Eski DEP Genel Başkanı Yaşar Kaya, 'Kürt silahlı ayaklanması'nın miadının dolduğunu ve PKK için en doğru yolun önşartsız silah bırakması olduğunu söyledi.
Milliyet gazetesinden yazar Hasan Cemal'e konuşan Kaya, "Bugün gelinen noktada ABD de, AB de, Irak da, Irak Kürdistan Yönetimi de kararlı. Mutfakta bir plan pişiyor. PKK meselesi tezgâhta, yürüyor. Bu iş artık bitecek" dedi.
Yazar Hasan Cemal, Milliyet gazetesinde (1 Mayıs 2009) yayımlanan 'Kuzey Irak notları' başlıklı yazısında eski DEP Genel Başkanı Yaşar Kaya ile yaptığı röportaja yer verdi. İşte Cemal'in yazısı:
Atatürk Havalimanı, çarşamba gece yarısı. Uçağımız pistte hareketlendi, hızlandı. Türkçe, İngilizce anonslar yapılıyor, elektronik aletlerin, cep telefonlarının kapatılması için.
Yan koltukta oturan vatandaşın umurunda değil. Telefon hâlâ elinde ve kulağında, galiba konuşuyor. Etraftan yükselen homurtularla birlikte hostesin uyarıları geliyor, önce İngilizce sonra Türkçe.
Yanımdan kafasını uzatıyor:
“İyi de anlamıyor adamcağız. Ne olur, Erbil uçağında anonslar Kürtçe de yapılsa...”
Medikalci imiş, İstanbul’dan Erbil’e gidiyor, tıbbi malzeme, ilaç satmak için... Bir diğeri, ticarette şansını denemek için hayatında ilk kez Kuzey Irak’a ayak basacağını söylüyor. Türk işadamları dolu uçakta, iş yapmak için Kuzey Irak’a giden...
Pasaport kontrolünden çabuk geçiyoruz. Kadın memurlardan ikisi türbanlı, ikisinin başı açık...
Duvarda İngilizce iki billboard:
“Kürdistan’a hoş geldiniz! Byblos Bank.”
“Amerikan köyü! Kürdistan’daki en özel villalar...”
Otelimizin adı:
“Rotterdam City Hotel.”
Namık Durukan’ın dikkatini sabahın köründe resepsiyondaki genç adam çekiyor.
Bangladeşliymiş!
Üstelik Kürtçe konuşuyor. Havalimanında bavul taşıyıcı olarak çalışan Afrikalı siyahlardan sonra bu kez Kürtçeyi sökmüş bir Bangladeşli... Kuzey Irak zenginleşiyor mu?.. Yoksa geçimini ya da sırtını daha çok devlete dayayıp bu tür işlerden kaçan Iraklı Kürtler mi çoğalıyor?..
‘Acayip değişiyor her şey’
Erbil’e ilk kez 1974’te gelmiştim. Bağdat’ta o zaman Baas diktası vardı. Aradan yıllar geçip Körfez Savaşı’nı izleyen dönemde Kuzey Irak Amerikan himayesine girdikten sonra 1992’de Erbil’e geldiğim vakit her yer dökülüyordu. Hâlâ açık olan Şirin Palas Oteli’nde havlu isteyince, “Havlu yok, çarşaf verelim” demişlerdi.
Sabaha karşı odama çıkarken, internet için şifreyi veriyor resepsiyondaki genç Bangladeşli... Güneydoğu’da Silopi, Şırnak taraflarından yıllar önce gelip Erbil’e yerleşmiş şoförümüz Azad memnun halinden:
“Abi, acayip değişiyor her şey.”
Sabahın köründe televizyonu açtım. Kürdistan TV, Zagros TV, Roj TV, Kürt 1, Komala, Kürtsat... Yirmi civarında Kürtçe televizyon, bizim Güneydoğu’da da rahatça izlenebilen...
Haber geliyor:
Türk savaş uçakları perşembe günü sabaha karşı, Çukurca’nın karşı tarafında, Irak sınırına bitişik Zap-Avasin-Basyan bölgesinde, PKK kamplarının bulunduğu bazı yerleri bombalamış...
NTV’nin Irak temsilcisi Çetiner Çetin, “1 Ocak’tan beri ikinci hava harekâtı” diyor. Çarşamba sabaha karşı Lice-Kulp-Genç üçgeninde ve Şemdinli’de verilen 10 şehit askerle ilgili bir operasyon herhalde...
Karadan ‘sıcak takip’ olabilir mi?
Oluyor mu?
