Gündem

Ölüm orucundaki Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek: Bu, büyük adaletsizliklere ve alçaklıklara duyulan öfkenin geldiği en yüksek hal

02 Mart 2020 14:50

Ölüm orucundaki Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek, Grup Yorum yöneltilen baskı politikasına son vermek için açlık ölüm orucuna başladıklarını hatırlatarak, "Bu bir mecburiyet meselesi değil. Bu, büyük adaletsizliklere ve alçaklıklara duyulan öfkenin geldiği en yüksek hal. Çok öfkeliyiz, kabul edemiyoruz" dedi. Gökçek ve ölüm orucundaki diğer grup üyesi Helin Bölek'e refakat eden Yurdagül Gümüş, Gökçek ve Bölek'in direnç ve kararlılıklarının çok yüksek olduğunu belirterek, "Bu kadar ağır tabloya ancak inancı ve kararlılığı olan insanlar katlanabilir" dedi.

Grup Yorum’un iki üyesi, sanat faaliyetlerini özgürce yapabilmek talebiyle ölüm orucunda. Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Grup Yorum’un pek çok üyesi gözaltına alınarak tutuklandı. Grup üyeleri “terör listeleri”ne alındı. Grubun çalışmalarını yaptığı İdil Kültür Merkezi defalarca basıldı ve konserleri yasaklandı. Yürütülen kampanyalara, basın açıklamalarına ve tepkilere rağmen taleplerine ilişkin herhangi bir adım atılmaması üzerine grup üyeleri İbrahim Gökçek ve Helin Bölek, ölüm orucuna başladı. Bugün, İbrahim Gökçek’in ölüm orucunun 259’uncu, Helin Bölek’in ölüm orucunun ise 256’ıncı gününde

“Gri liste” ile aranan Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek, 26 Şubat 2019 günü İdil Kültür Merkezi’ne yapılan bir baskınla gözaltına alınarak tutuklandı. Hapishanedeyken, Grup Yorum’a yönelik baskılara karşı başlattığı açlık grevi eylemini yine hapishanedeyken ölüm orucuna çevirdi. Ölüm orucunda uzun süre geçirmesine ve çeşitli sağlık problemleri yaşamasına rağmen geçtiğimiz haftalarda İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasında tahliye edilmeyen Gökçek hakkında Adli Tıp Kurumu “Hapishanede kalamaz” raporu verdi. Gökçek, bu rapor üzerine tutuklu bulunduğu Silivri Kapalı Hapishanesi’nden tahliye edildi. 

8 Ağustos 2017’de spor salonundan gözaltına alınarak tutuklanan Helin Bölek, bir diğer Grup Yorum üyesi Bahar Kurt ile birlikte tıpkı İbrahim Gökçek gibi Grup Yorum’a yönelik baskılara karşı açlık grevi eylemini tutuklu bulunduğu Balıkesir L Tipi Hapishanesi’nde başlattı. Bölek, açlık grevine başlamasından sonra tahliye edildi ancak tahliye olduktan sonra da eylemini sürdürdü. Daha sonra da açlık grevi eylemini ölüm orucuna çevirdi. 

Grup Yorum üyeleri İbrahim Gökçek ve Helin Bölek, Küçük Armutlu’daki Direniş Evi’nde eylemlerini beraber sürdürüyor. Gazete Yolculuk'tan Buse Söğütlü ve Metin Coşkun'a konuşan İbrahim Gökçek neden eylemde olduklarını şu sözlerle anlattı:

“Taleplerimiz aynı. Kültür merkezimiz basılmasın, üyelerimiz serbest bırakılsın, özgürce sanat yapabilelim. Biz bir sabah kalktık ve kendimizi arananlar listesinde bulduk; bunu istemiyoruz. Hakkımızdaki davalar düşürülsün çünkü hepsi asılsız. Bunun gibi gerekçelerle bizi suçladılar, hapse attılar. Biz bunların kaldırılmasını istiyoruz. Bunlar için uzunca bir süre kampanya yürüttük.

“Ben 2019 yılına kadar dışarıdaydım; sonra beni de tutukladılar. Ben bu sürede peyderpey iyice özgürlüklerim kısıtlanır hale getirildim. Arananlar listesinde olmama rağmen ben dışarıda da geziyordum yani 2018’e kadar. Hiç hareketsiz hale getirdiler daha sonra ve ben de gizlilik hakkımı kullandım. Yunanistan’da Mikis Theodorakis, Şili’de Pablo Neruda… Bütün ustalar faşizme karşı gizlilik haklarını kullanmışlardır. Niye kabul edelim? Niye arama listelerini kabul edelim? Bize kimse terörist diyemez, biz terörist değiliz. Terörist olanların kim olduğu ortada. 

“Çok öfkeliyiz, kabul edemiyoruz”

“Bu süreç sonunda biz hapishaneye girdik. Durum iyice ilerlemeye başladı. Biz de bu duruma son vermek için böyle bir eylem yolunu seçtik, tercih ettik. Bu bir mecburiyet meselesi değil. Bu, büyük adaletsizliklere ve alçaklıklara duyulan öfkenin geldiği en yüksek hal. Çok öfkeliyiz, kabul edemiyoruz. 

