Kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve sınıf öğretmeni Semih Özakça, 324 gün önce "İşimizi geri istiyoruz" talebiyle başlattıkları açlık grevini sonlandırma kararı aldı.
Gülmen ve Özakça, OHAL Komisyonu tarafından "işe iade" başvurularının reddedilmesi sonrası bir basın açıklaması düzenledi. Konuşmasına, bugüne dek kendilerine destek veren herkese teşekkür ederek başlayan Gülmen, "Bizim zincirlerimiz yok. Korktuk mu evet korktuk. Ama geri adım atmadık. Bize özgürlüğümüzü geri kazandırdığı için bu direnişi çok seviyoruz" dedi.
Açlık grevinde neler yaşandı?
9 Mart: Yüksel Caddesi’nde "işimi geri istiyorum" eylemini sürdüren eğitimciler 9 Mart 2017 tarihinde TBMM’ye giderek basın açıklaması yaptı. Meclis’te polis tarafından gözaltına alınan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça gözaltındayken açlık grevine başladı. 5 gün gözaltında tutulan iki eğitimci mahkeme tarafından adli kontrol talebi ile serbest bırakıldı.
Gülmen ve Özakça’nın Yüksel Caddesi’nde sürdürdüğü eylemlerine destek her geçen gün arttı. CHP ve HDP milletvekilleri, bazı sivil toplum kuruluşları destek ziyaretlerinde bulundu. Farklı illerde iki eğitimcinin eylemine destek için açıklamalar yapıldı.
KHK ile ihraç edilen kamu emekçilerinin buluştuğu Yüksel Caddesi’nde destek ziyaretleri devam ederken 60’ıncı günün ardından iki eğitimcinin sağlık durumu kötüleşmeye başladı. Öğlen ve akşam üzeri yapılan açıklamalara yoğun katılım sağlandı. Gülmen ve Özakça’nın eylemine destek olmak için dönüşümlü açlık grevleri başladı.
Açlık grevinin 76'ncı günü tutuklama
23 Mayıs: Açlık grevi eylemine kamuoyunun ilgisinin arttığı günlerde Nuriye Gülmen ve Semih Özakça evlerine yapılan polis baskını ile gece yarısı gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğünde yapılan sorgulamalarının ardından Mahkemeye sevk edilen eğitimciler 23 Mayıs günü tutuklanarak Sincan Ceza İnfaz Kurumuna götürüldü.
İki eğitimcinin gözaltına alınıp tutuklanmasıyla Yüksel Caddesi’nde İnsan Hakları Anıtı çevresi polis tarafından yaya trafiğine kapatıldı. Hiçbir eyleme izin verilmeyen süreçte İnsan Hakları Anıtı bariyerlerle çevrildi. Aralarında Veli Ağbaba, Ali Haydar Hakverdi’nin de bulunduğu CHP Milletvekilleri anıt önünde Gülmen ve Özakça’nın serbest bırakılması için eylem yaptı.
Semih Özakça’nın eşi Esra Özakça ve annesi Sultan Özakça iki eğitimcinin gözaltına alındığı günden itibaren açlık grevine başladı. Sultan Özakça’nın sağlık sorunları nedeniyle sonlandırdığı eylemi Esra Özakça 120 günden fazladır sürdürüyor.
Gülmen ve Özakça’nın tutuklanmasıyla Yüksel Caddesi’nde "işimi geri istiyorum" eylemlerinin yanı sıra "Nuriye ve Semih’e Özgürlük" eylemleri başladı. Gülmen ve Özakça ile birlikte “İşimi geri istiyorum” diyen sosyolog Veli Saçılık ile öğretmen Acun Karadağve eğitimcilerin destekçileri defalarca cadde üzerinde eylem yaptı. Polisin anıtın çevresinde beklediği bu günlerde polis eylemcilere onlarca kez biber gazı ve plastik mermi sıktı, eylemcileri defalarca gözaltına aldı.
Hükümet sessizliğini bozdu
25 Mayıs: Gülmen ve Özakça’nın tutuklanmasının ardından hükümet kanadından sessizliği bozan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu oldu. ”Kasım ayından bu yana eylemcilere destek veren milletvekilleri ile basın kuruluşlarına bu kişilerin DHKP-C terör örgütü üyesi olduğunu hiç söylemediler mi?” diyen Soylu iki eğitimcinin DHKP-C’li olduğunu iddia etti. Gülmen ve Özakça’nın avukatı Selçuk Kozağaçlı ise Soylu’nun sözlerine yanıt olarak iki eğitimcinin adli sicil kayıtlarını paylaşarak cevap verdi.
"Kalp yetmezliği başladı"
16 Haziran: Eylemlerinin 100’üncü gününe giren eğitimcilerin sağlık durumuna ilişkin ATO Başkanı Dr. Vedat Bulutaçıklamalarda bulundu. Durumlarının kritik olduğunu söyleyen Bulut, Gülmen’in durumunun ağır olduğunu belirterek kalp yetmezliği bulgularının olduğunu aktardı.