PKK ile ilgili af süreci
Başbakan Erdoğan’la geçen yaz Bağdat’a gelmiştik. Bu ziyaret sırasında Irak’la Stratejik İşbirliği Anlaşması imzalanmıştı. Ama bu anlaşma henüz onaylanmamış Bağdat’ta. Kuzey Irak’a yönelik ‘sıcak takip’le ilgili hükümleri nedeniyle takılmış, Irak parlamentosunda bekliyor.
PKK dağdan indirilecek mi?
Kulağıma eğilip diyor ki:
“Erbil’de şu sıralar Türkiye’den bir general var.”
Devam ediyor:
“MİT Müsteşarı Emre Taner son bir buçuk yılda dört kez geldi Erbil’e, her seferinde Mesud Barzani’yle de görüştü.”
PKK ne olacak Kuzey Irak’ta?..
PKK ile ilgili af süreci...
Ankara ne yapmalı?..
Şöyle diyor:
“Kuzey Irak’ta dağdan inmiş PKK’lı sayısı 3822... Bu PKK’lılar Erbil’e, Süleymaniye’ye, Dohuk’a yerleştirildiler, çalışıyorlar. Af süreci bunlarla başlayabilir.”
Erbil’deki ilk sohbetlerimde söz hemen PKK’nın dağdan indirilmesi konusuna geliyor. Bu konuda ilgili taraflar ne yapmalı, Kürt sorununu silah ve şiddetten arındırmak için öncelikle ne gibi adımlar atılmalı gibi sorular tartışma gündemine oturuyor.
En eski, en köklü Kürt ailelerinden biri olan Cemil Paşa sülalesinden -ya da Cemiloğlu ailesinden- gelen ve Türkiyeli bir işkadını olan, son beş yıldır Erbil’de yaşayan Ferda Cemiloğlu’yla konuşuyoruz dün sabah.
“Artık insanlar birbirlerini kırmak istemiyor, barış istiyor” dedikten sonra ekliyor:
“Türkiye tarafında kabaca her Kürt ailesinden birinin, şöyle ya da böyle dağla, PKK ile ilgisi oldu. Her anne çocuğunu kucaklamak ister. Adına ister af deyin, ister eve dönüş, önemli değil. Önemli olan, dağdakileri indirmektir, bunun için Kürtlerin dillerine, kültürlerine sahip olmalarını sağlamaktır. Dağdan insin insanlar, memleketlerine gelsin, ailelerine katılsın. Kaç yaşındayım, neredeyse her beş yılda bir savaş gördüm, yetti artık.”
Bu kaos bitecek mi?
Yaşar Kaya 15 yıldır sürgünde.
1990’ların ilk yarısında DEP Genel Başkanlığı yaptı. İstanbul’da Özgür Gündem gazetesinin sahibi ve başyazarı olarak çalıştı. ‘Sürgünde Kürdistan Parlamentosu’nun başkanlığında bulundu. 1994’te Türkiye’den kaçmak zorunda kaldı Almanya’ya... Şimdi hayatı Köln’le Erbil arasında geçiyor.
Yaşar Kaya’yla dün öğle vakti Erbil’deki evinde sohbet ederken, “Özgür Gündem 18 ay yayında kaldı. O süre içinde 24 cenaze kaldırdık, muhabirlerin, yazarların cenazesi...” dedi. Musa Anter’i, ‘faili meçhul cinayetleri’ andı.
Sonra malum konuya geldik:
Silah bırakma...
Yaşar Kaya, PKK’yı eleştiriyor ve PKK’nın bugün artık önkoşulsuz silah bırakmasını savunuyor.
Şöyle dedi:
“Bugün gelinen noktada ABD de, AB de, Irak da, Irak Kürdistan Yönetimi de kararlı. Mutfakta bir plan pişiyor. PKK meselesi tezgâhta, yürüyor. Bu iş artık bitecek. Gizli örgütler, silahlı mücadeleler devri kapandı. Kürt silahlı ayaklanmasının miadı doldu. Önşartsız silah bırakması en doğru yoldur PKK için...”
Şöyle devam ediyor Yaşar Kaya:
“Mutfakta bir şeyler pişiyor, sorunu şiddet ve silahtan arındırmak için... Bir bakıyorsunuz dokuz asker şehit... Bir bakıyorsunuz, Bostancı’da bir şey oluyor. Artık silah bırakmak lazım. Kim kimin taşeronu, kim kimin isteğini yerine getiriyor? Bu bir kaostur.”
Bu kaos bitebilecek mi?
Kuzey Irak notlarının ikincisi yarın Erbil’den...