ve komutanların katılımıyla yapılan güvenlik toplantısına ilk kez yeni kurulan Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın başındaki Muammer Güler de katıldı. Güler, 9 Haziran günü Radikal’de yayımlanan sözlerinde, amacının ‘Bölücü terörle’ yeni yöntemlerle mücadele olarak açıkladı. Aynı akşam Irak’taki federal Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani yıllar sonra Ankara’ya geldi.

Son dönemde daha çok can kaybına, şehit cenazelerinin artmasına neden PKK saldırıları siyaset gündeminde de yükselmeye başladı. Başbakan Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin hafta sonu konuşmalarında öne çıktı.

Bu konuşmaların öncesinde, Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un, 10 Haziran’da Irak-Türkiye petrol boru hattının Osmaniye bölümünü koruyan jandarma bölüğüne (yani bir sivilin kurban olduğu askeri-ekonomik bir hedefe-MY) saldıran PKK’lıların lojmanda oturan subay eşi Pınar Akdağ’ı katletmesine verdiği önceden benzeri görülmemiş tepki vardı. 12 Haziran’da ise PKK’nın çok tepki duyduğu KCK iddianamesi Diyarbakır mahkemesince kabul edildi, yargı süreci başladı.

Erdoğan hükümetinin bu konuda muhalefetin desteğine ihtiyacı var. Son konuşmasında PKK saldırılarıyla Anayasa paketine muhalefet eden CHP ve MHP arasında bağ kurması bu desteği alması için iyi bir yöntem değil. Unutmamalı ki, PKK’nın umutsuzca çıkışının yaz ayları boyunca, özellikle batı, orta ve kuzey Anadolu’da can yakıcı eylemlere yol açması ihtimali var.