Açlık grevi eyleminin 100’ünü günü için İstanbul ve Ankara’da yapılan eylemlere polisin sert müdahalesi damgasını vurdu. İstanbul’dan Ankara’ya destek eylemine gelmek için toplananların araçlarının çıkışına izin verilmedi. Yüksel Caddesi’nde yapılan destek eylemi sırasında bir eylemcinin kolu polis tarafından kırıldı.
23 Haziran: Açlık grevinde 107’inci günde olan eğitimcilerle ilgili Esra Özakça açıklama yaptı. Özakça sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada eşinin kulaklarının tıkanmaya başladığını ve konuşurken kendi sesini duymakta zorlandığını söyledi. Eğitimcilerin kaslarının ağrıdığını ve sıvı tüketmekte zorlandıklarına değinilen açıklamada görmeyle ilgili sorun yaşadıkları da belirtildi.
Anayasa mahkemesi reddetti
28 Haziran: Eylemlerinin 112’nci gününde tutuklulukları süren eğitimcilerin Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları tahliye talebi reddedildi. Kararda "cezaevi koşullarının Gülmen ve Özakça’nın sağlığını etkileyecek bir tehlike oluşturmadığı" iddiasına yer verildi.
29 Haziran: Türk Tabipler Birliği (TTB) İnsan Hakları Kolu’ndan Selma Şengör, iki eğitimciyi muayene etme taleplerine izin verilmediğini açıkladı.
22 Temmuz: Tutuklu bulunan iki eğitimci için İçişleri Bakanlığı Araştırma ve Etütler Merkezi tarafından “Bir Terör Örgütünün Bitmeyen Senaryosu- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça Gerçeği” başlığını taşıyan kitapçık yayınlandı.
AİHM geçici tedbir talebini reddetti
2 Ağustos: Gülmen ve Özakça için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan geçici tedbir talebi reddedildi. Eğitimcilerin avukatı Selçuk Kozağaçlı kararın hükümetin talebi doğrultusunda verildiğini söyledi.
16 Ağustos: Samsun’da oynanan Beşiktaş- Konyaspor Süper Kupa maçında taraftar grubu üyelerinin açtığı “Nuriye Semih Yaşasın” pankartı ile ilgili Samsun Başsavcılığı'nın haklarında yakalama kararı çıkardığı 17 kişiden 10'u tutuklandı.
Avukatları göz altına alındı
12 Eylül: Gülmen ve Özakça’nın ilk kez hâkim karşısına çıkacağı 14 Eylül tarihi öncesi yapılan operasyonla avukatları gözaltına alındı. Halkın Hukuk Bürosu'na bağlı avukatların duruşmaya iki gün kala gözaltı süreci başladı.
Duruşmaya getirilmediler
14 Eylül: Açlık grevini hapishane içerisinde sürdüren eğitimciler için ilk duruşma tarihi 14 Eylül olarak belirlendi. Jandarma yeterli personel olmadığı ve kaçma şüpheleri bulunduğu gerekçesiyle iki eğitimcinin duruşmaya getirilemeyeceğini mahkemeye bildirdi. Gülmen ve Özakça olmadan görülen duruşma öncesi ve sonrasında yapılan destek eylemlerine polis sert müdahale etti. Duruşma, Ankara Adliyesi’nden Sincan Cezaevi Kampüsündeki duruşma salonuna alındı. Dava 28 Eylül'e ertelendi.
21 Eylül : Gülmen ve Özakça'nın ilk kez hâkim karşısına çıkacağı duruşma öncesinde gözaltına alınan avukatlarından 11'i tutuklandı.
20 Ekim: Gülmen ve Özakça hakkındaki davanın üçüncü duruşması, iki eğitimcinin açlık grevinin 225'inci gününde yapıldı. Mahkeme heyeti, Semih Özakça'nın tahliyesine, Nuriye Gülmen'in tutukluluğunun devamına karar verdi.
1 Aralık: Açlık grevinin 269'uncu görülen duruşmada, Özakça'nın ardından Gülmen'in de tahliyesine karar verildi. Mahkeme heyeti ayrıca, Özakça'nın tüm suçlardan beraat etmesine hükmetti.
26 Ocak 2018: OHAL Komisyonu, iki eğitimcinin "işe iade" başvurusunu reddetti. Kararın ardından açıklama yapan Gülmen ve Özakça, açlık grevini sonlandırdıklarını duyurdu.
"Açlık grevini sonlandırıyoruz, ama direnişimiz devam ediyor"
Nuriye Gülmen'in açıklaması şöyle:
"Bugüne kadar yanımızda olan Kamu Emekçileri Cephesi'ne teşekkür ederiz. Bizim savunmamızı üstlenen ve avukatlığın nasıl yapıldığını bir kez daha gösteren Halkın Hukuk Bürosuna teşekkür ediyoruz. Bizlere destek veren sanatçılara, sesimizi duyurmaya destek veren gazetecilere çok teşekkür ediyoruz."
