Gündem

Orhan Duru'nun resmi, hatıraları eşliğinde TGC Basın Müzesi'ne asıldı: "Gazeteciliği bırakacağım; herkes bize 'sen' diye hitap ediyor, bir tek Ecevit hariç..."

22 Kasım 2022 15:25

TGC Basın Müzesi’nin Portreler Salonu’nda gazeteci-yazar Orhan Duru’nun yağlı boya tablosu 75. tablo olarak yer aldı. 

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Çemberlitaş’taki Basın Müzesi’nin içeriğini zenginleştirmeye devam ediyor. Gazetecilik tarihine emeği geçmiş ve iz bırakmış gazetecilerin tablolarından oluşan Portreler Salonu’na 75. tablo olarak Orhan Duru’nun tablosu eklendi. Tablo Ressam Faruk Kutlu tarafından yapıldı.

Orhan Duru’nun tablosu dün düzenlenen törenle Basın Müzesi’nin Portreler Galerisi’ndeki yerini aldı. Törene TGC Başkanı Turgay Olcayto, Genel Sekreter Sibel Güneş, Genel Sekreter Yardımcısı Niyazi Dalyancı, Denetim Kurulu Başkanı Mustafa Bakacak, Orhan Duru’nun eşi TGC üyesi Sezer Duru, Ressam Faruk Kutlu, Sakıp Sabancı Müzesi Müdürü Nazan Ölçer, TGC Müdürü Cem Çapanoğlu, Müze Müdürü Saadet Altay, Müze Müdür Yardımcısı Nedim Kavuk ile TGC üyeleri katıldı.

Törenin açılış konuşmasını TGC Başkanı Turgay Olcayto yaptı.

"Türkiye’ye bir takım ilkleri getiren insandı"

Turgay Olcayto konuşmasında şu görüşlere yer verdi:

“Keşke ölümler olmasa. Başka bir deyişle sevdiklerimiz ölmese. Orhan Duru Babıali de sonradan tanıdığım Ankaralı bir gazeteciydi. İstanbul'a geldikten sonra zaman zaman beraber olurduk. Bende çok derin iz bıraktı. Çok sevdiğim bir arkadaşımdı. Son derece alçak gönüllüydü. Kendisiyle beraber çalışan gazeteciler özellikle yöneticilikteki başarısını belirtirlerdi. Bunun dışında Türkiye’nin usta kalemlerinden biriydi, iyi bir öykü yazarıydı. Türkiye’ye bir takım ilkleri de getiren insandı. Mesela bilim-kurgu sözcüğü de ilk defa Orhan Duru’dan geçmiştir edebiyatımıza. Bir kitabını karıştırırken okuduğum bir olayı paylaşmak istiyorum. Arkadaşlarına 'ben bu mesleği bırakacağım' demiş. Herkes 'ya sen çok başarılısın neden' demişler. Orhan Duru 'Herkes bize sen diye hitap ediyor bir tek Ecevit hariç' demiş. Hepinize katıldığınız için teşekkürlerimi sunuyorum. Orhan bizimle hep yaşayacak, eserleriyle yaşayacak.”

"Türkçeye üslubuyla gerçekten çok büyük yenilikler getirmiştir"

TGC üyesi ve Orhan Duru'nun eşi Sezer Duru ise törende “Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'ne böyle güzel bir tören hazırladığı için başta Sevgili Başkanımız Turgay Olcayto olmak üzere çok teşekkür ederim" diye başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu tabloyu yapan sanatçı Faruk Kutlu’ya da çok teşekkür ediyorum. Sanat tabii ki Orhan Duru'nun ve benim yaşamımda çok önemli bir rol oynadı. Ben Orhan'ı gazetecilikten çok iyi bir yazar olarak sevmişimdir. Çünkü o Türkçeye üslubuyla gerçekten çok büyük yenilikler getirmiştir. Yapı Kredi Yayınları bütün eserlerini yeniden basacak. Benim için yazar Orhan Duru her zaman çok önde gelmiştir. Tekrar hepinize teşekkür ederim.“

"Bizim meslekte vicdan sahibi olmak, ne yazık ki artık müzelik oldu"

TGC Genel Sekreter Yardımcısı Niyazi Dalyancı ise törende şöyle konuştu:

“Benim de çok sevdiğim bir insandı Orhan Duru. Zaman zaman birlikte çalıştık. Bulamadığım bir fotoğrafımız var. 1974 Kıbrıs Çıkartması sırasında Başbakanlık önünde Ecevit’in ‘ordularımız Kıbrıs’a çıkartma yapıyor’ dediği açıklama sırasında. Ben Orhan Duru’yu Ferit Edgü ve Demir Özlü ile birlikte geçirdiğim günlerden, gittiğimiz konserlerden ve Beykoz’da balığa çıktığımız tekneden anımsıyorum.

