Gündem

Pandora Papers'tan Yalıkavak Marina da çıktı

Belgeler, devlet arazisindeki işletmenin offshore firmalar arasında gidip geldiğini gösteriyor

11 Aralık 2021 07:46

Pelin Ünker / Serdar Vardar

DW Türkçe'nin yaptığı araştırmaya göre, 2007 yılında Türkiye vatandaşlığına geçip Gurbanoğlu soyadını kullanmaya başlayan Azerbeycan asıllı iş adamı Mubariz Mansimov, Türkiye'de en az 23, Malta'da ise en az 67 firma kurdu. Firmaların kuruluş, satış, el değiştiriş ve kapanış hikayeleri dikkat çekici ayrıntılarla dolu. Kamuoyunun uzun bir süredir tartıştığı Yalıkavak Marina'yı işleten Bodrum Yalıkavak Turizm ve Yat Limanı Yatırım ve Ticaret şirketinin hikayesi de bunlardan biri.

Bodrum Yalıkavak Marina'nın adı, organize suç örgütü lideri olmakla suçlanan Sedat Peker'in Mayıs ve Haziran ayında yaptığı açıklamalarla gündeme gelmişti. Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ı Gülen yapılanması davasında ceza alıp tahliye edilen Palmali Holding'in sahibi Mansimov'a "kumpas kurmakla" suçlayan Peker'in iddiasına göre Ağar, Mansimov'u tehdit ederek Bodrum'daki Yalıkavak Marina'ya el koymuştu. Ağar da Sözcü gazetesine Marina ile ilgili yaptığı açıklamada "Ben olmasam mafya çökerdi" ifadesini kullanmıştı. O sırada Ağar Bodrum Yalıkavak'ın Yönetim Kurulu Başkanı, oğlu AKP Millletvekili Zülfü Tolga Ağar ise Yönetim Kurulu Üyesi'ydi. Tolga Ağar, Temmuz 2018'de milletvekili olarak göreve başlamadan beş gün önce şirketin yönetim kurulundan istifa etmiş ancak iki ay sonra, 27 Eylül 2018'de görevine geri dönmüştü. Peker, daha sonra yeni bir iddia daha ortaya atarak Marina'da ayrıca akaryakıt istasyonu işleten Mehmet Ağar'ı mazot kaçakçılığıyla suçlamıştı. İddiaları yalanlayan Mehmet Ağar ve oğlu Tolga Ağar mayıs sonunda şirket yönetiminden ayrıldı.

Mansimov marinanın hisselerini nasıl aldı?  

Bodrum Yalıkavak'ın hikâyesi ise aslında 1995 yılında Cefi Jozeh Kamhi'nin katıldığı bir ihaleye kadar gidiyor. Bir dönem DYP milletvekilliği de yapan Cefi Jozeh Kamhi, 1995 yılında kendi deyimiyle 17 bakanlıktantoplam 12 bin 208 imza alarak Bodrum'un el değmemiş koylarından birini Milli Emlak'tan 49 yıllığına kiralıyor. Kamhi, Akdeniz fokunun uğrak yerlerinden biri olması nedeniyle çevrecilerin karşı çıkmasına rağmen 1997 yılında Bodrum Yalıkavak Turizm Yat Limanı firması üzerinden bölgeyi büyük bir yat limanına dönüştürmeye başlıyor.

2009 yılının Mart ve Nisan aylarında ise Mubariz Mansimov ise Türkiye'de iki adet şirket kurdu: Palmali Otelcilik Turizm ve Acentelik Limited (POTA) ve Palmali Otel İşletmeleri Yatırım ve Turizm Limited (POİYT).

POTA, 10 Mart 2009'da 3 milyon TL sermaye ile İstanbul'da kuruldu. Şirket hisselerinin yüzde 100'ü Mansimov'a aitti. POİYT ise 28 Nisan 2009'da RSR Holding ortaklığında kuruldu. Şirketin hisse dağılımı, 7 Mayıs 2010 tarihli sicil kayıtlarına yüzde 50 RSR Holding, yüzde 50 POTA olarak yansıdı.

Mansimov, bu şirketleri kurarken basında çıkan haberlere göre Profilo Holding'in sahibi ve PORTBODRUM firmaları ile Bodrum Yalıkavak Turizm ve Yat Limanı firmalarının kurucusu Cefi Jozef Kamhi iflas etmek üzereydi. O döneme kadar marinaya 52 milyon dolar yatırım yaptığını belirten Kamhi, marinanın değerinin en az 80 milyon dolar olduğunu belirtiyordu. 

