AKP 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'yle 27 Ağustos 2014'te partiye veda eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, anayasa değişikliğinin ardından "beşinci çocuğu" olarak nitelendirdiği partisine 979 gün sonra yeniden üye olarak döndü.
Erdoğan, 16 Nisan'da halk oylamasıyla kabul edilen anayasa değişikliği ile "Cumhurbaşkanı seçilenin partisi ile ilişiği kesilir" kuralının kaldırılmasının ardından AKP Genel Merkezi'nde düzenlenen törenle üyelik beyannamesini imzalayarak resmen partili cumhurbaşkanı oldu.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, "Anayasa gereği ayrılmak zorunda kaldığım, kurucusu olduğum partime, yuvama, sevdama, aşkıma bugün yeniden dönüyorum" dedi. Erdoğan, konuşmasında 'FETÖ'den referandum sonuçlarına, AB ile üyelik sürecinden 'partideki küskünler' tartışmasına kadar birçok konuda mesaj içeren açıklamalar yaptı.
Erdoğan, FETÖ'yle mücadeleye ilişkin olarak, "Biz bu aşamada kalkıp da şöyle dedi, böyle dedi diye bakamayız. Zaman zaman arkadaşlarıma söylüyorum, önünüze gelip gözyaşı dökenler de olabilir. Ben şuna inanıyorum; acırsak, acınası hale geliriz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı, 13 yıl aradan sonra Türkiye'yi 'siyasi denetim süreci'ne alan Avrupa Parlamentosu'na da, "Şimdi ne yapacağız, diyorlar. Bugüne kadar açmadığınız şu fasılları açmaktan başka çareniz yok. Bunu açarsanız ne ala, açmadığınız takdirde... Türkiye bunların kapı kulu değildir" mesajını gönderdi.
Erdoğan'ın 1 saatlik konuşmasının sonunda sarf ettiği sözler ise sosyal medyada Abdullah Gül ve Bülent Arınç'a mesaj olarak yorumlandı. Erdoğan, "Bu partiye sırtını dönüp de iflah olan kimse görülmemiştir" dedi.
Son dönemde iktidarın bazı politikalarına yönelik eleştiriler getiren Gül, Arınç ve Davutoğlu'nun başını çektiği yeni bir parti kurulacağı iddiası Ankara kulislerine yansımıştı. Gül ve Arınç, iddiaları yalanlasa da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başbakanlık görevini üstlendiği dönemdeki ilk Başbakanlık Müsteşarı olan ve daha sonra Milli Eğitim ile Çalışma bakanlıkları görevini üstlenen Ömer Dinçer, "Eğer ileride Gül veya Davutoğlu’nun parti kurmasından, başkan adayı olmalarından endişe edildiği için bütün bu hadsizlikler ve haksızlıklar yapılıyorsa, bilinmeli ki bu davranışlar korktukları akibeti doğurur" demişti.
21 Mayıs'taki olağanüstü kongrede koltuğunu devretmeye hazırlanan Başbakan Binali Yıldırım da, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı takdim öncesi gözyaşları içinde bir konuşma yaptı. "979 günlük hasret vuslata dönüştü. Hoş geldiniz, şeref verdiniz" diyen Yıldırım, "AK Parti olarak 21 Mayıs'ta olağanüstü kongremizi yapmaya karar verdik. Sayın Cumhurbaşkanımızı genel başkan adayı olarak teklif edeceğim" dedi.
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu törende yer alırken, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Bülent Arınç salona gelmedi.
"Partime, yuvama, sevdama, aşkıma döndüm"
Erdoğan'ın konuşması şöyle:
AK Partimizin saygıdeğer mensupları, kurucular kurulumuzun, MKYK'mızın, MYK'mızın kıymetli üyeleri, çok değerli kardeşlerim. Hanımefendiler, beyefendiler, sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. 27 Ağustos 2014 tarihinde milletimiz tarafından cumhurbaşkanlığı görevine seçilmem sebebiyle anayasa gereği ayrılmak zorunda kaldığım, kurucusu olduğum partime, yuvama, sevdama, aşkıma bugün yeniden dönüyorum.
