Vatan Gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Çelik, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ile HDP Sözcüsü Osman Baydemir'in Anayasa Mahkemesi (AYM) binasında dün (25 Nisan 2017) bir araya geldiğini aktardı.
"Şimdi ne olacak?" sorusunu ikilinin "Bir şeyler yapmak lazım" diye yanıtladığını ifade eden Çelik, şöyle yazdı:
- Ben o dönemde size alan yaratmak için açıklama yaptım, biliyorsunuz. “Böyle bir ortamda HDP’nin Meclis’te olması şanstır” dedim.
“Biliyorum” dedi Osman Baydemir:
- Öyle ama dediğim gibi, iki taraf da izin vermedi ve işte geldiğimiz nokta bu oldu. Şimdi bedeli yine biz ödüyoruz.
Ben adeta bir tenis maçı izler gibi bir Baydemir’e, bir Kurtulmuş’a dönerek takip ediyordum bu diyaloğu.
“Pekiyi ne olacak” diye sordum ikisine birden.
Soruyla eş zamanlı olarak iki taraftan da benzer yanıtlar geldi.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş “Neyse, bakalım... O dönem geçti, bir fırsat kaçtı ama şimdi artık geleceğe bakmamız lâzım. Bir şeyler yapmak lâzım” derken HDP Şanlıurfa Milletvekili Baydemir de, “Aynen öyle” dedi; “Bir şeyler yapmak lâzım.”
Murat Çelik'in "Kurtulmuş- Baydemir sohbeti" başlığıyla yayımlanan (26 Nisan 2017) yazısı şöyle:
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş “Neyse, bakalım... O dönem geçti, bir fırsat kaçtı ama şimdi artık geleceğe bakmamız lâzım. Bir şeyler yapmak lâzım” derken HDP Şanlıurfa Milletvekili Baydemir de, “Aynen öyle” dedi; “Bir şeyler yapmak lâzım.”
Devletin zirvesini oluşturan isimler dün sabah Anayasa Mahkemesi’nde bir aradaydı Ankara’da.
55’inci kuruluş yıldönümünü kutlayan Yüksek Mahkeme’nin Ahlatlıbel’deki binasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın salona gelişi beklenirken, protokol sıralarında, ilginç, bir o kadar da önemli bir diyaloğa şahit oldum.
***
Tören saat 10.30’da başlayacaktı.
Hükümet üyeleri ve diğer üst düzey davetliler birer birer salondaki yerlerini alıyordu.
İkinci sırada HDP’li Osman Baydemir’i gördüm.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Baydemir, bir gün önce partisinin eş genel başkanları ve milletvekillerinin tutukluluklarının devamına dikkat çekmek için önünde açıklama yaptığı binanın bu defa içinde, protokoldeki yerini almıştı.
Merhabalaştık, “Genel başkanlar olmayınca, buraya gelmek de bize kaldı” dedi.
***
Saat 10.17’ydi... Baydemir ile konuşurken, yeri hemen onun önündeki koltuk olan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş geldi yanımıza.
Karşılıklı “Günaydın”lar ve tokalaşmaların ardından Osman Baydemir, “Biz de Murat Bey ile eş genel başkanların yokluğunda bu sırada oturmanın bana kalmasından bahsediyorduk” diye başladı söze.
Ardından da, “Ya genel başkanlar gelecek ya bizi de alacaklar” diye devam etti espriyle karışık.
***
Baydemir’in bu girişi üzerine söz sırası Numan Kurtulmuş’taydı:
- Sayın Baydemir, çok uğraştık biliyorsunuz. Defalarca söyledik, örgütle aranıza mesafe koyun diye. Ama olmadı maalesef. Yapamadınız... Yazık oldu, yazık ettiniz.
Osman Baydemir’in bu sözlere yanıtı şöyle oldu:
- Sayın Bakan, beni tanıyorsunuz. Vallahi, billahi, tillahi çok uğraştık. 18 yerde miting yaptık Selahattin Başkan (Demirtaş) ile birlikte. “Yapmayın, etmeyin” dedik. “Bedeli biz ödeyelim” dedik ama iki taraf da izin vermedi.
Kurtulmuş araya girdi:
- Örgüt izin vermedi.
Baydemir devam etti:
- Örgüt de... Ama iki taraf da izin vermedi maalesef.
Kurtulmuş bir kez daha aldı sözü:
- Ben o dönemde size alan yaratmak için açıklama yaptım, biliyorsunuz. “Böyle bir ortamda HDP’nin Meclis’te olması şanstır” dedim.
“Biliyorum” dedi Osman Baydemir:
- Öyle ama dediğim gibi, iki taraf da izin vermedi ve işte geldiğimiz nokta bu oldu. Şimdi bedeli yine biz ödüyoruz.
***
Ben adeta bir tenis maçı izler gibi bir Baydemir’e, bir Kurtulmuş’a dönerek takip ediyordum bu diyaloğu.
“Pekiyi ne olacak” diye sordum ikisine birden.
Soruyla eş zamanlı olarak iki taraftan da benzer yanıtlar geldi.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş “Neyse, bakalım... O dönem geçti, bir fırsat kaçtı ama şimdi artık geleceğe bakmamız lâzım. Bir şeyler yapmak lâzım” derken HDP Şanlıurfa Milletvekili Baydemir de, “Aynen öyle” dedi; “Bir şeyler yapmak lâzım.”
***
Anayasa Mahkemesi binasındaki bu birkaç dakikalık sohbet, yakın gelecek için bir işaret, bir ışık niteliğinde midir bilemiyorum ama umarım öyledir, öyle olur.
“Bir şeyler yapmak lâzım” görüşü herkese hakimse belki de bu sefer yapılır o ‘bir şeyler’.
Ve belki de bu sefer sadece ‘yapar gibi’ davranılmaz da, gerçekten yapılır; kim bilir?