Fakat dönemin turizm haber sitelerinde çıkan haberlere göre marinanın hisseleri Mubariz Mansimov'a 13 Aralık 2010'da 42 milyon dolar karşılığında satıldı.  

Alizade'nin ilk ortaklığı 2010'da 

Pandora Papers sızıntılarında da adları geçen Kamhi Ailesi'nden Cefi Jozef Kamhi, Bodrum'daki Yalıkavak koyunu işletme hakkını elinde bulunduran firmadaki hisselerinin bir kısmını Mübariz Mansimov'a, geri kalanını da RSR Holding ile Mansimov'un ortağı olduğu POİYT şirketine sattı.

DW Türkçe'nin incelediği belgelerde Bodrum Yalıkavak Turizm ve Yat Limanı firmasının satışı sonrası hisse dağılımı ile ilgili birbiriyle çelişen belgeler olsa da Ticaret Sicil Gazetesi'nde şirketin yüzde 90 hissesinin POİYT şirketi ve Mubariz Mansimov'a geçtiği görülüyor.

Pandora Papers belgelerine göre POİYT'nin yüzde 50 hissesine sahip RSR Holding ise bir vergi cenneti olan Singapur'da offshore servis sağlayıcısı AsiaCiti Trust üzerinden 2007 yılında kuruluyor. Sahibinin Azerbaycan vatandaşı Anar Alizade olduğu holding, aslında yine Alizade'ye ait olan Birleşik Arap Emirlikleri'nde kurulu Sirius Consultancies FzE adlı şirketin iştiraki.  

Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR'ın CEO'su Rövnek Abdullayev'in kuzeni olan Alizade, üst düzey yetkililerle akrabalık ilişkisini gizlemek için Aliyev olan soyadını Alizade olarak değiştirmişti. Soyadı değişikliği sızdırılan RSR belgelerine de yansıdı. Belgelere göre 8 Ocak 2014'te Alizade soyadının bankaya "uygun bir şekilde" bildirilme kararı alındı. Alizade'nin 2013'te Türk vatandaşı olduğu ve Arda Akın ismiyle bir pasaport daha aldığı da iddia ediliyor.

Şüpheli hisse devri

 DW Türkçe'nin incelediği belgelere göre, 17 Mart 2011'de ise RSR Holding, Bodrum Yalıkavak'taki marinanın işletme hakkına sahip olmasını sağlayan POİYT hisselerini yine Mansimov'un sahibi olduğu Malta merkezli firması Palmali Marina Holding Company Limited firmasına devrediyor. Alizade, yani RSR Holding'in POİYT'deki hisselerini neden Yalıkavak'taki marina devralındıktan üç ay sonra Mansimov'a sattığı ise meçhul.

Böylelikle POİYT şirketinin tamamı Mansimov'un kontrolüne geçerken hisse dağılımı yüzde 50 İstanbul merkezli POTA, yüzde 50 Malta merkezli Palmali Marina Holding oluyor. 

POİYT şirketinin hisse dağılımının önemli olmasının sebebi, Bodrum Yalıkavak Turizm ve Yat Limanı firmasındaki hisseleri.

Birkaç ay sonra 7 Temmuz 2011'de Mansimov hisse dağılımında yeniden değişikliğe giderek POİYT şirketinin yüzde 99,997'lik kesimini Palmali Otelcilik Turizm ve Acentelik Limited (POTA)'ya devrederken, firma adına işlem yapabilmesi için Palmali Şirketler Grubu Finans Direktörü Nuray Nurcihan Perker'e hisselerin yüzde 0.003'ünü devrediyor. Böylelikle Yalıkavak Limanı'nın kontrolü artık büyük ölçüde POTA şirketine geçmiş oluyor.

Bundan sonra Mansimov hem kendi ismiyle hem de sahibi olduğu POİYT ve POTA firmalarıyla kontrol ettiği Bodrum Yalıkavak Turizm ve Yat Limanı Yatırım ve Ticaret şirketinin yönetim kuruluna Fatih Berber, Alaattin Aykaç ve Mehmet Erçil gibi daha sonra kendisini Gülen yapılanması mensubu olduğu suçlamasıyla ihbar edecek Palmali Holding çalışanlarını atıyor.  

RSR Holding ortaklığa geri dönüyor

Üç hafta sonra 29 Temmuz 2011'de Mansimov, bu kez Bodrum Yalıkavak limanını işleten POİYT'in sahibi olan POTA'nın hisse dağılımında değişiklik yapıyor. 

