Mahfi Eğilmez*
2015 yılının inişli çıkışlı bir yıl olacağını söyleyip durduk. Türkiye ekonomisi ilk 4 ay bu söylediğimize paralel bir gelişme çizgisi izledi. Bu iniş ve çıkışlar sırasında bazen doğru bildiğimiz ilişkilerin bir birinden koptuğunu gördük. Örneğin faizin yükseldiği bir ortamda borsa endeksinin düşeceği gibi bir beklentimiz var. Bunun nedeni hisse senedi ve tahvilin plasman aracı olarak birbirlerine rakip olmaları. Genel olarak baktığımızda faiz yükselişe geçerse yatırımcı borsadan çıkıp tahvile geçmeyi, hisse senedi fiyatları yükselişe faizler düşüşe geçmişse yatırımcı borsadan çıkıp tahvile yatırım yapmayı tercih ediyor. Ne var ki son dönemde Türkiye’de olaylar böyle gelişmiyor. Bir bakıyorsunuz faiz yükselirken borsaya girişler de artmış ve borsa endeksi yükselmiş.
İlk grafiğimiz BIST 100 yani borsa endeksi. Görüleceği gibi borsa endeksi ilk 4 ayı inişler ve çıkışlarla geçirmiş. Son dönemde ise çıkış trendinde görülüyor. Bu kadar fazla iniş ve çıkışlar, borsanın spekülatif etkilere açık olduğunu gösteriyor.
Şimdi de bu karmaşık durumun ne anlama geldiğini yorumlayalım
Piyasa yön bulamadığında piyasa araçları arasındaki ilişkiler de karışmaya başlıyor. Örneğin şu anda piyasalarda bir yandan borsa değerleniyor, bir yandan gösterge faiz yükseliyor bunların yanında kurlar yükseliyor CDS primi de yükseliyor. Bu durum normal bir durumu yansıtmıyor. Belli ki paralarını, tasarruflarını, yatırım fonlarını yönlendirecek olanların da kafası karışık. Kafası karışık olanlar sadece yatırım kararı verecek olanlar değil. CDS primlerindeki oynaklık risk ölçümü yapanların da kafasının berrak olmadığını ortaya koyuyor.
Piyasada bu tür karmaşıklığın yaşandığı durumlarda bu tür genel eğilimlerden ya da faiz yükselirse borsa düşer gibi bilinen ilişkilerden kopmaların olması da normaldir.
Türkiye, önümüzdeki dönemde bu kafa karışıklığını yaşamaya devam edecek gibi görünüyor.
Bu yazı mahfiegilmez.com'da yayımlanmıştır.