"Bu ayrılık aslında sadece bir resmi ayrılıktı"
Tam 979 gün sonra bu hasret, hamd olsun sona eriyor. Bugün burada bir kez daha "Selamın Aleyküm" diyerek heyetin içine tekrar dahil oluyorum. 16 Nisan anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanlarının parti üyeleri yasasının değiştirilmesi ve yasağın kaldırılmasını, böyle bir imkanı en güzel şekilde şu anda değerlendiriyor ve partime yeniden üye oluyorum. Tabii bu ayrılık aslında sadece bir resmi ayrılıktı. Aramızdaki mesafe, mevduat gereği olan bir mesafeydi. Gönlümüz hep beraber oldu. Hep beraberdik. Biliyorsunuz ki gönüllere sınır çekmek, duvar örmek mümkün değildir. Bize bu hududu kimler çekmiş, gönlüme dar geliyor gardaşım dedik, bugünlere geldik. Olağanüstü kongremizde vedalaşmayı yaparken, "AK Parti 13 yıllık bir siyasi parti olsa da aslında asırlar önce başlamış kutlu bir mirasın davasını omuzlarında taşıyan bir partidir" demiştim. Bize asırlar gibi gelse de, denizde bir damla olan 979 günlük ayrılığımızın sona eriyor olması beni asıl bu bakımdan heyecanlandırıyor. Milletimiz adına öncülüğünü üstlendiğimiz bu kutlu yürüyüşü inşallah önümüzdeki dönemde daha güçlü bir şekilde sürdüreceğiz. Bugüne kadar hangi sorunun üstesinden gelebilmişsek, yine milletimizin duası, desteği sayesinde geldik. Biz milletimiz için çalıştıkça, her göçükte milletimiz bize daha çok sahip çıktı. Yeri geldi milletimiz için göğsümüzü siper ettik, yeri geldi milletimiz bizim için gövdesini siper etti.
15 Temmuz bunun çok açık bir ispatıydı. Türkiye'ye saldıran herkesin bizi hedef almasının sebebi budur. Bazıları sanıyor ki mesele şahsımızdır, hükümetimizdir. Yanılıyorlar. Mesele milletimizdir, devletimizin ta kendisidir. Mesele bağımsızlığımızdır, hedeflerimizdir. Biz de, milletimiz de bu gerçeği çok iyi biliyoruz. Gecemizi gündüzümüze katarak ekonomiden alt yapıya ekonomiden adalete kadar elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Çalışacağız.
"Bu ülkede kim ne derse desin,
ikinci sınıf vatandaş yoktur"
Cumhurbaşkanlığına aday olduğumuzda "Bu bir veda değil, yeni bir başlangıçtır" demiştim ve yeni dönemi Fatiha ile başlatmıştık. Gerçekten partimizi kurduğumuz 2001 yılından 2014 yılı Ağustos ayına kadar yaşadıklarımız tarihi bir değişimin, dönüşümün ifadesidir. Ülkemize kazandığımız hizmetlerin en yakın şahidi milletimizin ta kendisidir. AK Parti olarak bizim en büyük gücümüz milletimizin değerlerine sahip çıkmamızın yanı sıra, milletimizin hayat kalitesini artırmamızdır. Ülkemizin ücra köşesinde mütevazı kulübesinde yaşanından, en büyük şehirlerdeki plazalarında yaşayan vatandaşımıza kadar herkes hizmetlerimizden yararlanıyor. Asla ayrımcılık yapmadık, yapmayacağız. Sözümüzün muhatabı bize kulak verenlerdir, ama icraatımız herkes içindir. Bu ülkede kim ne derse desin, ikinci sınıf vatandaş yoktur. Seksen milyonun tamamı birinci sınıf vatandaştır. Teröre, ihanete sapmayan her insanımızın başımızın üzerinde yeri vardır. Biz bu samimiyetle, gayretle çalıştığımızda milletimizden gereken karşılığı göreceğimize inanıyorum. Onun için ben değerli kardeşlerimize yükümüzün daha da ağır olduğunu özellikle hatırlatmak istiyorum. AK Parti'nin başarısını anlamak istemeyenler hep başka yere bakıyor. Oysa milletimizle aramızdaki muhabbete baksalar, her şeyi çözecekler.
