Dünya

Okul kitaplarında siyaset

Yalnızca Türkiye değil, AB üyesi Polonya ve Macaristan'da da okul kitaplarının giderek dini ve milliyetçi bir içerik kazanması, okul kitaplarının endoktrinasyon aracına dönüştüğüne dair eğitimcileri endişelendiriyor.

21 Ekim 2017 01:17

Okullarda askeri yürüyüş yapmayı, silah talimini öğrenen çocuklar... Bu tarz görüntüler, Doğu Avrupalılar için 1989 yılı öncesi komünist diktatörlük döneminin kötü anıları arasında yer alıyor. Ancak bunlara Avrupa'da yeniden tanık olmamız, hiç de ihtimal dışı değil.

AB üyesi Macaristan'da Başbakanı Viktor Orban, savunma bakanına "Yurtsavunması ve Yurtseverlik" başlıklı bir eğitim programı hazırlaması talimatını verdi. Yıl sonuna kadar tamamlanması istenen bu eğitim programı, artık ulusal okul müfredatının bir parçası haline gelecek.

Eğitim uzmanı Peter Rado, milliyetçi ve muhafazakar bir çizgi izleyen Macar hükümetinin, 2011'den bu yana, eğitim sistemini altüst edecek değişiklikler yaptığını belirterek, "Okullarımız siyasi ve idari bakımdan tamamıyla hükümet tarafından yönetiliyor" dedi.

Öğretmenlerin kullanabilecekleri kitaplar konusunda ciddi sınırlamalara gidildiğini söyleyen Rado, onaylanmış kitapları tercih etmek durumunda olduklarını, bunun "endişe verici" olduğunu söyledi.

Romanya'da da eğitim bakanı, bütün ülke genelindeki okullarda, bir dönem boyunca, her alanda yalnızca kendilerinin onay verdiği tek kitabın okutulmasını önerdi.

"Milliyetçi ve dini endoktrinasyon"

Uzmanlara göre bu gelişmeler 1989 yılı öncesini, Çavuşesku diktatörlüğü dönemini anımsatıyor.

Georg-Eckert Uluslararası Okul Kitapları Araştırma Enstitüsü uzmanlarından Christiane Brandau, okul müfredatları ve ders kitaplarının içeriğinin önemini vurgularken, "bir dünya görüşünün tek doğru ve gerçek olarak öğretilmesi bir sorun teşkil eder" uyarısında bulunuyor.

Rado, Macaristan'da eğitim alanında son dönemde yaşananların tam da bunu gösterdiğini belirterek, "Milliyetçi ve dini endoktrinasyon okul kitaplarının çok ötesine geçmiş durumda" eleştirisinde bulundu.

Macaristan okullarında verilen din derslerini de eleştiren Rado, "Teorik olarak din dersi yerine etik dersi alınabiliyor ama içerik bakımından neredeyse fark yok" diye konuştu.

Türkiye'de Evrim Teorisi tartışması

1980'lı yıllardan bu yana Türk okul kitaplarında yer alan Evrim kuramı, artık devlet okullarında çok daha kısa bir şekilde yer alacak. Milli Eğitim Bakanlığı'na göre gerekçe evrim teorisinin "anlaşılması çok zor" ve "çok tartışmalı" olması. Evrim teorisi yerine "Canlılar ve Çevre" başlıklı bir ders verilecek.

DW'ye konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başdanışmanlarından Hatice Karahan ise yeni müfredatı savundu. Evrim teorisinin müfredat dışı bırakılmasının ilericilikle çelişmediğini söyleyen Karahan, "Ülkelerin farklı müfredatları var. Bizde pek çok okulda teknik dallara odaklanılıyor" dedi.

Ancak Türkiye'deki akademik çevreler ve muhalefet tepkili. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul milletvekili Barış Yarkadaş "Evrim teorisinin müfredattan çıkartılması bilim ve bilginin hiçe sayılmasıdır. AKP iktidarı bilimin yerini Şeriat ile değiştiriyor" dedi.