Belgelere göre o zamanki değeri 31.400.000 TL olan POTA şirketinin hisselerinin yarısını Malta'daki şirketi Palmali Marina Holding'e devrederken yarısını da kendi üstünde tutuyor.

Tam 6 ay sonra 27 Şubat 2012'de ise Mansimov, RSR Holding'den alıp Malta'daki şirketine devrettiği Yalıkavak Marina'yı kontrol etmesini sağlayan POTA şirketi hisselerinin yarısını RSR Holding'e tekrar satıyor. Alizade, Singapur'daki şirketi üzerinden Yalıkavak Marina'ya yeniden ortak oluyor.

Devlet arazisini offshore firma işletiyor 

Böylece devlet arazisi üzerindeki işletmenin hisseleri şüpheli bir şekilde offshore firmalar arasında gidip geliyor.

Avrupa polis teşkilatı EUROPOL'a göre vergi cennetlerinde açılan firmalar, genellikle vergiden kaçınmanın yanı sıra kara para aklamak için de kuruluyor. Offshore şirketler kurmak yasa dışı olmasa da etik olarak tartışmalı. Kamu malı olan devlet arazilerindeki işletmelerin offshore şirketlere aktarılması ise bu devri daha da tartışmalı hale getiriyor. 

DW Türkçe'nin ulaştığı Pandora Papers belgelerine göre RSR Holding, POTA'nın yüzde 50 hissesi için Mansimov'a ait olan Malta'daki Palmali Marina Holding'e 43.750.000 ABD Doları ödüyor. Bu alımı için RSR Holding adına sözleşmeye imza atan kişi ise Agshin Salimov. Azerbaycan vatandaşı Salimov aynı zamanda SOCAR Petkim'in satış müdürü.

11 Nisan 2012 tarihinde Bodrum Yalıkavak Turizm ve Yat Limanı şirketine, Mansimov'un sekiz kardeşinden biri olan ve sonradan davalık olacakları Marif Mansimov, şirketi "en geniş manasıyla temsil etmesi" için müdür olarak atanıyor. 

Alizade 2015'te "tam yetki sahibi"

Yaklaşık dokuz ay sonra 11 Ocak 2013 tarihinde de Mansimov, Bodrum Yalıkavak Turizm ve Yat Limanı şirketinin yönetim kurulundan istifa ediyor. Yerine Mehmet Sertaç Şevki Demirtaş atanıyor. 9 Nisan 2014'te ise Mehmet Ağar'ın oğlu AKP Elazığ milletvekili Zülfü Tolga Ağar da yönetim kurulu üyesi oluyor.

28 Nisan 2015 tarihinde Bodrum Yalıkavak'ın hisselerini elinde bulunduran Mansimov ve RSR Holding ortaklığındaki POTA şirketinde imza yetkilerinin değiştirilmesi kararı alınıyor. 

POTA'ya ait Palmali Otel İşletmeleri Yatırım ve Turizm (POİYT) şirketinin müdürleri ve imza yetkileri de 13 Mayıs 2015'te alınan kararla değiştiriliyor. Böylece RSR Holding'in sahibi Alizade, Mansimov ile ortak olduğu iki firmada da tam yetkiye sahip oluyor.

Değeri 51 milyon Euro

Mansimov'un Palmali Marina Holding şirketinin ismini andıran yine Malta merkezli "Palmarina Holding Limited" adında başka bir şirket, Alizade'nin Bodrum'daki marinada tam yetkili olmasından yaklaşık sekiz ay sonra 14 Ocak 2016'da kuruluyor. 

Şirketin sahibi Mubariz Mansimov değil, Anar Alizade'nin Birleşik Arap Emirlikleri'nde kurduğu Aspect Consultancies F.Z.E adlı şirket. Bir ay sonra, 5 Şubat 2016'da ise Bodrum Yalıkavak limanındaki hisselerin sahibi POTA, bütün hisselerini yeni kurulan "Palmarina Holding Limited"e aktarıyor. Böylelikle Mansimov'un Bodrum Yalıkavak Marina ile ilişkisi bitmiş oluyor.

Malta'daki "Palmarina Holding Limited" şirketi aynı hafta Mansimov'un sahibi olduğu Istanbul Edition Hotel'i de bünyesinde bulunduran "Palmali Emlak Geliştirme Otelcilik ve Turizm" şirketinin de yüzde 50'sini alıyor. Geri kalan yüzde 50'si ise RSR Holding'e devrediliyor. 

