T24 - ABD'deki Ulusal Kamu Radyosu (NPR), Orta Doğu'nun "en vahim su krizi" ile karşı karşıya olduğu, bu durumun bölgede "yıkıcı sonuçlara" yol açabileceği yorumunda bulunuldu.
Radyonun "Orta Doğu'daki Su Krizi Mutsuzluk ve Belirsizlik Getiriyor" ve "Su Kıtlığında Araplar ve Türkler Arasında Tansiyon Eğilimi Artıyor" başlıklarıyla iki bölüm halinde yayımlanan haberinde, üst üste üç yaz boyunca bölgede yeterli yağışın görülmediği, bu nedenle Irak, Suriye ve Türkiye'nin güneydoğusu ile Lübnan'da çiftlik arazilerinin kuruduğu belirtildi.
"Son yıllarda görülen kıtlıklar ile Dicle ve Fırat nehirleri üzerine kurulan barajlar yüzünden, Orta Doğu on yıllardan beri en vahim su kriziyle karşı karşıya" yorumunda bulunulan haberde, "Türkiye'nin Dicle ve Fırat nehirleri üzerinde kurduğu dev baraj şebekesinin su kaynaklarını yüzde 50 oranında düşürdüğü" şeklindeki Suriye ve Irak'ın iddialarına yer verildi. Haberde, Türkiye'nin "herkes için yeterli derecede suyun olduğu, ancak Suriye ve Irak'ın kendi paylarına düşen suyu israf ettiği" yolundaki görüşüne de işaret edildi.
Habere göre, Suriyeli ekonomist Nebil Sukkar, "Türkiye ile ilişkilerimizin kötü olduğu zamanlarda, anlaşmaya rağmen suyun akış miktarını düşürdüler. Ama şimdi Allah'a şükür, Türkiye ile mükemmel ilişkilerimiz var ve umut ediyoruz ki, suyun kesildiğini bir daha görmeyeceğiz" dedi. Sukkar, su kıtlığında Suriye'nin rolüne de değinerek, suyun "savurganca" idaresi ve modası geçmiş ziraat teknikleri değiştirilmedikçe, "işlerin düzelmeyeceğini" kaydetti.
Orta Doğu'da su konusunda uzman Colorado Maden Okulu profesörü Hüseyin Ameri ise Türkiye'nin açıklamalarına yönelik olarak, "Türkler kısmen haklı" dedi.
Fırat ve Dicle nedeniyle Türkiye süper güç
Fırat ve Dicle nehirleri nedeniyle Türkiye'yi "süper güç" olarak nitelendiren Ameri, "su kıtlığının Suriye ve Irak'ta Türklere karşı duyulan kızgınlığı artırdığını" savundu. Ameri, "Nihayet, yıllar süren gerginlikten sonra, bölgesel su idaresi konusunda bir anlaşmanın işaretleri görünüyor. Suriyeliler, Türkler ve Iraklılara, bir araya gelerek Dicle ve Fırat nehirlerinin idaresinde tek bir ekosistem gibi işbirliği yapmalarını tavsiye ediyorum. Bu, tarım ve sulama konularında yeni bir düşünce biçimini gerektiriyor" dedi.
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Gün Kut da Arapların şikayetlerini "Suyu israf etmeyi bırakırsanız, herkes için yeterli derecede su olacak" sözlerini eleştirdi.
Gün Kut bölgedeki ülkelerin suyun etkin kullanımına yatırım yapması ve daha da önemlisi, Fırat ve Dicle nehirlerinin bölgesel idaresi konusunda sanki sınırlar yokmuş gibi bir anlaşmaya varması gerektiğini kaydetti.
Türkiye'nin bu teklifi, Arap komşularıyla ilişkilerinin geliştiği bir dönemde yinelediğinin belirtildiği habere göre, Suriye ile ilgili blog yazıları kaleme alan Amerikalı akademisyen Josh Landis, kıtlığın Irak ve Suriye'nin istikrarını tehdit ettiğini söyledi.
'Su gücü ve Yeni Osmanlıcılık'
NPR'ın haberinde, Osmanlı İmparatorluğu'nun Fırat ve Dicle nehirlerini kontrol ettiği zamanlardan geçildiğine dikkat çekilerek, "Türkiye'nin Orta Doğu'ya yönelik açılımı bazen 'yeni Osmanlıcılık' olarak niteleniyor. Bu yeni yaklaşım, komşuları ticari bağlar, doğal gaz ve petrol boru hatları ve ortak elektrik şebekesiyle bağlamayı da içeriyor" denildi.
Öte yandan, haberde kuraklık nedeniyle 800 bin kişi geçim kaynağını kaybettiği, bunların kentlere yönelmesi nedeniyle Suriye ve Irak'ta yerlerinden edilmiş insanlardan oluşan "su mültecisi" adlı yeni olgunun oluşumuna neden olduğu belirtildi.