AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, “Hala Cumhurbaşkanı’nı tebrik etmeyen, her fırsatta Paralel Yapı’ya destek çıkan Haşim Kılıç’ın başkanlık yaptığı Yüce Divan’a güvenmiyoruz. Yargıda aklanan 4 bakan arkadaşımızı siyasi kararlar veren AYM’nin pençesine bırakmamız Paralel yapının zaferi anlamına gelir” dedi.
Sabah gazetesinden İsa Tatlıcan’a konuşan Metiner, “Bizim komisyonun oluşmasına evet dememiz siyaseten bir hataydı. O zaman bir tuzak kuruldu ve maalesef bu tuzağa düştük. 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonunun bir darbe teşebbüsü olduğunu hem de bu komisyonun kurulması gerektiğini söylüyorduk. Bu çelişkidir, ikisi bir arada olmaz” diye konuştu.
Metiner’in sözlerinden satırbaşları şöyle:
Hala Cumhurbaşkanı’nı tebrik etmeyen, her fırsatta Paralel Yapı’ya destek çıkan Haşim Kılıç’ın başkanlık yaptığı Yüce Divan’a güvenmiyoruz. Yargıda aklanan 4 bakan arkadaşımızı siyasi kararlar veren AYM’nin pençesine bırakmamız Paralel yapının zaferi anlamına gelir.
Çok açık ve net söyleyeyim. Bizim komisyonun oluşmasına evet dememiz siyaseten bir hataydı. O zaman bir tuzak kuruldu ve maalesef bu tuzağa düştük. 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonunun bir darbe teşebbüsü olduğunu hem de bu komisyonun kurulması gerektiğini söylüyorduk. Bu çelişkidir, ikisi bir arada olmaz. Bu konudaki görüşlerimi yetkili kurullarda söyledim ama böyle bir karar çıktı. Bence buna gerek yoktu. Arkadaşlarımızı gereksiz yere böyle bir tartışmanın içine attık. Ben arkadaşlarımızın böyle bir suçu işlediklerine inanmıyorum. Böyle bir suçu işlediklerini düşünsem bugün çok daha farklı konuşurdum. Suç işlemediklerine inandığımızı söyleyeceğiz, hem de takipsizlik verilen bir davadan dolayı Yüce Divan'da paralel unsurlarının önüne yem olarak atacağız.
Hem aklanmış olmaları anlamına geliyor hem de 17 ve 25 Aralık operasyonlarının bir darbe girişimi olduğu anlamına geliyor. Mahkeme dosyaya takipsizlik verirken bu darbe girişimine de vurgu yapıyor. Mahkeme takipsizlik verdiği halde, bizden 4 arkadaşımızı tarafsızlığını yitirdiği herkes tarafından kabul edilen Anayasa Mahkemesi'nin pençesine atmamızı bekliyorlar. Anayasa Mahkemesi'nden adaletli bir karar bekleyeceğiz, orada aklansın gelsinler diyeceğiz öyle mi? Bu kadar husumet dolu mahkemeye nasıl güveneceğiz?