Birçok gazeteci genç arkadaştan onun idareci olarak methini duydum. Özellikle kibarlığından ve vicdanlı olduğundan söz ettiler. Bizim meslekte vicdan sahibi olmak, insanlara değerini vermek ne yazık ki artık müzelik oldu. İnşallah bir gün bir araya gelip onun öykülerini okusak ne iyi olur.”

"Bütün resimlerini tek tek inceledim"

Tabloyu yapan ressam Faruk Kutlu ise konuşmasında duygularını şöyle dile getirdi: “Benden Orhan Duru’nun portresinin yapılması istendiğinde bütün resimlerini tek tek inceledim. Ama kafama bir şey yatmadı. Çünkü çizim için bir öykü gerekiyordu. Sonra Basın Müzesi Müdürü Saadet Altay bana tanıdığı Orhan Duru’yu anlattı. Kafamda bir resim oluşmaya başladı. Daha sonra Hürriyet arşivinden Orhan Duru’nun mavi çizgili bir gömlekle çekilmiş fotoğrafını buldum. Tabloda gömleğin rengini beyaza çevirdim. Ve en son kendisini anma gecesinde hasta yatağında gördüğüm fotoğrafından çok etkilenerek bu portreyi yaptım. Ne mutlu beğendiyseniz.”

Tören toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.

Orhan Duru kimdir?

1933 yılında İstanbul’da doğdu. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi ve World Press Institute of USA’dan mezun oldu. Gazeteciliğe 1961yılında Ulus Gazetesi’nde başladı. Mesleğini Cumhuriyet, Milliyet, Güneş ve Hürriyet gazetelerinde sürdürdü. Muhabir, parlamento muhabiri, haber müdürü ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı.

Öykü ve deneme yazarlığının yanı sıra tiyatro uyarlamaları da bulunan Duru'nun ilk öyküsü, 1953 yılında Küçük Dergi'de yayımlandı. Mavi, Evrim, Yeni Ufuklar, Pazar Postası, Yelken ve Dost dergilerindeki yazılarıyla dikkat çeken Duru, Ağır İşçiler adlı öyküsüyle 1970 TRT Sanat Ödülleri Yarışması’nda Başarı Ödülü kazandı. Orhan Duru ayrıca İngilizce science-fiction sözünü Türkçe'ye bilim-kurgu olarak tercüme eden, kullanan ve bu sözcüğü Türkçe'ye kazandıran kişidir. Bu kullanım daha sonra Türk Dil Kurumu tarafından resmîleştirildi. Sürekli Basın Kartı sahibi de olan Duru 25 Ocak 2009’da İstanbul'da vefat etti.

Orhan Duru'nun yayımlanmış eserlerinden bazıları; Bırakılmış Biri, Denge Uzmanı, Ağır İşçiler (1974),Yoksullar Geliyor (1982), Şişe (1989), Bir Büyülü Ortamda (1991), Kısas-ı Enbiya (1979), Kıyı Kıyı Kent Kent (1977), Hormonlu Kafalar (1992), İstanbulin (1995), Küp (2008),

Yaptığı çeviri ve uyarlamalardan bazıları; O Pera'daki Hayalet, Sierra Madre'nin Hazineleri (B. Traven'den), Gizli Tarih (Prokopius'tan), Çağdaş Fizikte Doğa (Werner Heisenberg'den), Durdurun Dünyayı İnecek Var (1968-Antony Newley ve Leslie Bricuss'tan), Sınırdaki Ev (1970-Slawomir Mrozek'ten), Üzbik Baba (1990 - Alfred Jarry'nin Kral Übü'sünden)