"Bizi bu direniş boyunca mektupları ile yalnız bırakmayan, biz tutsakken bizi hiç mektupsuz bırakmayan sevgili 'özgür Tutsaklara' ve ülkenin dört bir yanındaki hapishanlerden mektup yazan tüm siyasi tutsaklara çok teşekkür ediyoruz."
"Numune Hastanesinin önünde nöbet tutan, duruşma salonlarını boş bırakmayan ve tahliye edildikten sonra bizleri ziyaret eden ve ellerimizi tutan dostlatımıza çok teşekkür ediyoruz. Direnişimizi her platformda dile getiren sanatçı dostlara teşekkür ediyoruz. Acılarımızı dindirmek için çaba gösteren Ankara Tabip Odası'na bağlı hekimlerimize çok teşekkür ediyoruz."
"Bu halkın evlatları ve bir parçası olarak bu halka inandık ve direnişe başladık. İnancımız boşa çıkmadı. Biz anlattık, onlar dinlediler. İnancımızı boşa çıkarmadılar. Ellerimizi tuttular, kapılarını bize açtılar. Onlara çok teşekkür ediyoruz."
"Bir direnişi adım adım büyüttük. Biz direnişimizi çok seviyoruz. Direnişimiz bize özgürlüğümüzü verdi. Bize dayatılan teslimiyeti reddederek, bize dayatılanı kabul etmeyeceğimizi söyleyerek o alana çıktığımız ilk gün özgürleştik. Her geçen gün daha da özgürleştik. Bizim zincirlerimiz yok. Korktuk mu evet korktuk. Ama geri adım atmadık. Bize özgürlüğümüzü geri kazandırdığı için bu direnişi çok seviyoruz."
"Bugün anlatmaya ve yaşanmaya değer hikayeler yaratma vaktidir. Zulüm varsa direnmek haktır" diyerek bu direnişe başlamıştım. Yüksel Direnişi bu direnişin adıdır. Tarih sahnesini boş bırakmamak için gerekirse bir mum olalım. Geleceğin öğretmenleri bugüne baktıkalrında gördükleri bir boşluk olmasın. Mücadele eden eğitimciler olsun. Bu direniş onurumuzu korumak için başladığımız bir direnişti. Böyle başladı ve bugüne kadar da böyle devam etti."
"Direnişimiz başka direnişlere örnek oldu. Başka şehirlerde başka direnişler başlattı. OHAL'in karanlığını yardığı için, 'Hiç bir şey yapılamaz' dendiği, vekillerin, gazetecilerin tutuklandığı çok çetin bir süreçte başlamış bir direniş. Bugün sokağa çıkmanın fitilini ateşleyen bir direniş oldu Yüksel Direnişi."
"KHK'ların hükmünü yerle yeksan etti bu direniş. Bizim televizyonumuz, kanalımız yok nasıl anlatalım bu direnişi demedik. Bir kişiyse bir kişiye anlatalım diye sokağa çıktık. Önce bir kişiye, sonra iki kişiye anlattık. Sonra milyonlara ulaştı bu direniş."
"Direnişimiz pek çok değeri bize yeniden öğretti. Sevgiyi, sadakati, aşkı, bağlılığı. Bunları biz yendien tanımladık. Nazife ile, Esra ile yeniden tanımladık. Aylarca her gün oraya iki kez çıkan ve gözaltına alınan Yüksel direnişçileri ile yeniden öğrendik."
"AKP iktidarı, iktidarın kullanabileceği tüm araçları kullandı. İçişleri Bakanlığı'nın her türlü imkanları ile saldırdılar. Terörist olduğumuza yönelik açıklamalar varana kadar. Dava devam ederken davayı etkilemeye yönelik açıklamalr yaptılar. Ama bu saldırıların hepsinden güçle çıkmayı bildik. Bu saldırılar bizi yıldırmadı. Mücadeleye başladığımızdan bugüne baktığımızda bugün çok daha güçlüyüz. Bunu direnişimiz sayesinde başardık."
"Biz bu direnişte kendimizi hiç yalnız hissetmedik. Tarihten aldığımız güçten ve hissettiğimiz bizden dolayı yalnız hissetmedik. OHAL Komisyonu işe iade talebimizi reddetti. Yargı yoluna başvuracağız. Bugün itibariyle açlık grevimizi sonlandırıyoruz. Ama direnişimiz devam ediyor. Hastane süreci bitip sağlığımıza kavuştuktan sonra mücadelemiz devam edecek. Bu mücadele biz bitti demeden bitmeyecek. Mücadele etmekten, direnmekten bizi vazgeçiremediler. Hepinize teşekkür ediyorum."