Şenlik boyunca bir yandan biralar konuklar tarafından birbiri ardına tüketilirken, diğer yandan da bölgenin yöresel kıyafeti olan "dirndl" elbise ve deri pantolonlar kapış kapış satılıyor.
Dünyanın her tarafından gelen konuklar bu geleneksel kıyafetlere büyük ilgi gösteriyor. Satış elemanı Anke, bu durumun hem ticari hem de geleneksel açıdan iyi olduğunu söylüyor.
Anke, "Başkalarının yani Bavyera dışından gelenlerin de bizimle birlikte bu geleneği devam ettirmeleri bizi çok memnun ediyor. En azından bizimle birlikte festivale katılmaları..." diyor.
Örneğin Kore asıllı satış elemanı Anke dirndl satışında dünyanın her köşesinden gelen ziyaretçilere danışmanlık yapıyor. Anke örneğin dirndl elbiselerindeki son trendleri iyi biliyor ve "Şu anda bu derin dekolte bluzlar moda haline geldi. Bunlar geleneksel olanlardan daha fazla satılıyor" şeklinde konuşuyor.
Kimi macera peşinde kimi de aşk
Sadece Bavyeralılar değil, ziyaretçilerin büyük bölümü geleneksel giysilerle şenliğe katıldığı için, bira satılan bazı çadırlardaki görüntü adeta bir moda defilesini andırıyor. Ancak gururla sergilenen modellerin Bavyeralıların geleneksel giysisiyle bir alakası olmasa da bölge halkı bunu soğukkanlı bir şekilde karşılıyor.
Yüzlerce yıllık gelenek
Bir şenlik çadırının yöneticisi Oktoberfest’in Avustralya’da neden bu kadar tanındığını gayet iyi biliyor: "Beş, on ya da yirmi bin kilometrelik bir yolculuğun ardından, tek tip giyinip, bir kaç litre birayı da kafaya diktikten sonra çadırın içinde kendinden geçmek, yurtdışında bir hayli popüler....“
Sonuçta nereden geliyor olursanız olun Ekim Şenliği'nin anlamı değişmiyor. Bu Avustralyalı Oktoberfest’i "İyi bira, Alman festival havası ve sarhoş olmak!“ sözleriyle özetliyor.
Tarihi yüzlerce yıl öncesine uzanan Oktoberfest, ilk olarak 1810 yılında, Bavyera Veliaht Prensi Ludwig ve Sachsen-Hildeburghausen Prensesi Therese’nin düğünleri vesilesiyle kutlanmıştı.