Hapiste 375. günü tamamlayan ve hâlâ savcının iddianamesini yazmadığı Osman Kavala’nın avukatları bugün İstanbul’da Hill Otel salonlarında bir basın toplantısı düzenledi ve gazetecilere 'Kavala Davası'nın bilinen ve bilinmeyenlerini anlattılar.
Dosya üzerinde gizlilik kararı bulunduğundan herhangi bir belge ya da bilgi varsa bile ulaşamadıklarının altını çizen avukatlardan İlkan Koyuncu, sorunun iddianamenin gecikmesi olmadığını, asıl sorunun gerekçe göstermeksizin tutukluluk halinin devam ettirilmesi olduğunu belirtti.
Gizlilik kararı yüzünden gerek Osman Kavala, gerekse savunma avukatları dosyaya ulaşamıyor ve Kavala’nın ne ile suçlandığı ya da suçlanacağı konusunda somut bilgi edinemiyorlar. Ancak gizlilik kararı AKP medyası için geçerli değil. AKP medyasında Kavala’nın 'ABD'li istihbaratçı Henri Barkey ile toplam 93,5 saat görüştüğü, Gezi direnişinin finansörü ve yöneticisi olduğuna' dair uzun ve ayrıntılı haberler yayınlandı.
Kavala’nın bir diğer avukatı Profesör Köksal Bayraktar bu haberlerin tümünün asılsız olduğunu ve sorgu sırasında bu tür sorular yöneltilmediğini belirtti ve “Savcı şu anda hâlâ delil arıyor” diye ekledi.
Duruşmaya baro avukatı
Basın toplantısında bugüne kadar pek bilinmeyen bazı küçük ama önemli ayrıntılar da açıklandı. Mesela 22 Ekim 2017’de gözaltına alınan Osman Kavala 7 gün sonra, 1 Kasım 2017 geceyarısında savcılığa götürüldü ve 2 Kasım sabaha karşı saat 04.00’te ifadesi alındı. Ardından tutuklama istemi ile Sulh Ceza Hakimliği'nde yargıç önüne çıkarılan Kavala hakkında tutuklama, dosya hakkında da gizlilik kararı verildi. Yasal süreye uyularak yedi gün sonra 9 Kasım’da tutuklama kararına savunma avukatlarınca itiraz edildi. İtiraz tam 24 gün sonra mahkemede görüşüldü ve reddedildi; böylece tutuklama kararı kesinleşti.
Ancak bu aşamada benzeri hemen hiç görülmemiş bir uygulamaya tanık olundu. İtirazın görüşüldüğü duruşmada Kavala’nın avukatlarına haber verilmedi, ancak yasa gereği bir avukat bulunması gerektiğinden mahkeme Baro’ya talepte bulundu. Duruşmada, hem dosya hem de süreç hakkında hiçbir bilgisi olmayan bir avukat Kavala’yı temsil etti. Avukatın bu duruşma sırasında “Müvekkilimin söylediklerinin tümüne katılıyorum” dediği öğrenildi. Oysa müvekkil Osman Kavala duruşmada hazır bulunmamış ve dolayısıyla hiçbir şey söylememişti.
Anayasa Mahkemesi'nin buzdolabı
Tutuklama kararının kesinleşmesinden sonra Kavala’nın avukatları 27 Aralık 2016’da Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak tutuklama kararına itirraz ettiler. Anayasa Mahkemesi başvuruyu kabul etti ancak o gün bugün dosyayı ele almadı. Görüşüne başvurduğumuz Ankara’da yüksek yargı muhabirliği yapan bir gazeteci bu durumu, “Bazı dosyalar Anayasa Mahkemesinin buzdolabına konuyor” sözleriyle açıkladı.
Anayasa Mahkemesi'nden de bir sonuç alınamayınca Kavala’nın avukatları 6 Nisan 2018’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) buşvurdular. AİHM bu başvuruyu 24 Ağustos’ta ele aldı ve “Öncelikle ele alınması gereken bir dosya” olarak niteledi. Bu öncelik, AİHM’in Türkiye’ye 10 Ocak 2019’a kadar itiraza ilişkin cevaplarını mahkemeye iletmesi için süre tanıması anlamına geliyor.
Oya Baydar: Dava hukuki değil siyasal
Osman Kavala davası ile ilgili süreci ayrıntılı olarak sergileyen savunma avukatları İlkan Koyuncu, Deniz Tolga Aytöre ve Profesör Köksal Bayraktar’ın dosya hakkında gizlilik kararı bulunduğu için çok sınırlı bilgiler aktarabildikleri ve çok ihtiyatlı bir dil kullandıkları basın toplantısının sorular bölümünde gazeteciler dışında başından beri Kavala davasını izleyen Yurttaş Girişimi adına söz alan yazar Oya Baydar, davanın hukuksal değil siyasal bir dava olduğunun gözden kaçırılmaması gerektiğini vurguladı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yargı kararı olmaksızın Kavala hakkında iddialar ve suçlamalar yöneltmesini örnek olarak gösterdi.
Basın toplantısı, Profesör Köksal Bayraktar’ın “Hukukta temel ilke fiilden faile gidilmesidir. Oysa Kavala davasında failden fiile gidiliyor. O yüzden iddianame yazılamıyor ve savcı hâlâ delil toplamaya çalışıyor” sözleri ile son buldu.