AKP hükümetinin Türkiye'nin laiklik ilkesine sırt dönme çabası içerisinde olduğu yönünde eleştiriler yapılıyor ve yeni okul müfredatında laikliğe büyük önem atfeden Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e de daha az yer verildiğine dikkat çekiliyor.

Tarih kitaplarındaki siyasetçiler

Tarihi kişiliklerle ilgili algı oluşturulması bakımından Rusya tam bir açıklayıcı örnek. Tarihçi Andrej Suslow'un yazdığı ve Stalin'in baskılarına yer verdiği okul kitabı, ülke yönetimi tarafından "çocukların sağlığına zararlı" olarak sınıflandırıldı.

Rus okullarında Stalin'in diktatörlüğünün, o dönemin koşulları nedeniyle gerekli olduğu anlatılıyor ve meşrulaştırılıyor. Cezai çalışma kampları ve rejim muhaliflerinin öldürülmesi, oluşturulmak istenen algıyla örtüşmüyor. Tarihçi Suslow, eserinin kara listeden çıkartılması için mahkemelerdeki mücadelesini sürdürüyor.

Eski bir yöntem olmakla birlikte, daha sık gündeme gelen bir uygulama ise tarih kitaplarında, yaşayan liderlere "ulusal kahramanlar" olarak yer verilmesi.

Örneğin Macaristan Başbakanı Orban, yeni bir tarih kitabında partiler üstü, tarafsız lider olarak yer alıyor ve öğrenciler mülteci krizi konusunda, Orban'ın kitapta yer verilen bir konuşması ile bilgilendiriliyor.

Burada Macaristan'ın kültürel olarak homojen bir ülke olduğu ve eski sömürge ülkelerinden farklı olarak bunu muhafaza etmek istediği belirtiliyor.

İyi göçmenler, kötü göçmenler

Bir başka AB üyesi Polonya'da, 7'inci sınıf öğrencilerinin vatandaşlık dersi kitabında, göçmenlerin geldikleri ülkelere göre, Polonya için "olumlu ya da olumsuz etkileri olduğu" belirtiliyor.

Varşovalı tarih öğretmeni Jacek Staniszewski, kitapta yer alan şu ifadelere tepkili: "Ukrayna’dan gelen göçmenler Polonya işgücü piyasasındaki açığı kapatırken, diğer kültür ve dine mensup insanlar toplumsal gerilimlere yol açabiliyor." Pedagog Staniszewski, "Ben şimdi buna güleyim mi ağlayayım mı gerçekten bilemiyorum" diyerek tepkisini ifade ediyor.

"Öğrencilerim tek bir perspektiften fazlasını hak ediyor"

Polonya'da tarih gibi dalların önemi ve müfredattaki ağırlığı artıyor.

Staniszewski,"Polonya'nın yeni eğitim müfredatı ‘Ötekilere karşı biz’ prensibi üzerine inşa edilmiş durumda. Özellikle tarih konusunda bu böyle" diyor ve hükümetin Polonyalı kimliğini, özellikle Almanlar ve Ruslara konulan mesafe ile tanımlamakta olduğunu söylüyor.

Bu eğitim yılı itibariyle artık tarih derslerinin, Antik dönem ile değil 10’uncu yüzyılda I.Mieszko, Polonya'nın kuruluşu ve Hristiyanlığın kabul edilmesiyle başladığını söyleyen Polonyalı pedagog, yıl boyunca öğrencilerin sadece Polonyalı ulusal kahramanlarını öğreneceklerini aktardı.

Jacek Staniszewski müfredattaki değişikliğe rağmen kendi verdiği tarih dersini değiştirmeyeceğini belirterek, "Öğrencilerim tek bir perkspektifi öğrenmekten daha fazlasını hak ediyor" dedi.

Hükümetlerin endoktrinasyon çabalarının sonuç vermeyeceğini vurgulayan Staniszewski, "Bunu geçmişte yarım yüzyıl boyunca deneyen Komünistler de yapamadı" şeklinde konuştu.

© Deutsche Welle Türkçe

Dana Alexandra Scherle & Daniel Heinrich