"Grup Yorum ne yaptı da kültür merkezi basılıyor; enstrümanları paramparça ediliyor; konserleri yasaklanıyor? Grup Yorum, doğru olan şeyleri yapıyor. Çocuklara ücretsiz orkestralar yapıyor, ücretsiz büyük halk konserleri yapıyor. Büyük büyük organizasyon şirketlerinin, büyük paralarla altından kalkamadığı organizasyonları Grup Yorum kendi başına yapabiliyor. Nasıl yapabiliyor bunları? Büyük halk kolektifini kullanarak yapıyor. Büyük paraları mı var? Hayır, beş kuruşu yok. Ama dayanışmayı örgütleyerek yapıyor.

“İşte emperyalizmin ürküp korktuğu da zaten bu. Tam tersine bu tarz dayanışma örneklerini istemiyor. Biz de böyle bir ortamda sanki büyük suçlar işlemişiz gibi hapishaneye atıldık ve ölüm orucuna başladık. O büyük adaletsizliği sonlandırmak için… 

“Tabii, her geçen gün sağlık durumumuz bozuluyor. Helin, sürekli yatıyor; çok fazla kalkamıyor. Benim ayaklarımda biraz sorun var. Kılcal damar çatlamaları, ağrı-sızı ve uykusuzluk sorunları yaşıyorum. Buna rağmen zaferin geleceğine olan inancımız çok yüksek. Sahiplenmeyi de büyüdüğümüzü de görüyoruz. Daha da büyüdüğünde zaferi hep birlikte elimize alacağımıza inanıyoruz.”

“Hapishanede kitap yazdım”

İbrahim Gökçek, hapishanede zamanını nasıl geçirdiği ve koşullar hakkında da şunları anlattı:

“Hapishanede daha çok dinlenerek geçirdim zamanımı. Arkadaşlarım bana refakatçilik yaptı. Ürettim; besteler yaptım, şiirler yazdım.

"Kitap yazdık, hayatımı anlatan. Yanımda yazar-şair Ümit İlter vardı. Onunla birlikte kitap yazdık. Ben anlattım, onlar yazdılar. Temize çekip gönderecekler, sonra da basacağız. Adı “Bir Sanatçının Hayatı”. Günlük yazdım uzun bir süre, bu ara durdu tabii… Mümkün olduğu kadar yazmaya, üretmeye devam ettim. 

“Saldırılar yaşadık. Ben açlık grevimin 52’nci gününde, açık görüş çıkışı saldırıya uğradım. Hapishane koşulları, açık faşizm koşulları. İşkence, baskı, şantaj, tehdit, hakaret… Bunun karşısında direniş olursa elbette geri adım da oluyor. Biz de onları yaptık.”

Gökçek tahliyesi hakkında şunları kaydetti:

“Bir yanıyla kamuoyu baskısı sayesinde olduğunu düşünüyorum. Ama bir yanıyla da ürküyorlar, korkuyorlar; artık ellerinde kalmamı istemiyorlar herhalde. Ölüm orucundaki bir insanı tahliye etmemenin insanlarda yaratmış olduğu o büyük etkiden çekindiler. Beni hemen o gün tahliye edemediler ama iki hafta kadar sonra tahliye ettiler.

“Tahliyemi televizyondan öğrendim”

“Mahkemeden bir hafta sonra idareden gelip beni Adli Tıp’a götüreceklerini söylediler. Ben de ailemle ve avukatlarımla görüşmediğimi; onlarla görüştükten sonra bir karar vereceğimi söyledim. Sonra ailemle ve avukatlarımla görüştüm; daha sonra da Adli Tıp’a gittik. Oraya gitmemizden sonraki hafta da biz yukarıda dinlenirken televizyonda duydum tahliye edildiğimi. “Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek, Adli Tıp Kurumu’nun vermiş olduğu rapor doğrultusunda tahliye edildi” diyordu; benim henüz haberim yoktu. Hem şaşırdık hem sevindik.

“UYAP sistemine karar geç düştüğü için vakit geç de olsa işlemler yapıldı; dışarıdan ailemiz, avukatlarımız bizi gelip aldılar ve buradayız. 

“Ama direnmeye burada devam ediyoruz. Yani çünkü nasıl bırakalım? Mahkemeyi bekleyeceğiz, mahkeme bize ceza verecek de tekrar hapishaneye mi gideceğiz? Hayır, biz sanat yapmak istiyoruz. Özgürce, dışarıda konserler yapmak istiyoruz. Bizim amacımız, derdimiz bu. Bu sağlanırsa ölüm orucu da bitecektir.”

“İnsanlar var olan ortamı da gözetirsek olumlu şeyler yapıyor. Daha fazla yapılıyor elbette. Bir platform kuruldu, onun çağrısıyla eylemler yapılmaya başlandı. Bunlar önemli şeyler. Demokratik kitle örgütlerinin bu tarz eylemler yapması çok önemli. 

