Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt, bugünkü yazısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür AŞ.’nin hazırladığı “İstanbul Öyküleri” adlı derleme kitap için kendisinden istediği öyküyü, sözleşme imzaladıktan sonra yayımlamama kararı aldıklarını açıkladı. Söğüt, "Siyasal İslamcıların tepkisini çekecek bir metin neden tehlikeli bulunur?" diye sordu.
Yazısına, “Otosansür, sansürden daha tehlikelidir” diyerek başlayan Söğüt, “Eğer bu aslında sadece beni değil tüm ülkeyi ilgilendiren meseleyi kendime saklarsam ısrarla savunduğum etik değerleri boşa çıkaracak bir tavra sığınmış olacağım. Mesleği gereği bu tip konularda net olmak gibi bir sorumluluk taşıdığını düşündüğüm insanların reddetmesini erdem saydığım otosansürün zehrini, güncel politik kaygılar nedeniyle solumuş bulunacağım. Bunca zamanı bu meseleyi yazıp yazmamam gerektiğini düşünerek geçirmiş olmamdan bile açıkçası utanç ve öfke duyuyorum” ifadelerini kullandı.
Söğüt söz konusu olayı yazısında şöyle anlattı:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Kültür AŞ’nin hazırladığı ‘İstanbul Öyküleri’ adlı derleme kitap için belediye bünyesindeki yayınevinin editöründen gelen istek üzerine, şehir temalı bir öykü yazdım. Şimdiye kadar yazdığım tüm öyküler ve şimdiye kadar yazdığım tüm köşe yazıları gibi sert, politik, sorgulayıcı, öfkeli ve kışkırtıcı bir konusu ve dili olan bir metin... Meselesi iktidar tarafından yapılan şehircilik talanının ve İslami politik inadın mimari nişanelerinden biri olan Taksim Cami. Ve öykünün o kitapta yayımlanmasına dair bir de sözleşme imzaladık.
Evvelsi gün yayınevi editöründen bir telefon geldi. Editör, son derece kibar ve mahcup bir tonda, bu öyküye kitapta yer veremeyeceklerini söyledi. Konu hassastı, bu tür meselelerde Belediye Başkanı’nın üzerine çok geliniyordu ve belediye yayını olan bir öykü derlemesinde böyle bir metnin bulunması sorun yaratacaktı.
‘Tamam’ dedim, ‘çıkarın kitaptan.’ Editör onun yerine başka bir öykü vermemi istedi. ‘Ben bu öyküyü sizin neden kitaptan çıkarmak istediğinizi anlıyorum ama doğru bulmuyorum. Eğer öykümü sizin kaygılarınız yüzünden değiştirirsem otosansür uygulamış olurum. Keşke siz de böyle bir konuda kendinize o otosansürü uygulamasanız’ dedim.”
Söğüt, yaşanan olayla ilgili şu soruları gündeme getirdi:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yayımladığı bir öykü kitabında, siyasal İslamcıların tepkisini çekecek bir metnin olmasını neden tehlikeli bulur?
Muhtemel eleştiri ya da saldırılar karşısında dimdik durup, yayınlarında her türlü fikre, bakış açısına, ideolojiye ve ifade özgürlüğüne alan tanımakla sorumlu olduğunu göğsünü gere gere söylemeyi neden tercih etmez?
İktidarın kuşandığı silahları, dayattığı tabuları nasıl olur da baştan kabul eder?
En önemlisi de neden oy aldığı kesimin haklarını korumaktan vazgeçip, ona oy vermeyen kesimin hassasiyetleri üzerine ürkek bir refleks inşa eder?
Yazının tamamını okumak için tıklayın.