Prag'daki Minyatür Müzesi'nde her şey çok küçük. Öyle ki sergilenen nesneler milimetre ile ölçülüyor ve ancak mikroskopla görülebiliyor.
Prag Kalesi yakınlarındaki bu müzede çok ilginç eserler sergileniyor. Ama bunları ilk bakışta görmek mümkün değil. Odaya ilk girdiğinizde sadece mikroskoplar görüyorsunuz. Bir tanesinden bakınca çölde bir deve katarı ve palmiyeler çıkıyor karşınıza. Hepsi bir iğne deliğine sığdırılmış. Bir başka mikroskopta ise sivrisinek bacağı üzerinde bir hayvanat bahçesi ya da saça yazılmış bir dua görüyorsunuz.
Bu minik eserlerin çoğu Sibirya doğumlu sanatçı Anatoly Konenko'ya ait. Mikro minyatür eserler yapmadan önce göz cerrahi cihazlarının imalatında çalışıyordu. Mikro minyatür sanatçılar özel çekiç ve keskilerle çalışıyor. Her bir eserin tamamlanması aylar, hatta yıllar alabiliyor. En ufak bir hata her şeyi mahvedebileceği için Konenko çalışmalarını iki kalp atışı arasında yürütüyor.
Eserleri arasında 200 mikro kitap da bulunuyor. Bunlardan biri Anton Çehov'un adlı öyküsü. Her biri 0,9'a 0,9 ebadında olan 35 sayfalık bir öykü bu. Ayrıca bir gelincik tohumu üzerine çizilmiş Çehov portresi ile minik bir mamut kemiği üzerine yapılmış John Lennon portresi de hayranlık uyandırıyor. En ilginç olanı ise her bir ayağına takılmış altın nallarıyla bir pire.
Birkaç hafta önce St Petersburg'da bir afiş görmüştüm. Aynı şekilde altın nal takılmış bir pire resmi vardı. Rusça okuyamadığım için Prag'daki müzenin Rusya'da sergi açacağını ya da Konenko'yu tanıtım afişi olduğunu sanmıştım. Altın nallarıyla pire betimlemesini birden fazla insanın kullanmış olabileceğini düşünmemiştim.
Oysa yanılmışım. Meğer mikro minyatür sanat dünyasında bu popüler bir temaymış.
Afiş muhtemelen St Petersburg'un kendi Mikro-minyatür Müzesi ile ilgiliydi. Müzeyi 2006'da Uluslararası Ustalar Meslek Loncası açmıştı. Buradaki eserlerin tümü Sırbistanlı Vladimir Aniskin'e aitti. Moskova'da ise Nikolai Aldunin adlı sanatçı bir adım daha ileri gitmiş, altın nallı pireye bir de semer ve üzengi takmıştı.
Ukrayna'nın başkenti Kiev'de de bir Mikro-minyatür Müzesi var. Burada Ukraynalı sanatçı Nikolai Syadristy'nin eserlerine yer veriliyor. Bunlar arasında bir kiraz çekirdeği üzerine çizilmiş bir balerin ile Ukraynalı şair Taras Shevchenko'nun örümcek ağlarıyla örmüş 12 sayfalık bir kitabı bulunuyor. Onun eserleri arasında da ayakkabı giyinmiş ilginç bir pire var.
Pireye nal takma fikri nasıl ortaya çıkmıştı acaba?
Eski Sovyet bloku ülkelerindeki mikro-minyatür müzelerinde pire motifine sık rastlanmasının kökeni 1881'de Nikolai Leskov'un yazdığı bir kısa hikâyeye dayanıyor.
ya da kısaca veya adıyla bilinen bu hikâyede (Rusçada kısaca Levşa), İngiltere ziyareti sırasında çara minik bir çelik pire hediye edilir. Anahtarı çevrildiğinde dans eden bir piredir bu. Çar ustaca yapılmış bu eserden çok etkilenir ve milli gururla dolu bir halde, Rus ustaların İngilizlere üstün geleceğine inanır. 17. Yüzyılda Rusya'nın demircilik başkenti olan Tula'daki tüfek ustalarından buna üstün gelecek bir eser icat etmeleri istenir.
Çarı en çok memnun eden solak bir usta olmuştur. Fakat kendisine aynı pirenin gösterildiğini sanan çar önce sinirlenir. Daha sonra her birinin altına ustanın adı yazılmış halde pirenin nalları gösterilir. Pire artık dans etmiyordur, ama çar yine de sonuçtan memnundur.
Rusların folkloruna yerleşmiş olan bu hikâye nedeniyle St Petersburg'daki müze "Rus Levşası" olarak da anılıyor; hatta üstün yetenekli ustalara da "Levşa" deniyor. Hikâye ayrıca (Solak) adıyla iki filme ve bir operaya da konu olmuş.
Los Angeles'taki Jurasik Teknoloji Müzesi'nde film her gün gösteriliyor. Müzedeki mikro-minyatür koleksiyon arasında Papa 2. John Paul, Napolyon ve birçok Disney karakterleri yer alıyor. Bunların tümü Ermeni kökenli Amerikalı sanatçı Hagop Sandaldjan tarafından insan saçından yapılmış.
Erivan'da eski konservatuar öğretmeni olan Sandaldjan, minyatür ustası öğrencisi Edward Kazarian'dan esinlenmiş. Prag müzesinde Kazarian'ın da bazı eserleri sergileniyor. Bir pirinç tanesi üzerine altın ve obsidyen taşından işlenmiş tavla tahtası ile saç telinden 100 kat daha ince taşlardan işlenmiş çiçek buketleri hayranlık uyandırıcı.
Müzedeki diğer mikroskoplarda Henri Matisse'in minik bir kemik parçası üzerine işlenmiş Dans adlı eseri, insan saçı üzerinde duran bir tren ve 3,2 mm boyunda altından yapılma üç boyutlu bir Eiffel Kulesi de yer alıyor.
Fakat hepsi arasında en büyük etkiyi bırakan, altın nallarıyla basit pire heykeliydi.