Sakarya'nın Hendek ilçesindeki Oba Makarna fabrikasında dün meydana gelen patlamada bir işçi yaşamını yitirdi, biri çocuk, üçü itfaiye eri 30 kişi yaralandı. Yaralıların altısının ağır, ikisinin entübe durumda olduğu açıklandı.
Sakarya Valisi Yaşar Karadeniz'in verdiği bilgiye göre patlamanın olduğu sırada fabrikada 56 vardiya işçisi çalışıyordu. Yetkililer, yaralanan 12 yaşındaki çocuğun ise dün babasıyla işe gittiği için orada bulunduğunu açıkladı.
Fabrikada siloların yanındaki bölümde gerçekleşen patlamanın ardından çıkan yangın kontrol altına alınırken alanda soğutma çalışmaları sürüyor. Dün soğutma çalışmaları sırasında cansız bedenine ulaşılan işçilerden Mesut Şimay'ın (27) cenazesi bugün toprağa verildi.
Adli ve idari soruşturma başlatıldı
İlk tespitlere göre değirmen bölümünde olduğu tahmin edilen patlamanın nedeni ve sorumluların tespiti için Hendek Cumhuriyet Başsavcılığı'nca adli soruşturma başlatıldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı da yaşanan olayı araştırmak üzere bir başmüfettiş ile bir müfettiş görevlendirdi.
Ancak Türkiye'de sıklıkla rastlanan iş cinayeti davalarının seyri ile ilgili deneyimler, soruşturmanın ne kadar etkin olacağına dair soru işaretlerine neden oluyor.
DW Türkçe'ye konuşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi Kocaeli Yürütme Kurulu Üyesi Selçuk Karstarlı, olayın değirmen bölümündeki toz patlamasından kaynaklandığını tahmin ettiklerini dile getiriyor.
İlgili yönetmeliğe uyuldu mu?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın "Çalışanların Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Korunması Hakkında Yönetmelik" adlı yönetmeliğini hatırlatan Karstarlı, "Muhtemelen bu yönetmelik hükümlerine uyulmamış. Yani tozdan arındırmak, tozun seyreltilmesi, kullanılan ekipmanların patlayıcı ortamın niteliğine uygun kategoride seçilmesi gibi çeşitli patlamadan korunma tedbirlerinin takip edilmediğini tahmin ediyoruz" diyor.
Karstarlı, olaydan birkaç ay önce Oba Makarna fabrikasında çalışan bir iş güvenliği uzmanının, değirmenlerle ilgili yaşanan sorunlardan dolayı iş verenle karşı karşıya geldiğine ve geçen Mart ayında iş akdinin feshedildiğine ilişkin iddialar olduğunu da aktarıyor.
Kocaeli TMO'da da yaşanmıştı
Geçen yıl ağustos ayında ise Kocaeli'de Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) buğday silolarında yaşanan patlama sonucu iki işçi hayatını kaybetmişti. Bu patlamanın "toz patlaması" şeklinde olduğu yetkililer tarafından açıklanmıştı.
Selçuk Karstarlı'ya göre o dönem benzer riskleri taşıyan işletmeler denetlenip bu önlemlere uyulup uyulmadığı kontrol edilseydi, Oba Makarna'daki olay yaşanmayabilirdi. Karstarlı, "Çalışma Bakanlığı eğer Toprak Mahsülleri'nde toz patlaması oldu, o zaman ben buğday, değirmen kullanan makarna fabrikaları gibi işletmeleri toz patlamaları konusunda denetleyeyim deseydi, buradaki eksiklerin giderilmesini sağlayıp patlamayı önleyebilirdi" diye konuşuyor.
DW Türkçe'ye konuşan Şeker-İş Sendikası Sakarya Şube Başkanı Erdal Genç ise fabrikada çalışan işçilerin tahminlerine göre patlamanın buğday bunkerlerindeki gaz sıkışmasından kaynaklandığını söylüyor.
