Balyoz Darbe Planı davasında 20 yıl hapis cezası alan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, yeni çıkan ‘Sözde Darbe Günlükleri’ kitabında soruşturmayı yürüten Savcı Zekeriya Öz ile sorgu sırasındaki diyalogları yazdı.
Milliyet gazetesinden Musa Kesler’in haberine göre, Özden Örnek, sorgudaki en ilginç anı şöyle anlattı: “Öz damdan düşer gibi ‘Konçerto nedir?’ diye sordu. Kulaklarıma inanamadım. Tekrar etmesini istedim. Soru aynıydı. Öz’ün suratına baktım. Acaba beni mi sınıyor yoksa müzik kültürü mü yok diye. O zaman elindeki bir kâğıttan bana gösterdi. Telefonlarım dinlenmişti. Aytaç Yalman Paşa beni bir sebeple aramış ve konuşmuşuz. Ben de sonunda ‘Endişelenmeyin, konçertoya devam’ demişim. Onlar ise bunu bir eylemin kod adı zannetmişlerdi. Sarıkız, Alabanda, Yakamoz gibi herhalde”
Balyoz Darbe Planı davası sonucunda 20 yıl hapis cezasına çarptırılan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, önceki gün piyasaya çıkan ‘Sözde Darbe Günlükleri’ adlı kitabında, 5 Aralık 2009’da “Darbe Günlükleri” soruşturması kapsamında verdiği ifadenin ayrıntılarını anlattı.
Örnek, Nergiz Yayınları’ndan çıkan 302 sayfalık kitabında “Darbe Günlükleri”ne ilişkin iddialara da cevap verdi. Kitapta yer alan ayrıntılardan anlaşıldığına göre, İstanbul’dan görevsizlik kararıyla Ankara’ya gönderilen ve halen açık olan “Darbe Günlükleri soruşturması” kapsamında eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına ve emekli Oramiral Özden Örnek’in telefonları dinlenmiş. Kitaptan bölümler şöyle:
‘Günlük tutmadım’
“Üç komutan; Aytaç Yalman, Halil İbrahim Fırtına ve ben, 5 Aralık 2009 günü saat 09.45’te Beşiktaş Adliyesi’nde buluştuk. Saat tam 10.00’da üçümüzü de ayrı ayrı odalara davet ettiler. Benim gittiğim odada Başsavcıvekili Turan Çolakkadı, Cumhuriyet savcıları Fikret Seçen ve Zekeriya Öz vardı. (...) Savcılara öncelikle benim ne günlüklerden ne de SDG (Sözde Darbe Günlüğü) haberim olmadığını ve görmediğimi söyledim. Öncelikle merak ettikleri konu günlük tutup tutmadığımdı. Kısa ve kesin olarak ‘hayır’ dedim. İlaveten ‘Ben öğrencilik ve gemi komutanlığım sonuna kadar olan yaşantımı (1957-1981) yazdım. Ortada günlükler diye yazılmış bir metin yoktur. Onun için 2001 yılında yazmaya başladım ve 2007 yılı başında bitti. Günlüklere dayansaydı, bir ayda yazardım’ dedim. Bunun üzerine Sayın Çolakkadı ‘Okul anılarınız çok ayrıntılı, günlük tutmadan bu kadar ayrıntı yazılamaz’ dedi. (...) Başsavcıvekili’nin söylediği sözleri yadırgamadım. Ama herhalde beni deniyorlar diye düşündüm. Onlara günlük tutmadığımı ama okul anılarımı yazdığımı söyledim.”
Savcıdan AB sorusu
“Cumhuriyet Savcısı Fikret Seçen, ‘Sizler Avrupa Birliği’ne karşıymışsınız’ dedi. Bunun üzerine ‘Orada bir dakika durun’ dedim. ‘Aramızda hiç kimse AB’ye girmeyelim demedi, bizim istediğimiz AB’ye girerken başımızın dik olsun, başkalarının her istediğini değil, evrensel normlara göre ne yapmamız gerekiyorsa onu yapan bir ülke olalım’ şeklindeydi. Kıbrıs’la ilgili Annan Planı hakkında ‘Ona da karşıymışsınız?’ diye soruldu. ‘Biz plana karşı değildik; sadece hangi derogasyonların nasıl konacağı üzerinde hem kendi aramızda hem de hükümetle uyuşmadığımız noktalar vardı, bu da çok doğaldır’ dedim.”
‘Müzik kültürü mü yok’
“Sorgulama devam ederken yanımda oturan Savcı Zekeriya Öz damdan düşer gibi ‘Konçerto nedir?’ diye sordu. Önce kulaklarıma inanamadım. Acaba yanlış mı duydum diye tekrar etmesini istedim. Soru aynıydı: Konçerto nedir? Bir an Zekeriya Öz’ün suratına baktım. Acaba beni mi sınıyor yoksa müzik kültürü mü yok diye, bu kez ben sordum. O zaman elindeki bir kâğıttan bana gösterdi. Telefonlarım dinlenmişti. Çok doğaldı. Aytaç Yalman Paşa beni bir sebeple aramış ve konuşmuşuz. Ben de sonunda ‘Endişelenmeyin, konçertoya devam’ demişim. Sayın Öz belki de Yalman’ın aynı zamanda müzisyen olduğunu bilmiyordu. Ben de bu kelimeyi ‘Siz konçerto dinlemeye devam edin’ anlamında söylemiştim. Onlar ise bunu bir eylemin kod adı zannetmişlerdi. Sarıkız, Alabanda, Yakamoz gibi herhalde.”
‘Bamya’ diyalogu
“Benzer bir olayı ‘bamya’ kelimesinde yaşadım. Dinlenen bir telefon konuşmasında, Mart 2009’da avukatıma ‘Size bamya gönderiyorum, hemen buzluğa koyun’ demişim.
Manavgat’ta bir evimiz var. Oranın bamyasını ben çok severim. Eşim, Eylül aylarında bir miktar alır ve dondurur. Bütün sene de yeriz. Avukatımın bamya sevdiğini bildiğimden telefonda kendisine söylemişim. Bamyanın dondurulduğunu bilmeyenler, mart ayında bamya olmaz, bu kod isimdir diye düşünmüşler. Soruyu bana Zekeriya Öz sormuştu, ‘Bu soruyu bana değil; bamya seven avukatıma sorun o anlatsın’ dedim.” “Merak ettiğim için Zekeriya Öz’e sordum: ‘Siz el koyduğunuz harddisk, CD vesairenin imajlarını el koyarken mi alıyorsunuz, yoksa sonra mı?’ Bana ‘Emniyette aldırıyoruz’ diye cevap verdi. Ben de ‘Ama bu yasadan farklı, neden böyle yapıyorsunuz’ dedim. ‘Para ve zaman...’ diye yanıt verdi.”