Ülkemize AK Parti tarzı siyasetini kazandırdığımıza inanıyorum. Siyasi literatüre böyle bir kavram soktuk. Değerli arkadaşlar, gönül olarak birlikte olsak da, hukuken ayrı kaldığımız 2.5 yılı aşkın sürede Türkiye, ülkemiz ve milletimiz açısından hayati olan çok önemli meseleler yaşadık. Milletin oyuyla seçilen cumhurbaşkanını kabul etmek istemeyenler, davetlerimize iştirak etmemekten Meclis'te ayağa kalkamamaya kadar her türlü direnişi sergilediler. Bilhassa Cumhurbaşkanlığı Külliyesi üzerinden akla hayale gelmeyecek ahlaksızlıkları sergilediler. Ülkemizin başarısını bu tür iftiralarla gölgelemek isteyenleri her zaman olduğu gibi Allah'a emanet ettik. "Gelmem" diyen kim varsa, sonunda bir gün Beştepe'nin yolunu öğrendi. Ciddi bir terör tehditiyle karşı karşıya kaldık. Kürt kardeşlerimizi sokağa çıkan bir siyasi partinin ihanet derecesindeki sorumsuzluğu, çok sayıda vatandaşımızın canına mal oldu. Yasin Börü ve arkadaşlarının da aralarında olduğu 50 kişiyi aşkın vatandaşımız, bölücü terör örgütü tarafından katletildi. Bir yanda ana muhalefetin iftiraları, diğer yandan terör örgütlerinin sinsi eylemlerinin gölgesinde 7 Haziran seçimlerine ulaştık. Bu seçimlerde ülkemiz ilk defa istikrar ve güven ortamını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. AK Parti'nin tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde edememesi, ülkemizi yıkıcı bir krizin eşiğine getirdi. Anayasamızın bize verdiği yetkiyi kullanarak ülkemizi bu krizden sağ salim çıkaran 1 Kasım seçimlerine ulaştırdık. Bu süre zarfında yaşanan sorunların bir diğeri de, terör eylemlerinin aleniyet kazanarak artmasıdır. Ceylanpınar saldırısı, bizim için bardağı son damla olmuştur. Devlet tüm imkanlarıyla bu terör örgütlerinin üzerine gitmeye başlamıştır.
"Acırsak, acınası hale geliriz"
Seçimlerin yenilenmesi sürecini başarıyla yürüterek siyasi istikrarı yeniden elde ettik. Türkiye, AK Parti iktidarlarının siyasi ve istikrar iklimine yeniden kavuşmuş oldu. Bölücü terör örgütünü açtığı çukurlara biz, birer birer gömdük. Suriye'den sınırlarımıza yönelen tehditleri tamamen ortadan kaldırmak için de kapsamlı bir operasyon hazırlığının son aşamasına geldik. FETÖ'nün kurumlarımızdan tasfiyesi konusunda önemli ilerleme kaydettik. İşte Türkiye, burada tarihinin en büyük ihanet teşebbüsüyle karşı karşıya kaldık; 15 Temmuz. Asker elbisesi girmiş FETÖ mensubu teröristler, devletin namuslarına emanet ettiği namlularını milletimize çevirerek ülkeyi işgale kalkışmışlardır. Milletimizin canı pahasına verdiği bir mücadele ile, düşünün 29 gün sabahlara kadar bu millet 81 vilayette uyumadı. Bu neydi? Ülkesine, milletine sahip çıkmaktı. "Gece gündüz demeden uyumayacağım" dedi. Başarısızlığa uğrattığımız bu darbe girişimi, başka hiçbir şekilde elde edemeyeceğimiz dersler içermekteydi. FETÖ ile mücadelenin hızlandırılmaması durumunda başımıza neler gelebileceğini gördük. Birileri kalkmış "Öyle değildi, böyle değildi" diyor. Öyle veya böyle, takiyyenin bu kadar başarılı yapıldığı bir başka örgüt Türkiye'de yoktur. Bunlar kendilerini gayet iyi biliyor. Biz bu aşamada kalkıp da şöyle dedi, böyle dedi diye bakamayız. Zaman zaman arkadaşlarıma söylüyorum, önünüze gelip gözyaşı dökenler de olabilir. Ben şuna inanıyorum "Acırsak, acınası hale geliriz."