Hisse devirlerinin ardından Malta merkezli "Palmarina Holding Limited" şirketinin ismi "Yalıkavak Holding Limited" olarak değiştiriliyor. DW Türkçe'nin incelediği belgelere göre 2018 yılında firmanın varlıklarının toplam değeri 51 milyon euro iken aynı tarihte RSR Holding'in varlıkları 151 milyon dolar olarak kayıtlara geçiyor.

Mubariz Mansimov ise eski çalışanları tarafından dolandırıldığını iddia ediyor. Mansimov, bunun üzerine Marina'nın değerinin 220 milyon dolar olduğunu ancak 31 milyon dolar ödendiğini belirterek Palmarina Holding ve RSR Holding'e önce Bodrum'da ardından İstanbul'da dava açtı. İki dava da Mansimov'un aleyhine sonuçlandı. Alizade, Mansimov'un eski çalışanı ve CEO'su Alaattin Aykaç ile eski yöneticileri Ali Kemal Çelikten ve Mehmet Ercil beraat etti. Karar istinafa gitti.

Yıldırım Demirören döneminde Türkiye Futbol Federasyonu  Dış İlişkilerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyeliği de yapan Alaattin Aykaç'ın Palmali Holding'den ayrıldıktan sonra Ali Kemal Çelikten ile offshore firmalar kurdukları basına yansımıştı.

Eylül 2018'de Yalıkavak Marina'nın yönetim kurulu başkanı olan İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ise Sözcü Gazetesi'ne yaptığı açıklamada, Marina'nın yüzde 100 hissesi için belirlenen 220 milyon dolarlık değerin brüt değer olduğu söyledi. Bu rakamdan 82 milyon dolar olan şirket borçlarının düşüldüğünü, kalan 138 milyon dolarlık değerin de yüzde 10'unun Mehmet Mustafa Ergen'e ait olduğunu ifade eden Ağar, Mansimov'dan RSR Holding'e devredilen yüzde 45'lik hisselerin değerinin 62 milyon dolar olduğunu bundan Mansimov'un borçlarının düşüldüğünü ve tarafların yaklaşık 33 milyon dolarlık ödeme üzerinde anlaştığını aktardı.

Aceleyle artırılan sermaye

Marina satışının yanı sıra hisse dağılımıyla ilgili yaşanan hukuki problemler de belgelere yansıdı.

Buna göre Mansimov, Bodrum Yalıkavak Turizm ve Yat Limanı şirketini aldıktan sonra 15 Temmuz 2011'de yapılan yönetim kurulu toplantısında firmanın ciddi bir iflas tehlikesi altında olduğunu belirterek sermaye artırımına gitmek istedi. Fakat Cefi Jozef Kamhi'nin eski ortaklarından ve şirketin hali hazırda hissedarlarından Mehmet Mustafa Ergen'in avukatı, taraflarına yeterince bilgilendirme yapılmadığını belirterek sermaye artış talebinin "azınlık hissesine sahip ortakların haklarını kullanamamalarına yönelik bir girişim" olduğu gerekçesiyle sermaye artırımına muhalefet etti ve öncelikle "şirketin mali verilerinin ortakların denetimine açılmasını" talep etti. 

Sermaye artırımı öncesi 700 milyon hissesi olan şirketin 70 milyon (yüzde 10) hissesini elinde bulunduran Mehmet Mustafa Ergen, Mansimov'un yapmak istediği sermaye artırımı sonrasında 7 milyar hissenin 70 milyonuna sahip olacak, payı yüzde 1'e düşecekti. DW Türkçe'nin incelediği evraklarda Mehmet Mustafa Ergen'ın bu itirazı sonrasında sermaye artırımının durdurulması için bir dava da açtığı ortaya çıktı. Fakat Pandora Papers belgelerine göre Mansimov'un şirketleri, böyle bir dava yokmuş ve dava sonuçlanmadan önce sermaye artırımı yasal bir şekilde onaylanmış gibi işlem yaptılar.

 

Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın yaptığı açıklamalarla kamuoyunda ilk defa duyulan Mehmet Mustafa Ergen, Bodrum Yalıkavak Turizm ve Yat Limanları Yatırım A.Ş'nin ana hissedarı olduğu 2003 yılında Cefi Jozef Kamhi tarafından İstanbul'da PortBodrum adıyla kurulan beş farklı şirkette de yönetim kurulu başkan yardımcısı görünüyordu.

