Deniz Feneri e.V. davasında yolsuzlukla suçlanan RTÜK Başkanı Zahid Akman ve Kanal 7’nin sahibi Zekeriya Karaman’ın malvarlığına ilişkin araştırma başlatılmıştı. Bu araştırma hâlâ sonuçlanmadı. Ama Türkiye’deki Deniz Feneri’nin Baykal ve CHP’ye açtığı davanın ilk celsesinde Baykal’ın malvarlığının araştırılması kararı çıktı.
'Yargı her şeyi sorabilir'
Fener eksik evraka takıldı
Almanya’daki Deniz Feneri e.V.’nin Türkiye uzantılarına ilişkin Ankara’da yürütülen soruşturmada, RTÜK Başkanı Zahid Akman ve Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman gibi isimlerin ekonomik ve sosyal durumlarına ilişkin araştırma, uzun süreye rağmen sonuçlanmadı.
Akman’a kaplumbağa hızı
Almanya’da 18 Eylül 2008’de sonuçlanan yargılamanın ardından 8 Eylül 2008’de İşçi Partisi’nin suç duyurusu üzerine dosya Türkiye’de de soruşturma açılmasının yolu açılmıştı. İstenen dosyalar ise tam 170 gün sonra 24 Şubat 2009’da Ankara’ya ulaşabilmişti. O günden bu yana dosyanın tercümesi yapılırken, suç duyurusunda adı geçen Akman ve Karaman’ın da aralarında bulunduğu kişilerin ekonomik ve sosyal durumlarıyla ilgili MASAK (Mali Suçlar Araştırma Kurulu), SPK (Sermaye Piyasası Kurulu) gibi yerlerden yanıt henüz ulaşmadı. Bu soruşturmanın dışında adli yardımlaşma kapsamında Almanya, Deniz Feneri e.V. İle ilgili ikinci bir soruşturmada yine aralarında Akman ve Karaman’ın da bulunduğu 16 kişi hakkında bilgi talebiyle bir dosya daha gönderdi. Bu dosyada da şirket ortaklıkları, parmak izleri, mal varlıkları gibi konularda bilgi istendi. Ancak bu dosyayla ilgili de bir işlem gerçekleştirilmedi.
Baykal’a tek celsede karar
Bu süreçte CHP Genel Başkanı Baykal ve partisi hakkında, yaptığı açıklamalarda Almanya’daki Deniz Feneri e.V. ile Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’ni ilişkilendirdiği iddiasıyla 1 milyon TL tazminat istemli dava açıldı. Ankara 2’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki duruşmada CHP ve Baykal’ın avukatı Ahmet Çörtoğlu sunduğu dilekçede, Baykal ve parti yöneticilerinin kamu yararı gözeterek, Deniz Feneri e.V. hakkında Almanya’da açılan davanın iddianamesi, dosya içindeki resmi belgeler ve kesinleşen gerekçeli mahkeme kararına dayanarak açıklamalarda bulunduklarını söyledi. Dilekçede, “Davacı, Almanya Deniz Feneri e.V. için söylenen sözleri, açıklanan görüşleri, kamuoyunu aydınlatma amaçlı verilen bilgileri tamamıyla kendisine söylenmiş gibi üzerine almakta ve kendisini Almanya Deniz Fenerinin yerine koyarak, onunla özdeşleşerek cevap vermektedir” denildi.
Türkiye’dekiyle ortak reklam
Almanya’daki Deniz Feneri e.V.’nin, davacı dernekle eş zamanlı kurulduğu ve 1999’da faaliyete geçtiği belirtilen dilekçede, şu görüşler savunuldu: “Tüm tanıtımlar ve reklamları Türkiye’deki Deniz Feneri gibi Kanal 7’den yayınlanmış, ortak reklam spotları kullanılmıştır. Dahası, logosu ve ismi Türkiye’deki Deniz Feneri ile aynıdır. Türkiye’deki dernek, isim hakkıyla ilgili Almanya’daki derneğe karşı hiçbir işlem yapmamıştır. Vatandaşların kafasında kargaşa varsa bu isim ve markayla ilgili bir sorundur. Almanya’daki dernek için söylenen sözlerin, Türkiye’deki Deniz Fenerini çağrıştırmasından Baykal ve CHP sorumlu değildir. Almanya’daki dava sonucunda, asıl suçlularınTürkiye’de olduğu, yardım için toplanan paraların Türkiye’ye aktarıldığının tespit edilmesi üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca da soruşturma başlatılmıştır”
Polis Baykal’ın evine gidecek
Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması için müzekkere yazılması için süre verilmesi karar verilerek duruşma ertelendi. Müzekkere yazıldıktan sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Baykal’ın ekonomik ve sosyal durumunu araştırmak için ikametgahının bulunduğu yerdeki karakola yazı yazacak. Polis, Baykal’a giderek ekonomik ve sosyal durumuyla ilgili sorular soracak. Bu sorular “eğitim, meslek, aylık gelir, oturduğu evin kendisine ait olup olmadığı, üzerine kayıtlı taşınmazlar ve banka hesaplarını” kapsayacak. Baykal, dilerse bu sorulara yazılı yanıt vereceğini de bildirebilecek.
Malvarlığı niçin araştırılacak?
Tazminat davalarında davacı ve davalıların ekonomik ve sosyal durumlarının araştırılması bütün davalarda uygulanan bir usul kuralı olarak yerleşmiş durumda. Bunun iki temel nedeni var: İlki, davalının haksız bulunup tazminata mahkum edilmesi halinde hakkaniyete uygun bir tazminata mahkum edilmesini sağlamak. Yoksul bir kişinin mahkum olacağı tazminat ile zengin birinin mahkum olacağı tazminat “hakkaniyet” ilkesi gereği aynı olmuyor. Davacının ekonomik-sosyal durumunun araştırılması ise bu tür tazminat davalarının bir zenginleşme aracı olarak kullanılmasının önüne geçilmesi için araştırılıyor.