Katolik Kilisesi lideri Papa Francesco ilk kez bir talk-show programına katıldı ve özel hayatından uluslararası gündem maddelerine kadar birçok başlıkta soruları yanıtladı. Papa programda, küçükken büyüyünce kasap olmayı istediğini de açıkladı.
İtalyan kamu yayıncısı Rai'de yayımlanan popüler "Che tempo che fa" (hava nasıl) isimli programın dün akşamki bölümünde Papa Francesco ile yaklaşık bir saatlik bir söyleşi de yer aldı. Papa, sunucu Fabio Fazio'nun "Çocukken büyüyünce ne olmak istiyordunuz?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Şimdi söyleyeceğim şey sizi şaşırtacak: İlk istediğim meslek kasaplıktı. Neden mi? Çünkü büyükannemle ya da annemle alışveriş yapmaya gittiğimde kasabın belinde bir çantası olduğunu ve aldığı paraları oraya koyduğunu görüyordum. Bu yüzden kasap olmak istediğimi söylüyordum, çünkü çok paraları vardı."
İzleyicilerin kahkahalarla karşıladığı bu sözlerin ardından Papa, anne tarafının İtalya'nın Cenova kentinden gelmesi ve bu kent halkının "cimrilikle" anılmasına atıfta bulundu ve "Köklerimin Cenova'dan geldiği anlaşılıyor. Cenovalılar paraya biraz düşkündürler" dedi.
"Aziz değilim, arkadaşa ihtiyacım var"
Papa, kendisinden önce bu görevde bulunanların aksine Papalık Sarayı'nda değil, Vatikan'daki bir konuk evinde yaşamayı seçmesini de insan içinde olma ihtiyacıyla açıkladı:
"Benim arkadaşlara ihtiyacım var. Papalık evinde yaşamamamın sebeplerinden biri bu. Önceki papalar azizdi, ben o kadar aziz değilim, benim insani ilişkilere ihtiyacım var. Bu yüzden Santa Marta otelinde kalıyorum, başka insanları görüp konuşuyorum, arkadaşlarımı görüyorum. Arkadaşlıklar bana güç veriyor. Az ama gerçek arkadaşlarım var."
Müzik zevkinden de bahseden Papa Francesco, klasikler ve tangodan hoşlandığını söyledi. Arjantin'in başkenti Buenos Aires'te doğan Papa, gençliğinde tango yapmış olmasıyla ilgili olarak da "Tango yapmayan bir Buenos Airesli gerçek Buenos Airesli değildir" dedi.
Türkiye-Yunanistan sınırında ölen göçmenler
Papa, yaklaşık dokuz yıldır sürdürdüğü bu görevi boyunca en sık değindiği konulardan biri olan göç meselesiyle ilgili açıklamalar da yaptı.
Geçen hafta Türkiye-Yunanistan sınırında donarak ölen göçmenlerle ilgili bir soru üzerine Papa, "Bu kayıtsızlık kültürünün bir göstergesi" dedi.
Yemen'de yıllardır süren savaşları, 2015'te cansız bedeni Bodrum'da sahile vuran Suriyeli bebek Alan Kurdi'yi de hatırlatan Papa, savaşların ve silah ticaretinin insanlardan daha önemli sayılmasını şu sözlerle kınadı:
"Bu bir sınıflandırma sorunu. Savaşlar ilk sırada geliyor, insanlar ikinci sırada. Çocuklar, göçmenler, yoksullar, yiyecek yemeği olmayanlar alt sırada geliyor… Oysa bir yıl silah üretilmese tüm dünyaya yiyecek ve ücretsiz eğitim sağlanabilir."
Libya'da "toplama kampları"
Göç konusunda Avrupa'ya da eleştiriler yönelten Papa, Akdeniz'i aşarak bu kıtaya ulaşmaya çalışan göçmenlerin kabul edilmemesini eleştirdi. Afrika ülkelerinden Libya'ya, oradan da Avrupa'ya gitmeye çalışan göçmenlerin bu yol boyunca büyük acılar çektiğini vurguladı ve "Göçmenlere yapılan bir suç" dedi. Papa, şöyle devam etti:
"Libya'da insan kaçakçılarının toplama kamplarında -evet toplama kampı, bu ifadeyi ciddi olarak kullanıyorum- çektikleri acıların görüntüleri var. Sonra da Akdeniz'i aşmak için hayatlarını riske atıyorlar. Ardından da zaman zaman geri çevriliyorlar. Yerel yetkililer 'Hayır, buraya gelmeyin' diyor. Liman arayarak dönüp duruyorlar. Ama geri dönmeleri ve denizde ölmeleri isteniyor. Bu, bugün oluyor!"
"Akdeniz bugün Avrupa'nın en büyük mezarlığı haline geldiyse oturup düşünmemiz lazım."
Papa öte yandan her ülkenin kabul edebileceği göçmen sayısını belirleme hakkı olduğunu, ancak Avrupa Birliği'nin iş birliği içinde bu sorunu çözebileceğini vurguladı.
Papa, göçmenlerin her zaman kabul edilmesi ve topluma entegre edilmesi gerektiğini belirtti.
Rai3 kanalında yayımlanan ve Papa'nın konuk olduğu program yaklaşık 7 milyon izleyiciye denk gelen yüzde 25.4 reyting aldı. Sosyal medyada da program 674 bin etkileşim yarattı.
Öte yandan bazı sosyal medya kullanıcıları programda Papa'ya Katolik Kilisesi'ndeki cinsel taciz skandalları, kadınların kilisedeki rolü gibi konularda "zor sorular" sorulmamasını eleştirdi.