"Bugüne kadar açmadığınız
şu fasılları açmaktan başka çareniz yok"
Pensilvanya'daki terörist başı orada, 170 ülkeyi idare ettiğini söylüyor. Bu kaynak nereden geliyor? ABD'de devlet, bu ödemeyi bizzat yapıyor. Herkese böyle bir ödeme yapılabilir mi? Bütün bu soru işaretlerinin yanıtını bulmamız lazım. Almanya'daki gelişmelere bakıyoruz, rezalet. Her türlü destek bunlara veriliyor. Bu destek niye veriliyor? Güçlenen Türkiye'nin önünü kesmek için veriliyor. Benim bir bakanım uçuş izni alıp Avrupa'ya gidemiyorsa buna bir çare bulmak lazım. "Şimdi ne yapacağız" diyorlar. Bugüne kadar açmadığınız şu fasılları açmaktan başka çareniz yok. Bunu açarsanız ne ala, açmadığınız takdirde... Türkiye bunların kapı kulu değildir. Bugüne kadar ne söylendiyse, ne dendiyse hepsi yerine gelmiştir. Şimdi dün bir haber alıyorum. Yakında NATO zirvesi var, görüşme talepleri var. 5 tane madde saymışlar. İlk adımı Türkiye'nin atması gerekir, OHAL kalkması gerekir vesaire vesaire. Geçin bunları geçin. Sen önce git Fransa'daki OHAL'i kaldır. Biz bu terörle mücadeleyi neyle vereceğiz? Orada 10 tane 15 tane terörist öldürüldü Fransa'da, bundan dolayı OHAL ilan edildi. Bizde devleti yıkmaya yönelik bir darbe girişimi var, 249 şehidimiz var. Biz OHAL ilan edemeyeceğiz, beyefendilerden izin alacağız. Böyle bir şey olabilir mi? Önce bu fasılları halledeceksiniz, verdiğiniz sözleri tutacaksınız. Ondan sonra masaya otururuz. Aksi takdirde sizinle görüşecek bir şeyimiz olamaz.
"Suriye'de hatta Irak'ta
yeni bir dönemin adımları atılmış olacak"
Fırat Kalkanı Harekatı ile Suriye'de başarılı operasyonlar yürüttük. Oralardan DEAŞ atılmıştır. Şimdi sırada Mümbiç ve bildiğiniz gibi Rakka var. Burada hedef, başta ABD olmak üzere koalisyon güçleriyle neler yapabiliriz? Yarın günübirlik bir Rusya ziyaretimiz var. Yarın bunları Putin ile konuşacağız. 16'sında da ABD seyahatimiz var. Orada da bütün bunları görüşeceğiz. İnşallah yeni bir süreci başlatabilirsek, Suriye'de hatta Irak'ta yeni bir dönemin adımları atılmış olacak.
PKK, YPG, DEAŞ; amaç bu ülkeyi bölmektir, bu devleti çökertmektir, bunu bileceğiz. Buna karşı biz milletimizle birlikte ne diyoruz? Tek vatan, tek bayrak, tek devlet, tek millet. Bütün vatandaşlarımızdan istirhamım şudur, milletin birliğini ne yapıp ne edip sağlamamız lazım. Biliyorum 16 Nisan için Türkiye'nin dört bir yanında çok koşturdunuz. 81 vilayette bu çalışmayı şimdi bizim tek millet anlayışıyla taçlandırmamız lazım. Bunu başarmak zorundayız. Kucaklıyoruz, kucaklayacağız. Ama bu havuza herkes gelmek zorunda değil. sevgilililer sevgilisine herkes icabet etti mi? Yok. Bizim davetimizi yaparız, gelmeyene söyleyecek bir şeyimiz yok. İki, tek bayrak. Bizim bayrağımıza alternatif bir bayrak asla düşünülemez. Ve biz, o paçavralara asla o niyetle bakanlara da o niyetle bakmayız. Gereği neyse onlara da onu yapıyoruz. Onun için YPG/PYD, bunların Kuzey Suriye'deki hedeflerini kursaklarında bırakacağız. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Başkasından bize hayır yok. Üç, tek vatan. Kimse bu vatan topraklarını bölemez. Kimse böyle bir gayretin içine girmesin. Onun için geldiğimizden bu yana verdiğimiz söz neydi? Batı'da ne varsa Doğu'da da o olacak. Biz bunları yaptık mı? Yaptık.
Hâlâ da yapmaya devam ediyoruz. 15 yıl önce, 20 yıl önce kim derdi Hakkari'ye havalimanı yapılacak? Ama biz bunu yaptık. Iğdır'a kim derdi? Ardahan'a kim derdi? Bunları bu iktidar yaptı. Bu ülkede ayrımcılık, bölücülük olmasın diye yaptık. O yüzden kimse bize "Bölücü" diyemez. Batı'nın uşakları buraya gelip, Diyarbakır'ı şurayı burayı dolaşıp "Türkiye'de bölücülük var" diyebilirler. Asla, asıl bölücülük onlarda. İşte buyurun İsviçre'de önce parlamentoda dev bir bayrak asmışlardı. Biliyorsunuz şakağıma silah dayamışlardı. Şimdi de Zürih başkonsolosluğumuza boya fırlattılar. Sonra tüm duraklara "Erdoğan'ı öldürün" yazılar. Nerede polisleri? Türkiye'de olsa biz böyle bir şeye müsaade eder miyiz? Bir ufak hareketlenme olsa, bizim güvenlik güçlerimizin ilk yaptığı oralarda güvenlik önlemi almaktır. Ama biz karşılığını ne yazık ki oralarda göremedik.
