Spor

'Öldüresiye' rekabet!

Sahaya atlayan kişi hangi takımlı olursa olsun, elinde yaralayıcı ya da öldürücü bir alet olsaydı ve Fernandes bu şekilde zarar görseydi, bunun hesabını kim, nasıl verecekti?

16 Aralık 2013 01:09

Özgün Keleşoğlu

Kasımpaşa-Beşiktaş maçını konuşurken Beşiktaş’ın ilk yarı ile ikinci yarıdaki farklı oyundan, Oğuzhan ile Sivok’un taktik tartışmasından ya da Kerem-Castro orta sahasının nasıl  durdurulduğundan söz edebiliriz.

Ama bundan söz etmek için bugün Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadı’nda birçok şeyi görmezden gelmek gerek.

Önceliği Türk futbolunun vazgeçilmezleri olan hakemlere verelim. Hakem Barış Şimşek sağ olsun yine maçın önüne geçmeyi başardı. Kasımpaşalı Donk’un tribünden gelen topu, Almeida’nın gol pozisyonuna girdiği topa vurmasıyla tehlikeyi yok etmesi futbol ile bağdaşmaz. Futbol ile bağdaşmayan bir hareket, saha içinde yapıldığında da cezası tabii ki kırmızı kart olmalıdır. Kural kitabı ya da hakem yorumları beni ilgilendirmiyor. Kuralları, yorumları falan boş verelim Donk’un yaptığı hareket en başta futbolun ruhuna aykırı…

Donk ve Barış Şimşek nasıl maçın önüne geçtiyse sahaya atlayan taraftar da onların önüne geçti.

Tabii en altta ezilen yine futbol oldu.

Her şeyi bir kenara bırakalım. Sahaya atlayan kişi hangi takımlı olursa olsun, elinde yaralayıcı ya da öldürücü bir alet olsaydı ve Fernandes bu şekilde zarar görseydi, bunun hesabını kim, nasıl verecekti? Avrupa’nın en büyük 6. futbol ekonomisi olmakla övünen, Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi’nde ses getiren takımlarıyla her alanda göğsünü geren Türkiye’nin halısının altı artık dağ oldu. 

Tüm bu olup bitenlere artık şaşırmamak gerek. İnsan hayatının bu kadar değersiz olduğu bir ülkede Portekizli bir futbolcunun on binlerce kişi önünde saldıra uğraması ve hiçbir güvenlik gücünün bunun önüne geçemeyip meslektaşları Ramon Motta ve Hugo Almeida’nın “işi halletmesi” gayet normal. Bu ülkede anormal olan her şey çok normal.

 

Gezi Parkı bambaşka

 

Sahaya atlayan taraftarın futbolcular tarafından saldırıya uğramasının yüzlerce örneği var ve hepsinin de sonu kırmızı kart olmuş. Motta ve Almeida’nın atılmalarını tartışmak bize pek bir şey kazandırmaz fakat olayı yine Gezi Parkı’na bağlayarak basitleştirenler var.

Türkiye’de gerçekleşen en büyük sivil itaatsizlik eylemini bir taraftar grubuna ya da bir takıma yıkmak en nazik şekilde absürttür. Kasımpaşa taraftarı olduğu iddia edilen (sosyal medyada saldırganın Beşiktaş taraftarı olduğu söylense de, henüz bu konuyla ilgili netleşmiş bir bilgi mevcut değil) Fernandes’e bu yüzden saldırdığını, Donk’un bu yüzden atılmadığını iddia etmek en başta Gezi’ye ihanettir. Unutmayalım ki mevcut ve daha önceki birçok Beşiktaş yönetimi de Çarşı’dan “kurtulmak” istedi. Bu konulara girmenin gerçekten kimseye faydası olmaz.

Görsel ve sosyal medyada sahaya atlayanın adı, soyadı, memleketi hakkında ne varsa hepsi açıklanıyorken umarım bu “taraftarın” başına kötü bir şey gelmez. Yani, umarım Fernandes’e yapmak istediğini bu akşamdan sonra başka biri çıkıp ona yapmaz.

Burada futbol konuşmak yerine Başbakan’ın semtinde ve Başbakan’ın adını taşıyan statta yaşanan saçmalıkları konuşuyoruz. Türkiye’de oynayan en iyi futbolculardan birinin canına kastedilmesini konuşuyoruz.

Öte yandan, aynı saatlerde, Türkiye’nin en modern şehri olarak gösterilen İzmir’in Karşıyaka ilçesinde Galatasaray Basketbol Şube Sorumlusu Murat Özyer’e şeref tribününde saldırı yapılıyor.

Bu işin ne Kasımpaşa’sı ne de Karşıyaka’sı kaldı. Türkiye’nin hemen hemen her yönden zıt iki semtinde yaşananlar benzer motivasyonlarla yapılıyorsa, bu iş spor yorumcularından çok sosyologların işi olmaya başladı!