"İSİG kurallarına uyulmuyordu"
Genç son iki yıldır örgütlenmeye çalıştıkları Oba Makarna fabrikasındaki koşulları, işçilerden aldıkları bilgiler doğrultusunda şöyle aktarıyor:
"Görüştüğümüz işçiler, işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uyulmadığını söylüyordu. Yasal çalışma saatlerine uyulmadığını, insan onuruna yakışır bir çalışma ortamının bulunmadığını, bundan dolayı yorgunluklarının olduğunu bize anlatıyorlardı."
Fabrikada yetkili sendika olmadıkları için duruma müdahil olamadıklarını ancak işçileri işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatları çerçevesinde nasıl davranmaları gerektiği konusunda bilgilendirdiklerini ifade eden Genç, sendikal örgütlenmeden dolayı işçilere mobbing ve baskı da yapıldığını, bazı işçilerin sendikaya üye olup olmadığını öğrenmek için e-devlet bilgilerini göstermeye zorlandığını söylüyor.
Sendika olarak da iş verenin tehditvari tutumuyla karşılaştıklarını ifade eden Genç, işçilerin haklarını korumaya ve fabrikada dün gerçekleşen patlama sonrasında soruşturmanın takipçisi olmaya devam edeceklerini ifade ediyor.
Etkin bir soruşturma var mı?
DW Türkçe'ye konuşan ve uzun yıllardır iş cinayetleri davalarına bakan avukat Berrin Demir'e göre ise denetimsizlik ve cezasızlık iş cinayetlerinin devam etmesinin en önemli nedenleri.
İSİG Meclisi verilerine göre yılın ilk sekiz ayında en az bin 201 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.
Bütün iş cinayetlerinin benzer şekilde gerçekleştiğini, iş güvenliği önlemlerinin alınmaması, iş güvenliği teçhizatına ve eğitimine yatırım yapılmaması ve devletin de bunun yapılması yönünde bir denetim yapmamasından kaynaklandığını ifade eden Demir, Oba Makarna fabrikasında yaşananlara ilişkin "Nitekim burası da öyle. Üstteki kazanlar çok ısınmış. Şimdi ayrıntılarını bilmiyoruz tabii. Muhtemelen sürekli kesintisiz bir üretim yapılıyordu. Verilmesi gereken aralar verilmiyordu. Bunları zaman içerisinde bilirkişi raporlarıyla öğreneceğiz" diye konuşuyor.
Berrin Demir, etkin bir soruşturma için gerekli adımların da atılmadığı görüşünde.
Demir, "Savcılığın o ilgili yere, fabrikaya, patlamanın olduğu bölgeye el koyması, iş yeri yöneticilerinin, iş güvenliği uzmanlarının derhal gözaltıyla sorguya alınmaları, ondan sonra orada geniş çaplı bir inceleme başlatılması lazım. Bunlar yapıldı mı? Ben bir tutukluluk, gözaltına alınma duymadım henüz. Takipçisi olacağız" diyor.
"Ceza almayan görevini titizlikle yapar mı?
Soma davası avukatlarından da biri olan Berrin Demir iş cinayeti davalarında üst düzey kamu görevlilerinin hiçbir ceza almadığının ortada olduğuna vurgu yapıyor.
Demir, Soma maden faciasından 10 yıl sonra, 301 işçinin ölümünden sorumlu olan kamu görevlilerinin yargılanmasına başlansa da söz konusu memurların sadece "görevi ihmalden" yargılandığını, görevi suistimal nedeniyle 301 kişinin öldüğüne dair bir iddianame hazırlanmadığını belirtiyor.
"Yargılama tamamen biçimsel, tabiri yerindeyse uyduruk, ciddiyetsiz, hiçbir işlevi olmayan bir yere oturtuldu" ifadelerini kullanan Demir ekliyor: "Siz oradaki devlet memurlarını, bu katliamın meydana gelmesinde sorumlu oldukları 5-6 bilirkişi raporuyla tespit edilmiş olan kamu görevlilerini, görevi suistimalden yargılayıp, üç ay ceza verip zaten onu da zaman aşımına sokup gönderirseniz, bunlar bir dahaki denetim görevlerini daha titizlikle yapar mı? Yoksa aynı şekilde devam mı eder, nasıl olsa bir şey olmuyor diye. Oba Makarna fabrikası için de aynı şey geçerli."