"Türkiye bu halk oylamasına
durup dururken gelmedi"
Hatırlarsınız darbe girişiminin hemen ardından "Başaramayacaksınız" diye haykırdığımızda milletimizin bize gözyaşları ile eşlik etmesi bu irfanın sonucudur. Milyonlarca insan bayrağın indirilemeyeceğini, bayrağın indirilemeyeceğini söylerken bizim üzerimizdeki sorumluluğu da kat be kat artırmıştır. Bu vesile ile milletimizin ve devletimizin bekası için hayatlarını feda eden tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Değerli arkadaşlar, hiç şüphesiz hukuken AK Parti'den uzak olduğumuz dönemin en son ve en önemli sınaması 16 Nisan halk oylamasıydı. Türkiye bu halk oylamasına durup dururken gelmedi. Bu meselenin bir yönetim sistemi tartışması olduğunu hep söyledik. Güncel gelişmeler açısından bakarsanız 10 yıllık geçmişi var. Türkiye'nin parlamenter sistemi Osmanlı'da tercih edilmiştir. Cumhuriyet döneminde bu tercihte ısrar edilmiştir. Darbeler, muhtıralar, kaoslar içinde geçen bu uzun dönemi kimsenin dikensiz gül bahçesi gibi göstermeye hakkı yok. 2007 yılında sistem bir kez daha tıkandığında bu işin böyle gitmeyeceği anlaşılmıştır. 367 garabeti, amaçlananın tam aksi yönde ilerleyen bir sürecin başlangıcı olmuştur.
"Yüzde 51,4 AK Parti oyu değildir,
yüzde 48,6 da CHP oyu değildir"
Ülkemizde cumhurbaşkanları, darbe yönetimleri tarafından sembolik olmanın çok ötesinde yetkilerle teçhiz edilmiştir. Halk oylaması kampanyası boyunca dilimizin döndüğünde bu sistemin ne olduğunu milletimize anlatmaya çalıştık. 16 Nisan'da demokratik haklarını kullanan 50 milyon vatandaşımızın tamamına teşekkür ediyorum. Dünyada bu katılım oranının eşi benzeri yok. Anayasa değişikliğine "evet" diyerek bu tarihi dönüşüme katkı veren 25 milyon vatandaşıma şükranlarımı sunuyorum. "Hayır" diyenlere de demokratik haklarını kullanma younda gayret sarf ettikleri için teşekkür ediyorum. Bizim onlara şükranlarımız, herhalde onların da "evet" diyenlere şükranlarını gerektirir. Yüzde 51.4 bir AK Parti oyu değildir. Ama şunu da söyleyeyim, yüzde 48.6 da bir CHP oyu değildir.
"AİHM'in bu ülkenin
seçim işlerine karışma yetkisi yok"
Önümüzde yerel seçim var. Önümüzde parlamento ve başkanlık seçimi var. Orada her şey daha net ortaya çıkacaktır. Onun için Türkiye'de başvurulması gereken her yere başvuruyorlar. Yahu YSK nihai karar mercidir. Sen onunla tatmin olmuyorsun, AYM diyorsun. Oradan da umudunu kesiyorsun oradan AİHM'e gidiyorsun. Ya AİHM'in bu ülkenin seçim işlerine karışma yetkisi yok. Yenilen pehlivan yenilgiye doymuyor. Onun için sabırlı ol. Önümüzde 2019'da seçimler var, milletin gönlüne gir. Ama bunu yapmıyorlar, hala Türkiye'yi ne kadar Türkiye düşmanı varsa, terörist varsa onların kapılarına gidiyor. Onlarla kampanya yürütecek kadar düşüyor.
Durmayacağız, çat kapı yapacağız. Palası pulu olana gitmemize gerek yok. Bizimle yürüyenler asıl olarak yürüyenler onlar. Diğerlerini de dışlayalım demiyorum tabii. Onun için biz kura yapar gibi çat kapı gidelim. Bizi yanlış bilene doğrusunu da anlatalım. Özellikle gençlere ve kadınlara özel önem vereceğiz. Onun için kadın kollarımızın görevi çok çok daha ağır, çok çok daha önemli. Kadınların gönlünü fethetmek için ne yapılması gerekirse yapacağız. Ben de eşime ve Semiha Hanım'a teşekkür etmek istiyorum. Binali Bey'den geri kalmayalım.
