Vatikan'ı içinde barındıran Roma'da ay başında ortaya çıkan afişler, sansasyonlara uzak olmayan Katolik Kilisesi için bile sıra dışı bir 'savaşın' ilanı gibiydi. İmzasız afişlerde, 'merhamet' mesajını şiar edinen Papa Francesco'nun asık suratlı bir fotoğrafının altında, Papa'nın Kilise içindeki tutucu kanada yaptığı 'kıyım' örnekleri sıralanarak "Hey France', merhametin nerede?" deniliyordu.
Bir gecede Roma sokaklarını donatan afişler, reform çabaları tutucu kanadın direnişiyle karşılaşan Papa Francesco'ya karşı isyan hareketinin artık yalnızca perde arkasından değil ulu orta yürütüldüğünün en gözle görünür kanıtıydı.
Başta Vatikan'ın özel bir statüye sahip olduğu İtalya olmak üzere Katolik dünyasında, bu isyanın arkasında kimler ve hangi gerekçelerin olduğu sorgulanıyor.
Papa'nın göçmenlere kucak açılması çağrısı, dinlerarası diyaloğa verdiği önem, din adamlarına fakir bir yaşam öğütlemesi ve kapitalizm eleştirilerinin yanı sıra Katolik Kilisesi'nin katı kurallarını gevşetme çabaları bazı çevrelerde rahatsızlığa yol açıyor.
Bundan yaklaşık 4 yıl önce Katolik Kilisesi'nin liderliğine, yüzyıllar sonra ilk kez Avrupa dışından bir Papa seçildiğinde Vatikan'da bazı taşların yerinden oynayacağının ilk işareti de verilmişti. Papa Francesco 13 Mart 2013'te göreve başlamasından itibaren Katolik Kilisesi'ni Avrupa odaklı olmaktan çıkarıp "dünyanın varoşlarına" yöneltmeye ağırlık verdi.
Papa'nın önceliklerinden biri, içine kapanık olmaktan kurtarıp Kilise'nin sokağa çıkmasını, bugüne kadar dışladığı kitlelere kucak açmasını sağlamaktı. "Bağışlayıcılık" ve "merhamet" mesajları veren Papa'nın tutucu kanadı en çok kızdıran hamlesi, boşanmış ve yeniden evlenmiş kişilerin de kiliseden dışlanmaması yönündeki reformu oldu.
Papa'nın geçen yıl yayımladığı Amoris Laetitia (Aşk Sevinci) adlı metinle, boşanıp yeniden evlenmiş kişilerin de komünyona kabul edilmesini istemesi, Kilise'deki tutucu kanat tarafından tepkiyle karşılandı.
Muhafazakar cephedeki 4 kardinal, yakın tarihte eşi görülmemiş bir hareketle geçen Kasım'da Papa'ya açık mektup yazarak bu maddeye dair "şüphelerini" dile getirdi ve sert bir tonla Papa'dan konuya açıklık getirmesini istedi.
Papa'ya karşı isyan olarak yorumlanan bu hareketin imzacıları arasında muhafazakar kanadın önde gelen isimlerinden ABD'li Kardinal Raymond Burke de bulunuyordu.
Papa'nın bu açık mektuba yanıt vermemesi üzerine, birkaç hafta önce bir "troll" eylemi düzenlendi. Vatikan'ın resmi yayın organı L'Osservatore Romano'nun profesyonelce hazırlanmış bir sahte baş sayfası Vatikan yetkililerine gönderildi.
Bu sahte gazetede Papa'nın sonunda 4 isyancı kardinale cevap verdiği yazıyordu. Sahte cevaplarsa ironik biçimde "Sic et non" (Latince 'evet ve hayır') şeklindeydi.
Aynı günlerde Roma sokaklarında beliren afişler de Papa'ya karşı bu girişimlerin münferit eylemler olmadığını, normalde perde arkasında yaşanan çatışmaların organize biçimde sokağa taşındığı izlenimi doğurdu.
