Abdullah Öcalan hakkında yaptığı açıklamalar gerekçesiyle hakkında soruşturma açılan ve tutuklanan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'ın oğlu Alp Yanardağ babasına mektup yazdı. “Silivri soğuktur diye, havalar çok soğumadan ben çıkacağına inanıyorum. Sadece biraz daha fazla dayanışma ve desteğe ihtiyacımız var, bu siyasi kumpası ve haksızlığı bertaraf etmek için” diyen Alp Yanardağ, “Seninle beraber sonuna kadar mücadele edeceğiz baba” dedi.
Sözcü yazarı Uğur Dündar, bugünkü köşesinde Merdan Yanardağ’ın oğlunun metkubuna yer verdi. Mektup şöyle:
“Sevgili Baba,
Seninle cezaevinde yaptığımız 20 dakikalık açık görüşümüz bana 2 dakika gibi geldi ve söyleyeceğim onlarca şey, maalesef boğazıma düğümlenip kaldı. O nedenle Uğur ağabeyin köşesinden sana bu mektubu gönderiyorum.
Gerçi artık işin doğasının bu olduğunu öğrendim. Çünkü bu ilk tecrübem değil biliyorsun. Bundan tam 10 yıl önce, 2013 yılında, ben henüz 20 yaşında bir üniversite öğrencisiyken, sen Fetö'nün Ergenekon Davası kumpasıyla tutuklanmış ve Muğla Cezaevi'ne gönderilmiştin.
Şimdi 10 yıl sonra bir başka kumpasla karşı karşıyayız. Aradan geçen yıllarda güzel ülkemiz ne yazık ki bir adım olsun ileri gidememiş!.. Ama sen çok uğraştın, aydınlık bir Türkiye için çok mücadele ettin… Bütün baskılara, tehditlere rağmen gerçekleri cesurca anlattın. Halkımızın gerçekleri öğrenme hakkına, evrensel meslek ilkeleri doğrultusunda hizmetten asla vazgeçmedin. Seninle gurur duyuyorum baba… Annem de gurur duyuyor, arkadaşların da, seni seven onlarca dostun ve izleyicin de öyle… Dayanışma ve destek telefonları, mesajları o kadar fazla ki; herhalde hayatım boyunca bu kadar aranmamışımdır!..
“Zorlu süreçler yine bizi bekliyor ama merak etme”
Daha önce yaşadığımız zorlu süreçler yine bizi bekliyor ama merak etme; ben o 20 yaşındaki genç çocuk değilim artık. Bunca yılda bana çok şey öğrettin. Ben zaten senden öğrendim cesareti, dik durmayı, haksızlıklara karşı şartlar ne olursa olsun mücadele etmeyi… Bütün okul yaşantımda bana öğrettiklerini uygulamıştım ve şimdi de meslekte uygulayacağım.
“Özgürlüğüne kavuşana kadar işlere sahip çıkacağıma dair hiç kuşkun olmasın”
Biliyorsun seni örnek aldığım için gazetecilik okudum ve bana gösterdiğin yolda ilkeli bir gazeteci olmaya çalışıyorum. Elimden geleni yapacağıma ve özgürlüğüne kavuşana kadar işlere sahip çıkacağıma dair hiç kuşkun olmasın, için rahat olsun. Zaten içeride kalacağın sürenin çok fazla olmayacağına inanıyorum. Çünkü gerçekleri görme yetisine ve niteliğine sahip herkes, en başta da tarafsız hukukçular, senin suçsuz olduğunu biliyor ve anlatıyorlar.
Şimdi bakıyorum da sanırım sadece güzel yazı yazmayı öğrenemedim. Sen ve annem gibi güzel bir yazım olmadığı için “yazma üzerine çalış” derdin bana sık sık, hatta söylenirdin ama baksana baba; ben Y kuşağıyım ve teknoloji çağındayız. Elle yazsam okuyamazdın bile yazdıklarımı, oysa “dijital” olarak okunaklı ve hızlı yazabiliyorum.
“Aklımda babacığım söylediklerin, hep aklımda”
Teknoloji demişken pazar günleri ekrana gelen “Bilim-Teknoloji Evreni” programıma da ara vermeden devam ettireceğim bu süreçte. Bundan kuşkun olmasın. Çünkü bana her zaman “Başarı disiplin, çok çalışma ve devamlılıktan gelir” derdin. Aklımda babacığım söylediklerin, hep aklımda, şu sıralar bana verdiğin öğütlerin ve önerilerin daha fazla dönüp duruyor zihnimde…
“Dayanışma ve desteğe ihtiyacımız var, bu siyasi kumpası ve haksızlığı bertaraf etmek için”
Bir de görüşmede söyleyecektim ama infaz koruma görevlisi “Süre bitti, hadi” deyince yarıda kaldı. Silivri çok rutubetli, toz, toprak aman dikkat et baba kendine. Hep gazetecilere derler ya; “Silivri soğuktur” diye, havalar çok soğumadan ben çıkacağına inanıyorum. Sadece biraz daha fazla dayanışma ve desteğe ihtiyacımız var, bu siyasi kumpası ve haksızlığı bertaraf etmek için…
Son olarak… Daha önceki tutsaklığında, haftalık telefon görüşmeleri sırasında 10 dakika dolduğunda telefon hattı kesiliyordu ‘süre bitti' diye. Bu kez, 10 dakikanın dolmasını beklemeden 9 buçuk gibi kapatalım, sonra sözümüz yarım kalınca 1 hafta boyunca beklemek zorunda kalıyoruz ve insana çok dokunuyor o durum.
Benim için çok değerlisin baba, seni seven ve özgürlüğüne kavuşmanı bekleyen çok fazla insan var. Sen çıktığında bütün iyi insanlar ve TELE1 seni bekliyor olacak.
Bertolt Brecht'in dediği gibi “Mücadele edenler her zaman kazanamayabilir, ancak kazananlar hep mücadele edenler olmuştur.”
Biz de seninle beraber sonuna kadar mücadele edeceğiz baba.
Çok çok sevgi ve sonsuz saygıyla,
Oğlun Alp”