Enflasyonu düşüreceğiz. Faizleri mutlaka aşağı çekeceğiz. Faiz, enflasyon bir sebep-netice meselesidir. Mevcut projeleri süratle tamamlayacağız, yenilerini süratle devreye sokacağız.
"Bu partiye sırtını dönüp de
iflah olan kimse görülmemiştir"
Terörle mücadele ve Suriye operasyonların yaşadığımız tecrübeler, savunma sanayinin kendi kendimize yetmemiz için önemli mesele olduğunu göstermiştir. Etrafımız ateş çemberiyle çevrilmiş, içerisinde de aynı görüntüyü ortaya çıkarmaya çalışanlara rağmen büyüme rakamlarımız ortada. Kardeşlerim, bizim sizlerle olan yol arkadaşlarımız pamuk ipliğine bağlı değildir. Bizim kardeşliğimiz, rüzgara göre yol değiştirmez. Bizim kardeşliğimiz ahiret kardeşliğidir, buna böyle bakacağız. Ama dava adamlığı da kolay değildir. Biz hor da olsa, öksüz de olsa bu davayı taşımaya razı olduk. Şimdi bunun hakkını hep beraber vermemiz lazım. Kimse bizi buna zorlamadı. Her birimiz kendi tercihimizle bu meşakkatli yola revan olduk. Er kişi niyetine musallada, doğrudan mezara. Bu ağır yükü çekemeyen, onları ademe takdir ediyor. Değerlendirmesini millete bırakıyoruz. Bu partiye sırtını dönüp de iflah olan kimse görülmemiştir.
İnşallah bundan sonraki çalışmalarımızda saflarımızı sıkılaştıracağız. Kaydedecek zamanımız yok. 2019'a kadar geçecek süreyi iyi değerlendirmemiz lazım. Halka ve hizmet yolunda Mevlam bize güç versin. Rabbim yol arkadaşlarımızı daim eylesin. Bu düşüncelerle konuşmamıza son verirken, aileme yeniden dönmenin heyecanı ve mutluluğu içerisinde hepimize sevgilerime, saygılarımı sunuyorum. Hepinizi Allah'a emanet ediyorum.
Binali Yıldırım'ın açıklamaları şöyle:
"Konuşmamın başında geçtiğimiz cuma günü kesin sonuçları açıklanan 16 Nisan halk oylamasının ülkemize, demokrasimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. 16 Nisan 2017, Türkiye'nin siyasi tarihinde cumhuriyetin ilanı kadar, çok partili hayata geçiş kadar iftiharla hatırlanacak, son derece anlamlı bir gündür. Bu günü anlamlı kılan aziz milletimizin iradesiyle güçlü iktidarı, demokrasiyi ve uzlaşmayı kurumsal hale getirmiş olmasıdır. Bunun için büyük bir kararlılıkla sandığa giden milletimizin her bir ferdine şükranlarımı sunuyorum. Bu vesile ile bugüne kadar ülkemizin kalkınması, gelişmesi yolunda hizmeti geçen, demokrasi mücadelemize katkı sağlayan herkese bir kez daha huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Onları hayır ile yad ediyorum. Dün ülkemizin dört bir yanında 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü kutladık. Emek terleriyle, akıl terleriyle bu ülkeye hizmet eden bütün çalışanlarımızı kutluyorum.
Her yerde barış ve kardeşliğin egemen olduğu bir ortamı yaşadık. Bütün sendika ve sivil toplum kuruluşu yöneticilerine sağ duyulu yaklaşımları için teşekkür ederim. dün buradan, vatandaşlarımızın huzurlu bir gün geçirmeleri için yoğun mesai yapan güvenlik güçlerimize teşekkür ediyorum. Helal kazancın karşılığını tam anlamıyla veren bir sistemi hayata geçirmenin mücadelesini veriyoruz. Türkiye'nin konuşma ile, uzlaşma ile çözemeyeceği hiçbir sorunu yoktur. Çalışanlarımızın beklentilerine hep kulak verdik, bundan sonra da istişare mekanizmalarını aktif kullanarak daha güzel günleri birlikte göreceğiz. Bundan zerre kadar endişem yoktur. Sayın Cumhurbaşkanım, bugün tarihi bir gün yaşıyoruz. Aziz milletimizin kararı doğrultusunda, ülkeyi yönetenlerin siyasetin üzerine görülmesi anlayışı sona ermiştir. Öncelikle AK Parti'nin kurucu lideri, sayın Cumhurbaşkanımızı yeniden aramızda görmekten grup olarak duyduğumuz mutluluğu ifade etmek isterim. Kendi kurduğunuz evinize, yuvanıza hoş geldiniz.Sefalar getirdiniz. Aslına bakarsınız ev sahibine "Hoş geldiniz" demeye de ihtiyaç yok. Bugün "Bu şarkı burada bitmez" diyerek millete hizmet yolunda sefere çıktığımız 2001 yılındaki kadar sevinçliyiz. AK Parti bugüne kadar milletin verdiği talimat dışına hiç çıkmadı. Bugün de anayasa değişikliği ile verdiği kararı yerine getirmek için burada, bir aradayız. Milletimiz, cumhurbaşkanımızın AK Parti'ye dönmesinin önündeki engeli tamamen kaldırmıştır. Milletimiz partisini, lideriyle buluşturmuştur.