Bitmeyen varlık transferleri

Mansimov her ne kadar kamuoyunda daha fazla Yalıkavak Marina ile ilişkilendirilse de dünyanın en zenginlerinin yer aldığı Forbes 500 listesine girmesini sağlayan işi gemicilik. Azerbaycan Devleti petrol şirketi SOCAR ve Rus enerji devi Lukoil ile uzun vadeli taşımacılık anlaşmaları yapan Mansimov, Hazar Denizi ve Karadeniz'de Azeri ve Rus petrollerinin büyük bir kısmını taşıyordu.

Ancak siyasi ilişkilerini kullanarak aldığı uzun vadeli sözleşmelerle şirketlerini hızla büyüten Mansimov'un yaptığı bu anlaşmaları kaybetmesi de hızlı oldu. Rus petrol şirketi Lukoil'e bağlı Litasco, 2015'te Palmali Denizcilik ile aralarındaki sözleşmeyi feshetti. Palmali Denizcilik, aralarındaki sözleşmeyi bitim tarihinden önce fesh ettiği için Lukoil'e tazminat davası açsa da dava reddedildi. Mansimov, Palmali'nin yükümlülüklerini ihlal ettiği gerekçesiyle 2018'de SOCAR ve SOCAR Grubu'na ait şirketler tarafından açılan davalar sonucu ise 2020'de 49,5, 2021'de 240 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum edildi.

Türkiye'de de iktidarla iyi ilişkiler içerisinde olan Mansimov, iddiaya göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın isteğiyle Türk vatandaşı olmuştu. 2014'te Erdoğan'ın kardeşi Mustafa Erdoğan, oğlu Necmettin Bilal Erdoğan ve eniştesi Ziya İlgen'in ortak olduğu BMZ Group Denizcilik Şirketi'nin 10 adet gemi alımı için Palmali'den kredi aldığı, şirketin daha sonra bu gemileri Palmali'ye kiraladığı haberlere yansımıştı. 

 Avrupa araştırmacı gazetecilik ağı olan EIC tarafından 2017'de yayınlanan Malta Files ise Mansimov'un, Erdoğan'ın ailesiyle offshore şirketler üzerinden ticari ilişkileri olduğu iddialarını gündeme getirmişti.

İlk şirketini 1998'de kurdu

Mansimov, Türkiye'deki ilk şirketini 27 Ekim 1998'de "Palmali Gemi Hizmetleri ve Acentelik" adıyla kurdu. Gemicilik faaliyetlerini bu şirket üzerinden yürütüyordu. Fakat 29 Aralık 2009'da "Pal Gemi Hizmetleri ve Acentelik" adında bir firma kurup toplam değeri 7.842.659,68 TL (o zamanki değeriyle 5 milyon 280 bin dolar) olan 12 adet mal varlığını ayni sermaye olarak bu şirkete aktardı. Bu varlıklar arasında Türkiye'den beş, Rusya'dan dört, Ukrayna ve Gürcistan'dan da birer firma var.

Farklı ülkelerde şirketlerine dava açılırken Mansimov, Türkiye'de yeni şirketler kurmaya devam etti. Belgelere göre Mansimov, Türkiye'de Palmali adındaki son şirketini 28 Mayıs 2018'de kurdu. Bu işlemler bitmeyen bir sermaye ve varlık transferine işaret ederken 7 Ekim 2021 tarihli kararla Mansimov'un Türkiye'deki mal varlıklarına el konuldu.

Gülen yapılanmasına üyelikten yürütülen soruşturma kapsamında 15 Mart 2020'de gözaltına alınan Mansimov, 17 Mart'ta tutuklandı. Önce ev hapsine çevrilen tutukluluk hali, beş yıllık cezasının onanmasından sonra İstanbul sınırlarını terk etmemek kaydıyla adli kontrol tedbirine dönüştürüldü.

Yalıkavak Marina'dan açıklama 

Avukatları aracılığıyla ulaştığımız Mübariz Mansimov, DW Türkçe’nin sorularını yanıtsız bıraktı. Yalıkavak Marina ise çeşitli dallarda yatırımları bulunan özel bir uluslararası sermaye şirketinin yatırımı olduğunu belirtirken şirket politikası gereği gizli finansal bilgileri açıklamalarının mümkün olmadığına işaret etti.

Yalıkavak Marina aynı zamanda medyada yer alan haberlerin hiçbirinin gerçeği yansıtmadığını belirtip bu konularla ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti yargı mercilerine intikal eden davaların tamamının şirketlerinin lehine sonuçlandığını bildirdi.