Ekonomi

OECD'den düşük kur uyarısı

OECD Türkiye Raporu'nda, kurdaki düşüşün engellenmesi önerilirken, bu modelin ekonomide dengesizliği artırdığı belirtildi

15 Eylül 2010 03:00

T24 - OECD Türkiye Raporu'nda, kurdaki düşüşün engellenmesi önerilirken, bu modelin ekonomide dengesizliği artırdığı belirtildi


Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) Türkiye Ekonomi Raporu’nda IMF’nin geçtiğimiz hafta yaptıklarıyla benzer uyarılar yapıldı. Rapora göre ekonomi, büyümeyi aksatan ve her daim geçerli olan iki yapısal zayıflıkla karşı karşıya bulunuyor. Birincisinde ekonomi konjonktürel büyüme dönemine girdiğinde uluslararası fiyat rekabetçiliği geriliyor ve cari açık bozuluyor. Büyüme güçlendikçe de sermaye girişi artarken kur geriliyor, ücretler artıyor ve buna bağlı olarak da ticari faaliyetlerde sıkışma başlıyor. Bu model sonucunda da ekonomide görülen dengesizlikler artıyor. Birinci ile doğrudan bağlantılı olduğuna dikkat çekilen ikinci yapısal zayıflıkta ise ekonomi, istihdam kaynaklarını tatmin edici seviyede kullanamıyor. Bu sorun son dönemde imalat sanayiinde yaşanan kalifiye-sermaye yoğun faaliyete geçiş hızının artmasıyla daha da karmaşık hale geliyor. Raporda OECD’nin aynı zamanda “İkiz Zorluklar” olarak adlandırdığı zayıflıkların yarattığı döngü ile Türkiye cari dengeyi sağlayamadığı sürece iş gücüne katılımı artırmakta da güçlük yaşayacak.



Cari açığa tedbir gerekli


Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile OECD Genel Sekreteri Angel Gurria’nın bugün bir basın toplantısıyla açıklayacağı raporda Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme ve makroekonomik istikrarı zayıflatan sorunların önüne geçebilmesi için cari açığın artmasını engelleyecek tedbirleri devreye sokması gerekiyor. Aynı zamanda da kamu politikalarının rekabetçiliği artıracak kaynaklara odaklanmasının gerekliliğine vurgu yapılıyor. Yapılması gerekenler arasında verimlilikle işgücü maliyetlerindeki artışın paralel tutulması, mali politikalar ile para politikasını hızlı büyüyen bir ekonominin temellerine göre şekillendirerek kurdaki düşüşün önüne geçilmesi ve iş dünyasında innovasyonun desteklenme olduğu raporda vurgulanıyor. Türkiye’nin başarılı bir mali performans sergilediği kaydedilen raporda, bunu sürdürülebilir bir mali çerçeveye dönüştürmek için yapılması gerekenler şöyle sıralanıyor: “Borcu azaltacak faiz dışı fazla verilmeye geri dönülmeli. Harcamalar kontral altında tutulurken öncelik eğitim, sağlık ve altyapıya verilmeli.



Büyüme dostu vergi şart


İstihdam yaratmayı aksatan sosyal güvenlik primleri aşamalı olarak indirilirken, büyüme dostu bir vergi yapısına geçilmeli. Ekonomide kayıtdışılık azaltılmalı. Nüfusun hızla yaşlandığı dikkate alınarak, sosyal güvenlik harcamalarının finansmanı tutarlı bir yola oturtulmalı.” Mali Kural’a da değinilen raporda ertelemeye yönelik bir değerlendirme yapılmıyor. Ancak Mali Kural’ın hayata geçmesiyle birlikte uygulamanın hızlı biçimde hayata geçirilmesi isteniyor. 2011 ile 2013 yılları arasındaki dönemi kapsayacak Orta Vadeli Program’ın başarıyla uygulanabilmesi için projeksiyonların ve sonuçların şeffaflıkla ele alınmasını savunan rapor, Mali Kural ile birllikte programın uzun vadeli yapısal mali zorlukların çözümüne yardımcı olacağı belirtiliyor.



Merkez'in duruşu artık normale dönmelidir


Her ne kadar ilk belirtileri verse de Merkez Bankası'nın kriz sırasında piyasalara verdiği "oldukça büyük desteği" artık sona erdirmesi gerektiği anlatılan raporda, "İlk belirtilerini vermiş ve çıkış stratejisini açıklamış olsa da zor kazanılmış para politikasının kredibilitesinin korunması için parasal duruşun normalleşmesi gerekiyor" denildi. Öte yandan 2012'de enflasyonun yüzde 5'e çekilmesi yönündeki hedefin mutlaka yakalanması gerektiği vurgulanırken, enflasyonist beklentilerin de kontrol altına alınması tavsiyesinde bulunuldu.



İşletmeler olağanüstü esnek davrandı


Raporda Türkiye’nin makroekonomik politikalarının kredibilitesinin geçmişte artması sayesinde krizle mücadele tedbirlerinin sürdürülebilirlik endişesi yaratmadığı belirtildi. Yetkililerin uyguladığı politikaların olumlu etkisinin bu sayede arttığına dikkat çekildi. Türkiye’ye karşı uluslararası güvenin krizle mücadelede büyük destek olduğu vurgulanırken, böylelikle devlet, bankalar ve işletmelerin uzun vadeli borçlanma maliyetlerinin kriz şartlarına göre düşük kaldığı anlatıldı.



Yaratıcılık devrede


İşletmelerin de esneklik göstererek pazar çeşitlenmesi ve ürün kalitesi artışını hızlı biçimde sağladıklarının övgüyle anlatıldığı raporda, “İşletmeler ihracat pazarlarında ciddi biçimde kötüleşen şartlara karşı kendilerini olağanüstü esneklik ve yaratıcılıkla ayarladılar. Geleneksel pazarlarında ise ürün kalitesini artırıp, mal teslim koşullarını iyileştirdiler” denildi.



Sekiz ana öneride bulundu


1- Mali politikalar aşamalı biçimde sıkılaştırılmalı. Açıkların azaltılmasını sağlayacak tedbirler devreye sokulurken, kamu borcu dengeye oturtulmalı.


2- Olumlu borç dinamiği için borç azaltıcı faiz dışı fazla vermeye geri dönülmeli. Mevcut iyi mali performans, sürdürülebilir mali çerçeveye dönüştürülmeli.


3- Harcamalar kontrol altında tutulurken, öncelik eğitim, sağlık ve altyapının olmalı. Türkiye'nin insan sermayesi artırılmalı. İddialı reformlar yapılmalı.


4- Vergi tabanı genişletilip, kayıtdışı azaltılırken büyüme dostu bir vergi yapısına geçilmeli. İstihdamı engelleyen sosyal güvenlik primleri azaltılmalı.


5- Yaşlanan nüfus dikkate alınarak, sosyal güvenliğin finansmanı tutarlı yola oturtulmalı. TOKİ, TMO gibi kurumların hesap verilebilirliği tam olarak sağlanmalı.


6- Özel sektörün uluslararası alanda rekabetçiliği artırılmalı. Bunu sağlamak için istihdam ve iş ortamına yönelik düzenlemeler aynı anda yapılmalı.


7- Mali Kural Yasası çıktığında uygulaması hızlı biçimde yapılmalı. Orta Vadeli Program'ın projeksiyon ve mali sonuçları şeffaflıkla anlatılmalı.


8- Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu sayesinde şeffaflığa yönelik iyi bir yasal çerçeve var. Ancak kanun tam olarak operasyonel değil. Bu sağlanmalı.