Ersöz, Çelebi’nin bu kayıtlar nedeniyle 3 yıldır hapiste olduğunu savunarak, Fatih Cumhuriyet Savcılığı’ndan sorumluların bulunmasını istedi. Hürriyet gazetesinde yer alan haber şöyle:
İSTANBUL EMNİYETİ'NDEN AÇIKLAMA
İstanbul Emniyeti Müdür-lüğü’nün Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin cep telefonuna, Hizb-ut Tahrir üyesi olduğu iddia edilen Mahmut Oğuz Kazancı’ya ait rehber bilgilerini yanlışlıkla eklediğini itiraf etmesinin ardından, Çelebi’nin avukatı Hüseyin Ersöz suç duyurusunda bulundu.
Kaynanalı bekar
İkinci Ergenekon davasının 20 Eylül 2010’daki oturumunda, 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimi Sedat Sami Haşıloğlu, Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye “Telefonunda eşin ve kaynanan diye kayıtlı kişiler var. Ancak sen bekarsın. Bu numaralar da Hizb-ut Tahrir üyesi Mahmut Oğuz Kazancı’nın telefon rehberiyle aynı. Kazancı ile ilişkin nedir?” diye sordu. Çelebi’nin, Kazancı ve bu numaralarla ilişkisinin olmadığını belirtmesi üzerine mahkeme heyeti, cep telefonunun sinyal kayıtlarının TİB’den alınması ve telefonun da bilirkişi tarafından incelenmesini kararlaştırdı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden mahkemeye gönderilen tespit tutanağında, “Mahmut Oğuz Kazancı ve Mehmet Ali Çelebi’den el konulan telefon ve sim kart çözüm tutanaklarının yapılan incelemesinde, Mahmut Oğuz Kazancı’nın telefonuna ait rehber bilgilerinin, Mehmet Ali Çelebi isimli şahsa ait sim kart ve telefon çözüm tutanağında da bulunduğu görülmüştür. Konu ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda Mahmut Oğuz Kazancı’nın telefonuna ait rehber bilgilerinin ‘sehven’ Mehmet Ali Çelebi’nin telefonuna ait rehber dökümlerinin içerisine eklenmiş olabileceği değerlendirilmiştir” denildi.
Açıklaması yok
HTS (Historical Traffik Search-görüşmelerin tarihi dökümü) dökümlerinin incelenmesinde ise Kazancı ile Çelebi’nin birbirleriyle irtibatlarının olmadığı, dökümlere göre Kazancı da Çelebi de, Hizb-ut Tahrir üyesi olduğu iddia edilen Ergenekon davası sanıklarından Süleyman Solmaz ile görüşmeler yapmış.
Çelebi’nin avukatı Hüseyin Ersöz, Emniyet Müdürlüğü’nün bu konudaki yazısını 21 Aralık 2010’da göndermiş olmasının büyük bir ihmal örneği olduğunu ve bunun hiçbir makul açıklamasının bulunmadığını söyledi. Ersöz, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Müvekkilimizin sorgusu sırasında sorulan sorulardan da anlaşılacağı üzere özgürlüğünün kısıtlanmasına temel gerekçe, şimdiye kadar kim tarafından ve ne zaman yüklendiğini bilmediğimiz bu telefon numaralarıdır. Bir başka ifade ile müvekkilimizin özgürlüğü kasıt mı, yoksa bir ihmal mi olarak değerlendirmemiz gereken bu olay nedeniyle 3 yıla yakın bir süredir kısıtlanmaktadır. Bu konuda sorumluların bulunması için Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur. Çelebi’nin telefonunun, gözaltındayken 1 dakika 23 saniye süreyle açıldığını ve 1 dakika 1 saniyelik süre içinde telefona 139 yükleme yapıldığı TİB raporu ile sabittir. Müvekkilim ile sonradan kaydedilen 139 tane telefon numarası arasında hiçbir iletişimi gerçekleşmemiştir. Tesadüf eseri müvekkilimin telefonunun 19 Eylül 2008’de, Fatih’ten sinyal verdiği süre de 1 dakika 22 saniyedir. Bir başka ifadeyle bu iki süre birbiriyle örtüşmektedir. Bu noktada sorulması gereken soru, müvekkilimizin telefonuna 139 tane kaydın kim ve kimler tarafından yüklendiğidir? Bu sorunun cevabının bulunması müvekkilimiz üzerinden oynanan oyunların da açığa çıkmasına hizmet edecektir. Söz konusu telefon kayıtlarının Hizb-ut Tahrir’den gözaltına alınan Mahmut Oğuz Kazancı’ya ait olduğu iddia edilmekte, bu yolla müvekkilimiz adı belirtilen örgüt ile irtibatlandırılmak istenmektedir.”
Polis: Görüntüleri var
Konuyla ilgili İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Çelebi’nin örgütle irtibatının telefon rehberine dayandırılmadığı belirtildi. Polisin yazılı açıklamasında, Mehmet Ali Çelebi’nin Hizb-ut Tahrir üyeleriyle 90 kez görüşme kaydının bulunduğu, 3 ayrı Hizb-ut Tahrir üyesiyle de görüntülü olarak tespit edildiği vurgulandı.