"Sayın Cumhurbaşkanımızı
genel başkan adayı olarak teklif edeceğim"
AK Parti olarak 21 Mayıs'ta olağanüstü kongremizi yapmaya karar verdik. Sayın Cumhurbaşkanımızı genel başkan adayı olarak teklif edeceğim. Şüphesiz kararı kongre delegeleri verecektir. Şimdiden hayırlı uğurlu olsun. Bizler Türkiye'nin son 15 yılına damgasını vurmuş bir siyasi hareketin mensupları olarak bugün bir büyük mutluluğu yaşıyoruz. Geçmiş 15 yılda elde edilen tarihi başarıların ardından Türkiye'nin geleceğini inşa etmek üzere bugün saflarımızı sıklaştırıyor, gücümüzü tazeliyoruz. AK Parti hareketi, tek amacı ülkesine hizmet etmek için yola çıkan erdemlilerin kimliği olmuştur. Ülkesine hizmet eden her arkadaşımız, her kardeşimiz istikametini korumuştur. 15 yıl boyunca bayrak değişimleri olmuştur, ancak bayrağımız hiç yere düşmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti, en büyük saldırısına maruz kaldığı halde, demokrasi mücadelemizden alnımızın akıyla çıkmayı bildik. Büyük demokrasi mücadelemize azim ve kararlılıkla devam ediyoruz. Türkiye'de 15 yılda çok şey değişti ama bir şey hiç değişmedi. Değişmeyen, Türkiye'de sessiz devrimleri hayata geçiren, bu hareketin kurucusu sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın milletimizin gönlündeki yeridir. Türkiye AK Parti ile büyüdü. Şimdi Cumhurbaşkanımızın katılımıyla yeni bir neşe ile, yeni bir heyecan ile daha büyük başarılara imza atmaya hazırız. Sayın Cumhurbaşkanım, değerli yol arkadaşlarım. Bugün 16 Nisan'da ortaya çıkan milli iradeyi hayata geçirmek için atılan adım, aslında 2007 yılında yine milletin oyları ile kabul edilen cumhurbaşkanının halkın oyuyla seçilmesi kararını tamamlayan bir adımdır.
"Allah birliğimizi daim eylesin"
Buna karşı çıkanları millet onaylamadı. Sandıkta millet eliyle seçimle gelen ilk cumhurbaşkanı olma şerefini yaşadınız. İcra yetkisini cumhurbaşkanımıza vatandaşımız vermiştir. Vatandaşımız,hukukunu korusun diye anayasayı değiştirdi ve kendi iradesiyle yetkiyi cumhurbaşkanlığı makamına vermiştir. Artık ne cumhurbaşkanlığını ne siyaset kurumunu eski kavramlarla ifade edemeyiz. Bir partinin mensubu olmak, tüm vatandaşlarımızın hizmetinde olmanın önünde bir engel değildir. Siyaset yapmak, bütün vatandaşların hizmetinde olmak demektir. Siyaset kurumunun içinde olmak bizzat halkın denetiminde olmak demektir. Cumhurbaşkanımızın son 15 senede yaptığı her hizmet nasıl ki tüm vatandaşlarımız içinse, bundan sonra da öyle olacak. Bu sistem değişikliği yönetimde çift başlılığı ortadan kaldırmıştır. Ülkeye kalıcı istikrarı, sürekli iktidarı getirecek bir değişikliktir. Büyük bir uzlaşmanın kapısını da bu değişiklikle aralamış oluyoruz. Bu değişimi bütün unsurlarıyla, hazırlık sürecini tamamlayıp aşama aşama cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini uygulamaya geçireceğiz. Türkiye büyük bir enerji ile gelecek hedeflerine daha çok ulaşacak, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma gayretini gösterecektir. Birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimiz daha da muhekkem hale gelecektir. Sayın Cumhurbaşkanımız AK Parti çatısı altına dönüşünün hem ülkemize, hem partimize hayırlar getireceğine yürekten inanıyoruz. Allah birliğimizi daim eylesin.