“Grup Yorum, bu ülkenin tüm insanlarının grubu. Hepimizin grubu. Şarkılarıyla birleştik, güzel düşünceler edindik. Bu yüzden Grup Yorum önemli. Verilen destekler de güzel ve anlamlı. Ben oldukça olumlu görüyorum ve daha da büyüyeceğini düşünüyorum.” 

"Elektronik kelepçe takmak için mahalleyi abluka altına aldılar"

Söyleşinin ardından İbrahim Gökçek'in refakatçisi Yurdagül Gümüş, Gökçek'in bacaklarını gösterdi. Sol bacağında kılcal damar çatlamasından dolayı şişme ve ödem olan Gökçek’e elektronik kelepçe takmak için gelen polislerin mahalleyi abluka altına aldığını anlatan Gümüş, Gökçek'in ayağının durumunun görülmesinin ardından kelepçenin takılmamasına karar verildiğini anlattı.

“Bu kadar ağır bir tabloya ancak inancı ve kararlılığı olanlar dayanabilir”

Yurdagül Gümüş, ölüm orucunun getirdiği bazı sağlık problemleri ve sinir sisteminden kaynaklanan ağrılar sebebiyle dinlenmesi gereken Helin Bölek'in sağlık durumu hakkında da bilgi verdi. Gümüş, Helin Bölek'in normal bir insanın kaldırabileceği ağrılardan çok daha fazla ağrıyla başa çıktığını vurgulayarak şunları kaydetti:

“Ölüm orucu, kişinin sinir ağlarını etkilediği için Helin ayaklarından başlayan çok büyük bir ağrı yaşıyor. Her an sürekli ağrıları tetikleniyor. Bu ağrılar onu güçsüz düşürüyor ve konuşamaz hale getiriyor. Sinir ağları aynı zamanda iç organları da etkilemeye başladı. Onlar da kasıldığı için, bunun sonuçlarını yaşıyor. Sadece omuzlarına ve kollarına yaptığımız çok çok hafif masajlarla, bitki yağlarıyla o ağrılarını azaltmaya çalışıyoruz. Ağrısı dindiği zaman biraz dinlenme ihtiyacı duyuyor. Çok kilo kaybediyorlar; hem Helin hem de İbrahim…

“Helin sıvı alamıyor; sadece ılık su olmak üzere çoğunlukla bir litreyi bulmayan bir su tüketimi var. Bu onun ölüme doğru gidişini hızlandırıyor. Önemli olan, şeker ve su alımıdır; bitki çayı alımıdır. İbrahim de Helin de B1 vitamini alabiliyorlar. Birkaç tane Mevlana şekerini ancak yiyebiliyorlar. O da enerji için… Süreçleri ağırlaştı ve hızlandı. Sese ve kokuya karşı hassasiyetleri arttı. Bunların hepsinin sonucunda da tablo ağırlaşmış oluyor. Çok fazla bir şey yapamıyoruz, sadece izleyici durumunda kalıyoruz. Karşıdaki insanın ağrılarını dindirememek çok ağır. 

“Helin ziyaretçilerini karşılamak, ayağa kalkmak istiyor. Kalkamaması çok zoruna gidiyor. İkisi de yürüyemiyorlar. İhtiyaçlarını tekerlekli sandalyeyle karşılayabiliyorlar. İkisinde de kas sistemi erimiş durumda. Bir iskelet sistemiyle ayakta durabiliyorlar. 

"Türküleri ve sanatçıları seven herkesin de üstüne düşeni yapması gerekiyor"

“Bu bir kararlığın ifadesi. Helin, çoğu insanın katlanamayacağı bir ağrıya katlanıyor. İbrahim de öyle… Sizinle konuştu mesela, yorgun düştü. Bu aşamalar günden güne ağırlaşıyor. Anadolu türkülerinin önüne hep engeller çıkmıştır. Pir Sultan’dan, Ruhi Su’dan beri… Halkın yanında olan sanatçılara hep engel çıkmıştır. Şimdi de Grup Yorum ödüyor bu bedeli. Aslında tek başına Grup Yorum da yaşamıyor. Geçenlerde konser yasaklandı, aslında sanatçıların etkinliği yasaklanmış oldu. İnsanların ruhudur sanat, o ruhu da soyutlaştırırsanız geriye bir şey kalmıyor.

“Arkadaşların dirençleri ve kararlılıkları çok güçlü. Bu kadar ağır tabloya ancak inancı ve kararlılığı olan insanlar katlanabilir. Türküleri ve ruhunu sanatla beslemek isteyen her insan bu direnişe güç olması lazım. Artık tek başına ses olması yetmiyor. Biz bu engeli aşarsak bütün sanatçıların ve sanat özgürlüğünün kapısı açılacak.

“İbrahim de sık sık belirtiyor; onlar yaşamak ve türkülerini söylemek istiyorlar. Biz de yaşatmaya çalışıyoruz. Üstümüze düşeni yapıyoruz; türküleri ve sanatçıları seven herkesin de üstüne düşeni yapması gerekiyor.”