İtalya'da sol ve laik kesimlerin Vatikan ve Papa'ya karşı eleştirilerine alışık olunsa da bu kez muhafazakar Katoliklerin Papa'yı protesto etmesi ve bu protestoların şekli İtalya'da büyük şok yarattı. İtalyan polisinin özel operasyonlar birimi afişleri kimin hazırladığını belirlemek için inceleme başlattı.
Papa'ya danışmanlık yapan 9 kardinalden oluşan Kardinaller Konseyi'nin geçen hafta bir açıklama yaparak "Papa'nın yanındayız" deme ihtiyacı hissetmesi de isyan hareketinin önemli boyuta ulaştığının bir başka kanıtı olarak yorumlandı.
İsyan hareketinin kim tarafından yönetildiği konusunda ise kimilerince "komplo teorisi", kimilerince ise "yeni dünya düzeni" olarak görülen bir iddia dikkat çekiyor.
Papa karşıtı cephenin en çok konuşulan ismi ABD'li Kardinal Raymond Burke'ün, ABD Başkanı Donald Trump'ın danışmanı Steve Bannon'la yakın olduğu, Papa'ya karşı isyanın arkasında Bannon liderliğinde Trump yönetiminin olduğunu savunanlar bulunuyor.
New York Times gazetesinin Roma büro şefi Jason Horowitz'in 7 Şubat'ta yayımlanan "Steve Bannon, savaşlarını başka bir etki merkezine taşıyor: Vatikan" başlıklı haberinde de bu iddiaya destek veren şu ifadeler yer aldı:
"Steve K. Bannon, Breitbart News'ün başında olduğu sırada, 2. John Paul'ün aziz ilan edilişini takip etmek ve yeni arkadaşlar edinmek üzere Vatikan'a gitti. Buluşulacak kişiler listesinin ilk sıralarında da, Papa Francesco ile açıkça çatışmış olan aşırı muhafazakar Amerikan Kardinal Raymond Burke yer alıyordu. Kardinal'in bekleme salonlarından birinde, dini heykeller ve kitaplarla dolu duvarlar arasında Kardinal Burke ve Bay Bannon ortak dünya görüşleri üzerinden bağ kurdu."
Her ne kadar Papa ve Trump, seçim kampanyası sırasında açıkça atışmış olsa, Papa göç karşıtı Trump için "Yalnızca duvarlar örmeyi düşünen biri Hristiyan olamaz" demiş olsa da bu teoriye mesafeli yaklaşanlar da bulunuyor.
İtalyan haftalık Pagina 99 gazetesinde Vatikan uzmanı Iacopo Scaramuzzi imzasıyla yayımlanan analizde şu ifadeler yer aldı:
"Francesco'ya muhalefetin arkasında Donald Trump'ın elinin olduğunu düşünmek kuvvetli bir hayal gücü gerektirir. Fakat şu da bir gerçek ki (Trump'ın) seçilmesinin ardından belli bir gerici Katolik kesim çatışmanın tonunu yükseltti. Hem Roma'da hem de okyanus ötesinde."
ABD'li Kardinal Burke ile İtalya'daki göç karşıtı, aşırı sağcı Kuzey Ligi lideri Matteo Salvini'nin ay başında özel bir görüşme yapması da bazılarınca "şer ekseni", "Papa'ya karşı Trump ekseni" olarak yorumlandı.
Katolik haber sitesi Crux'tan John Allen Jr. ise "Olanları açıklamak için şer eksenine ihtiyacımız yok" diyerek "Trump'ın desteğiyle Vatikan'da bir saray darbesi yapılmaya çalışıldığına kimse ciddi olarak inanmaz" diye yazdı.
Papa ise muhalafete, gerilimlere, meydan okumalara karşı huzurunu nasıl koruduğu sorusuna, "Sakinleştirici ilaç kullanmıyorum! İtalyanların bu konuda güzel bir tavsiyesi var: Huzurlu yaşamak için sağlıklı bir oranda kayıtsızlık şart" diye yanıt verdi.