Dünya

NSU davasında söz sırası müdahil avukatlarda

NSU davasında söz alan müdahil avukat Lunnebach, baş sanık Zschäpe’nin yanı sıra başsavcılığa yönelik ithamlarda bulundu. Lunnebach, başsavcılığın olayın aydınlatılmasında yeterince çaba göstermediğini iddia etti.

16 Kasım 2017 03:50

Almanya'da 2000-2007 yılları arasında sekizi Türk 10 kişiyi öldürmekle suçlanan aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) hücresine yönelik davanın görülmesine haftalarca süren aranın ardından bugün devam edildi.

Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde görülen davada, sanık avukatlarının reddi hakim talebinde bulunması nedeniyle davaya yaklaşık iki ay boyunca devam edilememişti. Çarşamba günkü duruşmada müdahil avukatlar Edith Lunnebach ve Mehmet Daimagüler esas hakkındaki son beyanlarını sundu.

19 Ocak 2001 tarihinde Köln'de NSU tarafından düzenlenen bombalı saldırıda ağır yaralanan bir kadının avukatlığını üstlenen Lunnebach, davanın baş sanığı Beate Zschäpe'ye yönelik ağır suçlamalarda bulundu.

Avukat Lunnebach, Zschäpe'yi insanları küçümsemek ve yalan söylemekle suçladı. Zschäpe’nin verdiği yazılı ifade ile “insanları küçümseyen bir melodram” yarattığını lddia eden Lunnebach, ayrıca Zschäpe'nin kendini kurtarabilmek için yalan söylediğini öne sürdü.

Zschäpe, davanın başlamasından yaklaşık iki buçuk yıl sonra verdiği yazılı ifadede, diğer NSU üyeleri Uwe Börnhardt ve Uwe Mundlos'un işlediği cinayetler, düzenledikleri bombalı saldırılar ve gerçekleştirdikleri banka soygunlarından önceden haberi olmadığını iddia etmişti.

Doğrudan baş sanığa hitap eden avukat Lunnebach, "Sayın Zschäpe, sizin de iştirak etmiş olduğunuz suçun boyutlarını bir gün kavrayıp, gerçekten suçluluk hissetmeniz sadece umut edilebilir” dedi.

Müdahil avukat başsavcıyı suçladı

Avukat Lunnebach beyanında, Federal Başsavcı Herbert Diemer'e yönelik suçlamalarda da bulundu. Lunnebach, iddia makamını soruşturmada yeterince çaba göstermemek, NSU kurbanları ve yakınlarının itibarını sarsmak, kendini üstün görmek ve müdahil avukatlara yönelik küstahça bir tutum izlemekle suçladı.

Lunnebach, federal başsavcılığın NSU'yu üç kişilik bir terör hücresi olarak görmesini de eleştirerek, Köln'de düzenlenen bombalı saldırıda bir suç ortağının daha olduğunu iddia etti.

Lunnebach ayrıca iddia makamının, müdahil avukatların cinayet ve saldırıları aydınlatma çabalarını itibarsızlaştırdığını veya engellemeye çalıştığını öne sürdü.

Federal Başsavcılık, Zschäpe'nin NSU terör hücresinin bütün cinayetlerine ve saldırılarına suç ortaklığından hüküm giymesini ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasını istemişti.

Daimagüler'den devlet kurumlarına ve başsavcılığa eleştiri

Duruşmada, Lunnebach'ın ardından müdahil avukatlardan Mehmet Daimagüler dinlendi. Daimagüler de federal savcılığı olayların aydınlatılmasında yeterince çaba göstermemekle, polis ve iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı'nı da ağır hatalar yapmakla suçladı.

Bu davada devletin de sanık sandalyesinde olması gerektiğine işaret eden Daimagüler, ilk cinayetin ardından somut bir soruşturma yürütülmüş olsaydı, diğer cinayetlerin engellenebileceğini savundu.

Bir NSU kurbanının kızının avukatlığını üstlenen Daimagüler, müvekkilinin federal savcılığın NSU'nun "yalıtılmış bir hücre” olduğu tezine kuşkuyla yaklaştığını vurguladı. Daimagüler, NSU'nun "Almanya çapında nasyonal sosyalistler ve ırkçılardan oluşan bir ağın çekirdiğini” oluşturduğunu savundu. Daimagüler, eğer biri "NSU'nun artık tarih olduğunu” söylerse, ona "Bunu nereden biliyoruz?” diye sorulması gerektiğini belirtti.

Daimagüler, cinayetler sonrasında kurban yakınlarının suçlu gibi gösterilmesini de eleştirerek ailelerin onurunun devlet tarafından kırıldığını kaydetti.

Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde yaklaşık dört buçuk yıl önce başlayan NSU davasında 50 civarında müdahil avukatın dinlenmesi planlanıyor. Müdahil avukatların görüş bildirmelerinin ardından sanık avukatları son savunmalarını yapacak.

NSU davasında terör hücresinin üyesi Zschäpe'nin yanı sıra yardım ve yataklık suçlarından dört sanık yargılanıyor.

NSU yaklaşık altı yıl önce ortaya çıkarılmıştı

Uzun süre karanlıkta kalan cinayetler, NSU üyeleri Mundlos ve Börnhardt'ın 4 Kasım 2011'de Eisenach'da gerçekleştirmeye çalıştıkları başarısız bir banka soygununun ardından ölü bulunmaları ile ortaya çıkmıştı.

Bunun ardından Mundlos ve Börnhardt ile birlikte yıllardır polisten kaçan Zschäpe, Zwickau'da birlikte oturdukları evi ateşe vermiş ve birkaç gün sonra da polise teslim olmuştu. Cinayetlerde kullanılan Çeska model tabanca Zwickau'daki evde bulunmuş, ayrıca aynı günlerde bazı kuruluşlara gönderilen DVD'lerde işlenen cinayetler NSU tarafından üstlenilmişti.

DW/dpa/AFP, JD/CÖ

© Deutsche Welle Türkçe