15 yılda millet olarak pek çok zorlukla mücadele ettik. Allah'a şükür milletimizle birlikte bu zorlukların üstesinden gelmeyi başardık. Bunu milli iradeyi her şeyin üstünde tutarak gerçekleştirdik. Milletimiz bunu en son 15 Temmuz'da gerçekleşen hain darbe girişiminde canı, kanı pahasına ortaya koymuştur. Cumhurbaşkanımızın çağrısı ile aziz milletimiz meydanlara inmiş ve geleceğine, demokrasisine, iradesine sahip çıkmıştır. Bu acı tecrübeden hem milletimiz, hem devletimiz büyük dersler çıkarmıştır. 16 Nisan'da milletimizin verdiği karar da bu şuurun sonucudur. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile göreve gelen her iktidar, milletimizin yarısından bir fazlasının desteğini almak mecburiyetindedir. Bu her kesimden destek almak anlamı taşır. Yani Türkiye'nin bir olması, iri olması, hep birlikte Türkiye olmasının teminatı da cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olacaktır. Bu sistemde ileri ve güçlü demokrasi ortaya çıkacak, siyaset güç kazanacak, vesayet ortadan kalkacaktır. Milli iradenin en güçlü şekilde yönetime yansıması bu sistemle tamamen gerçekleşmiş olacaktır. Milletin dediği olacak, Türkiye'de güven ve istikrar teminat altına alınacaktır. Türkiye son 15 yılda siyasi istikrarla ekonomik istikrarı birlikte inşa etmiştir. Şunu net olarak gördük ki, ülkemizin büyümesini, gelişmesini istiyorsak en önemli görev, güven ve istikrar ortamının sürmesidir. Bu olmadan Türkiye'nin hedeflerini yakalaması asla mümkün değildir. AK Parti demokratik istikrarın da, ekonomik istikrarın da en büyük güvencesi olmuştur. Yatırımlarımız bütün hızıyla devam ediyor. Hiçbir yatırımımızdan şartlar ne kadar zor olursa olsun vazgeçmedik. Dev eserler bir bir halkımızın hizmetine girdi.
"Türkiye artık dünden bugün daha güçlüdür"
Türkiye artık dünden bugün daha güçlüdür. Birliğimiz ve beraberliğimiz çok daha güçlüdür. Hedeflerimiz büyüktür. Geleceğimiz bugünden daha aydınlık olacaktır. Cumhurbaşkanımızın kurucusu olduğu, mensubu olmaktan gurur duyduğum AK Parti'ye dönmesi hepimiz için yeni bir güç, yeni bir heyecan olmuştur. Bu heyecanı hisseden herkesi yürekten kutluyorum. Allah aramızdaki muhabbet bağını daimi kalsın. AK Parti bugüne kadar büyük heyecanlar yaşadı, ama bugün bir başka. 979 günlük hasret, vuslata dönüşüyor. Başımız dik, alnımız ak olmaya devam edecek. Sayın Cumhurbaşkanım, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini öngören değişikliğin hayata geçirilmesi için gösterdiğiniz gayret ve liderlik için grubum ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Tabii bu çalışmalarda en büyük fedakarlık ailede. Hanımefendiye de gösterdiği sabırdan dolayı teşekkür ediyorum. Aynı zamanda Semiha Hanım'a da gösterdiği fedakarlık için teşekkür ediyorum."
Ağustos 2014'te partisine veda etmişti
10 Ağustos 2014'te halkın oylarıyla cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, 27 Ağustos 2014'te yapılan AKP 1. Olağanüstü Büyük Kongresi ile genel başkanlığı Ahmet Davutoğlu'na devrederek partisine veda etmişti.
"Yeniden kavuşmak umuduyla"
diyerek ayrılmıştı
Olağanüstü büyük kongrede, partisine, "Adalet ve Kalkınma Partisini yani aşkımı, sevdamı, tutkumu, kavgamı da önce Allah'a, sonra sizlere emanet ediyorum. Yeniden görüşmek, yeniden kavuşmak umuduyla" sözleriyle veda eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 979 gün sonra yeniden kurucusu olduğu partiye katılmış oldu.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nden partililerin ve vatandaşların oluşturduğu konvoyla AKP Genel Merkezi'ne gelen Erdoğan, burada düzenlenecek AKP Grup Toplantısı'na da katılacak.