Gündem

Nihat Kazanhan davasında bilirkişi raporu: Kafasına isabet eden cisim yerden sekmiş olabilir

Kazanhan 14 Ocak 2015'te Cizre'de öldürüldü

09 Nisan 2016 22:12

Şırnak’ın Cizre ilçesinde Ocak 2015’te öldürülen Nihat Kazanhan davasında, bilirkişi raporunda, atış yönü itibariyle Nihat’ın kafasına isabet eden cismin yerden sekmiş olabileceği değerlendirmesi tepki topladı. Mahkeme fişeğin giriş yönü ve isabet ‘iz’ yönüyle rapor düzenlenmesini istedi.

14 Ocak 2015’te Cizre’de, 12 yaşında kolluk güçleri tarafından öldürülen Nihat Kazanhan’la ilgili davanın bugünkü duruşması Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmada, olay yeri inceleme sonucu, bilirkişinin sunmuş olduğu raporda, atış yönü itibari ile Nihat’ın kafasına isabet eden cismin yerden sekmiş olabileceği şeklinde değerlendirme yapıldı. Avukatlar rapora tepki gösterdi.

Mahkeme heyeti Nihat’ın kafasına isabet eden fişeğin giriş yönü ve isabet “iz” yönüyle rapor düzenlenmesini istedi.

Bugünkü duruşmaya Kazanhan Ailesi, HDP’li vekiller, Gündem Çocuk Derneği, Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi avukatları, Şırnak Barosu avukatları, Çocuklar için Barış Girişimi üyeleri de katıldı.

Tutuksuz yargılanan U.İ,  G.T,  O.Ç. ve H.V. isimli polisler görev yaptıkları kentlerden, tutuklu yargılanan M.N.G. isimli polis ise Ankara Elmadağ Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) sistemi ile duruşmaya katıldı.

Kazanhan Ailesi’nin avukatları M.N.G. isimli polisin tutukluluk halinin devamını, tutuksuz yargılanan diğer polislerin ise tutuklanmasını talep etti. Tutuksuz sanıkların tutuklanması talebi reddedildi.

Mahkeme M.N.G’nin avukatlarının tahliye talebinin reddine, Nihat Kazanhan’ın kafasına isabet eden fişeğin giriş yönü ve isabet “iz” yönüyle rapor düzenlenmesi için dosyanın ATK’ye gönderilmesine ve dosya kapsamındaki otopsi raporu, bilirkişi raporu ve beyanlar dikkate alınarak 3D canlandırma yapılmak suretiyle rapor düzenlenmesinin istenmesine karar verdi.

Bir sonraki duruşma 3 Haziran 2016’da yapılacak.

 

Ne olmuştu?

 

12 yaşındaki Nihat Kazanhan Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Ocak 2015’te polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmişti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kazanhan’ın ölümünde polisin sorumluluğu olmadığını iddia etmiş ancak kısa süre sonra Nihat’ın polislerce öldürüldüğüne dair polis kamerası görüntüleri basın aracılığıyla kamuoyuyla paylaşılmıştı. Olay günü görev yapan özel harekat polislerinden H.V. Kazanhan’ın ölümünden sorumlu tutularak 29 Ocak’ta Mardin’de tutuklandı. Aynı polis daha sonra olayla ilgili Cizre Cumhuriyet Savcısı ve Cizre Sulh Ceza Mahkemesi’ne verdiği ifadede Nihat’ı bir başka polisin vurduğunu söyleyince tahliye edildi.

Suçlanan diğer polis memuru M.N.G. tutuklu yargılanmak üzere cezaevine gönderildi.

Nihat vurulurken olay yerinde bulunan ve tutuklanıp serbest bırakılan polis ve diğer üç polis memuru hakkında da Cizre Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ‘kamu görevlisinin suçu bildirmeme’ suçuyla dava açıldı. Ancak Nihat’ın avukatları bu karara itiraz etti ve itiraz kabul edilerek olayla ilgili suçlanan ilk polis memurunun da “kasten insan öldürme”den yargılanmasına karar verildi.

Sanık polisler savunmalarında ağızbirliği edercesine avukatların sorularına; bir çocuğun ölümüyle ilgili “Bilmiyorum, hatırlamıyorum, görmedim” yanıtları vermişlerdi.

11 Aralık 2015'te Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dördüncü duruşmada tutuksuz yargılanan dört polisin tutuklanmasına dair talep de tek tutuklu sanık polis memuru M.N.G.’nin tahliyesine dair talep de reddedildi.

Sanık polisler duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla katıldı. Mahkeme Nihat’ı öldüren silahın teknik bilgilerinin öğrenilmesi için bilirkişiye rapor yazılması ve ham görüntülerin de incelenmesi yönünde karar almış ve bir sonraki duruşmayı 12 Şubat’a ertelemişti. Ancak o tarihte Cizre’de sokağa çıkma yasağı olduğu için duruşma yapılamadı.

 

Cezasızlık raporu

 

Gündem Çocuk Derneği’nin Çocuk Hak İhlallerinde Cezasızlık Raporu’nda, “gerek kurum bakımından gerekse polis şiddeti sebebiyle yaşam hakkı ihlal edilen, işkence ve kötü muameleye uğrayan çocuklara ilişkin olarak, talimatı verenler bakımından cezalandırma hiç sözkonusu olmamıştır” deniliyordu.